Senede iki kez yaşadığımız kutsal bayramlar olarak adlandırdığımız ramazan ve kurban bayramları hiç şüphe yok ki en çok esnafı sevindiriyor ekonomik olarak en fazla rahatlatan dönem olarak adlandırılan arifeler. Küçük ve orta boy işletme ve esnafın haliyle yıllardır gözdesi olmuş durumda. Sene içerisinde yaşadıkları belli durağan dönemin izlerini bu süreçte atlatmayı hedefleyen esnafı arife yoğunluğu da tatmin etmedi. Bayram dolayısı ile Kırklareli ve ilçelerinde bulunan küçük ve orta işletme sahiplerinin, esnafın ekonomik olarak nabzını tuttuk.
Kırklareli- Babaeski - Lüleburgaz gibi belli bir ekonomik döngüyü devamlı bünyesinde bulunduran ve işletmeler olarak bu ekonomik döngü sayesinde ayakta duran vatandaşlar bayram yoğunluğunun bekledikleri seviyede olmadığını söylediler.
Arife günü çeşitli ilçeler ve Kırklareli merkezde kapılarını çaldığımız işletme sahipleri bayram yoğunluğunu anlattılar.
Markalaşma ve Büyük marketler sonumuz olacak
Ayakkabıcısından çorapçısına- iç çamaşırcısından işportacısına- dünya markası sayılmayan ve patent anlamında isim hakkı olmayan işletmelerin ortak parolası; "Markalaşma ve Büyük marketler sonumuz olacak" oldu.
Kırklareli merkezde ayakkabıcılar caddesinde bulunan ayakkabıcı esnafı ile yaptığımız sohbette marklaşan sektörden en çok darbe yiyen bizleriz denildi. İşte ayakkabıcı esnafın bayram ekonomisinden alamadıkları pay sonrası söylenenler.
Çoğu onlarca yıldır bu işi yapan esnaf şöyle konuştu;
"Yıllardır bu işten ekmek yemekteyiz. Son yıllarda markalaşma ve patent konularına ayılan adımlar bizleri biraz daha köşeye sıkıştırdı. Gelen müşteri ilk olarak ayakkabının dayanıklılığını bir kenara bırakıp markasına bakıyor. Üzerindeki fiyat ve kalitesi ikinci plana atılmış durumda. Hal böyle olunca da yıllardır aynı müşterilerimizin yolunu gözlüyoruz" dediler.
Rengi, üzerinde ne yazdığı, yakışıp yakışmadığı önemli değil
Lüleburgaz'da da hazır giyim işi ile uğraşan kapalı çarşı esnafları ile bayram yoğunluğu hakkında kısa bir konuşma fırsatımız oldu. Çoğu dükkânlarının ön tarafında bulunan sandalyelerinde arifenin yoğunluğunu karşılayan dükkân sahipleri izlenimlerini şu cümleler ile anlattılar.
"Eskiden renklerin uyumunun peşinden koşan vatandaşlarımız şimdi markasına bakıyor, eskiden kaç bayram giyerim hesabı yapılıyordu şimdi ise çakma ürünleri alıp bayramı çıkartsın düşüncesi var insanların kafasında. Düşünün çakma mal bile bizim sağlam ve dejenere olmamış giyindirme anlayışımızın önüne geçmiş durumda. Bizler ne kadar kaliteyi ucuza mal etme istesek bile büyüyen markalaşma bizleri yakında bu sektörün dışında bırakacak gibi" dediler. Saat öğle oldu daha siftah yok diyenlerin çokluğu ise gözlerden kaçmadı.
Babaeski de kurulan Pazar ise pazarcıların kısılan seslerine rağmen tur atmaya gelen vatandaşların volta alanı görüntüsündeydi.
Büyük marketlerin kültür mantarı gibi her köşede çoğalması Osmanlı zamanından günümüze gelmiş olan Pazar kültürüne indirilmiş ağır bir tokattır. Eğer vatandaş olarak bilinçsizce yapılan bu alışveriş çılgınlığına bir son vermesek ülkemiz milyonun üzerinde bir işsiz sınıf daha kazanmış olacak. Bu sözler Pazarcı esnafının cümlelerinin ortak paragrafı durumunda.
Bizlere sahip çıkılması gerek
Bayramı iple çeken dar boğazdaki esnaf ve işletmeler bayrama umduğunu bulamamış olarak girseler de gelecek adına atılacak adımlar sayesinde alışverişte bazı düzenlemelerin olacağı konusunda hem fikir.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol