Mısır ve Suriye'deki katliama lanet, halkın özgürlük ve demokrasi mücadelesine destek mitingi adı altında Kırklareli'nde bulunan sadece Sivil Toplum Kuruluşları tarafından oluşturulan tertip heyetinin organize ettiği yürüyüş Kırklareli'nin acı gerçeğini Türkiye ve dünya kamuoyuna gösterdi. Mitinge olan ilgisizlik, ilimizde olaylara "siyasi" boyuttan bakıldığını ortaya koydu…
Filistin'de Gazze'de, Doğu Türkistan'da Arakan'da, Mısır'da, Suriye'de insanlar sıkıntı çekmektedirler. Mısır'da ve Suriye'de meydana gelen hadiseler İslam'la, insanlıkla, hukukla izah edilemez. Mısır'da ve Suriye'de olan vahşet karşısında her şey bitmiştir. Eğer dünya bu vahşetlere seyirci kalmayı içine sindiriyorsa artık yeryüzünde 10 milyara yakın insan da olsa bu insanlar ölmüş demektir. Bu insanların hak ve hukukunu temsil ettiğini söyleyen devletler yok demektir. İnsan haklarına ilişkin sözleşmelerin altına imza koyan ülkeler ve bu sözleşmelerin tatbikini hayata geçirmek için var olan uluslararası örgütler yok demektir. Türkiye genelinde yapılan katliama lanet mitinglerine siyasi olgusundan ödün vermemek ve diğer siyasi partiler ile bu lanet mitinglerinde seslerini ağlayan insanların seslerine yaslamayan, yürümeyen insanları ve bunları oraya göndermeyen zihniyeti kınıyoruz. Sadece kendi hedeflerinin yönünü gösteren at gözlüğünü ne zaman çıkaracaklarını soruyoruz.
Filistin'de, Gazze'de, Doğu Türkistan'da, Arakan' da Mısır'da binlerce insan savunmasız ve silahsız olarak, Suriye'de çocuklar ve sivil halk kimyasal silah kullanımı sonucu hayatını kaybediyor. Peki, dünya ne yapıyor? Hâlâ hesap yapıyor, hâlâ çıkar endeksli olayları değerlendiriyor. Dünyanın bu çıkar hesaplarının Türkiye ayağında da katledilen insanların çığlıklarını duymamak için kulaklarını tozlu siyasetin kavgacı anlayışı ile kapayan o zihniyetin boyunduruğu altına girmiş olan halkın o kör o sağır o dilsiz halini de kınıyoruz. Sırf yandaşlarını o gün orada bulunan siyasi partilerle aynı slogan ile yürümesinler diyerek oraya yönlendirmeyen, "Gidelim arkadaşlar siyaset bir kenara gidelim ve katliamı lanetleyelim" demeyen insanların dünyada bu ölüm çığlıkları atılırken nasıl rahat uyuduklarını ve yandaşlarının yüzüne nasıl baktıklarını soruyoruz.
Bu yüzden bizim ideoloji pencerelerinden bakmayı bırakıp gerçeğin, vicdanın, kalbin, insanlığın penceresinden hadiselere bakmanın yolunu mutlaka ama mutlaka bulmamız lazım. 1982'de Hama'da on binlerce insanı kimyasal gaz kullanarak katleden Hafız Esed'in mirasını devralan eli kanlı oğlu Beşşar Esed; kimyasal silah kullanarak, ilk belirlemelere göre, 1300'den fazla insanı, çocuk, yaşlı, kadın demeden katletmiştir. Saldırılarda yaklaşık 3500 kişi ise yaralanmıştır. Yoğun roket, havan ve topçu bombardımanının yaşandığı bölgede çok sayıda sağlık personeli ve gönüllünün de katledildiği ifade ediliyor. Sârin gazının kullanıldığı bilgisinin kamuoyuna yansıdığı katliamda; kimyasal maddeye maruz kalan insanlarda nefes darlığı, kusma, göz bebeklerinde küçülme gibi belirtilerin görüldüğü, gaza maruz kalanların çok kısa sürede öldüğü belirtiliyor. Devlet terörü ile dünyanın gözü önünde kimyasal gazlarla katledilen Suriye halkına karşı duyarsız kalan bütün devletleri ve uluslararası örgütleri kınıyor; babasının ve Hama katliamını bizzat yöneten Amcası Rıfat Esed'in izinde olan Eli kanlı OĞLU Beşşar Esed'in, mazlum Suriye halkına ve masum çocuklara karşı ölüm kusmasını lanetliyoruz. Kimyasal silah bizim kırmızıçizgimizdir diye açıklama yapan çizgisiz ve ilkesiz ABD başta olmak üzere, katliama sessiz kalan bütün devletleri ve Suriye'de devlet terörüne yardım eden İran'ı kınıyoruz. Kırklareli Sivil Toplum Kuruluşları olarak; Mısır'da Rabiatul Adeviyye Meydanındaki insanların üzerine ateş açılarak katledilmesini kınıyoruz. Masum insanların kanının dökülmesine seyirci kalınması kabul edilemez. Tüm insanlığın ortak kullanım alanı olarak var olan ve gidecek başka bir yerimiz olmadığı halde, bir siyasi saplantının peşine düşerek bir başkanlık koltuğu, yerel bir iktidar hırsı ile gözlerini bu katliama kapatıp kendilerine inanan, kendilerine güvenen zihniyetin, dış mihrapların istediği zaman siyasi istikrarı, ekonomik büyümeyi ve dünyada söz sahibi olmuş Türkiye'yi baltalamak için kendi çıkarlarını onlarınkilerle bütünleştirip inandırdığı halkı sokağa dökenlerin, İnsanlık onurunun ayaklar altına alındığı ve kundaktaki bebeklerden annelere, dedelerden babalara kadar yüz binlerce kişinin katledildiği yerlerde ki zulmü lanetlemeye geldiğinde yine dış mihrapların emriyle mi? bu denli densiz bir sessizliğe bürünerek susmalarını da kınıyoruz. 90'ları arkasına takıp, 70 ve 80'lerin yaşadığı budanmayı onlara da yaşatmak isteyen, onları korkutarak pısırık bir halde terk edecek zihniyetle birlikte kökü ile çıkarılarak başka bir yere dikilen ağaçların peşinden koşan ve 90'ları ateşin içine çekerken "Her yer taksim her yer direniş" diyerek dış mihrapların ekmeğine yağ sürenlerin, o olaylarda doyurdukları o zihniyetin emriyle mi? LAL olduklarını soruyoruz.
Mısır'da kadın, çocuk, yaşlı genç demeden katliamlarını sürdüren darbeci katilleri kınıyoruz ve lanetliyoruz. Askeri darbe yaparak Mısır halkının iradesini katledenler, bugün de Mısır halkını katletmeye devam etmektedirler. İslam İşbirliği Teşkilatı, Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği başta olmak üzere uluslararası kuruluşlar Mısır'da hem demokrasinin katledilmesine hem de insanların öldürülmesine seyirci kalmaktalar, darbecilere bazen açıktan, bazen de örtülü destek vermeye devam etmektedirler. Mısır'daki darbeye açıktan destek veren ve darbeyi fırsat bilen katil İsrail devleti, Filistin'de yeni yerleşim yerleri inşa etmekte, karşı çıkanları da katletmektedir. Bütün bu olaylar göstermektedir ki, Mısır'daki darbenin arkasında İsrail ve emperyalistlerin Ortadoğu'daki çıkarlarını korumak ve geliştirmek yatmaktadır. İsrail insansız hava araçları ile darbecilerin Sina Yarım Adası'nda ortak katliamlar yapması bunun açık kanıtıdır. Mısırda ve dünyanın her neresinde olursa olsun bu şekilde akan bir kanın kokusunu duymayan verilmiş bir canın hesabını vicdanında yapmayan kişileri bu katliamda eli silah tutan o zalimler gibi suçlu buluyor ve kınıyoruz. Kırklareli'nde seçim zamanı çekilmiş kılıçları kılıflarına koymayarak, "Kim katledilirse katledilsin ben şu başkanlık koltuğuna bir otursam yetecek" diyerek, Halk için yaptığını iddia ettiği siyasetinde insanlığın bir koltuk etmediğini halkına kanıtlayan. Yerel diktatörlüğün örneklerini, taraftarlarını insanlığın dışında bırakan zihniyete soruyoruz; "İnsanlığın ayaklandığı ve milyarların sokaklara; "katliama dur" diyerek döküldüğü şu günlerde, Türkiye'ye milyarlarca dolara mal olmuş o ikilemlerin sempatizanlığında yapılmış bu vurdumduymazlık, sizin köyleştirdiğiniz Kırklareli halkı tarafından nasıl karşılanacak?
MİTİNGE İLGİSİZLİK SİYASİ DİYE BAŞLANMIŞ BANA GÖRE BU KIRKLARELİ HALKININ GERÇEK DUYARLILIĞIDIR VE BİR DAHA TAKDİR EDİLMESİ GEREKEN İNSANLARIN BURADA OLMASI ÇOK BÜYÜK BİR ŞANSTIR ÜLKEDE SANKİ BAŞKA SORUN YOK EKONOMİ ÇÖKMÜŞPKK KÜRDİSTANI KURUYORDIŞ POLİTİKA TAMAMEN FİYASKOİŞSİZLİK ALMIŞ BAŞINI GİTMİŞ500.000 SURİYELİ BAŞIMIZA BELA OLMUŞ VS. BUNLARI BIRAKMIŞLAR MURSİMISIRSURİYE DİYE YÜRÜYÜŞ YAPIYORLAR BU KADAR İNSANLARI ENAYİ YERİNE KOYMAK SİYASET OLMUŞ BU KADAR MISIRISURİYE'YİSOMALİ'Yİ SEVEN VARSA ÇIKSINLAR BU ÜLKEDEN GİTSİNLER BİZİ BİZE BIRAKSINLAR TARİHTE ASKERLERİMİZİ DİRİ DİRİ PETROL KUYULARINA ATIP BOĞANLAR ŞİMDİ KIYMETLİ OLDULAR BEN ÜLKEMİZİ BU KADAR SEVMEYEN İNSANLARIN OLMASINA ŞAŞIRIYORUM.