KIRKLARELI MI DEDINIZ O KENDI HALINDE BIR YER

Insanlarin yasadigi yerlerin de bir kalbi, bir kimligi ve ruhu vardir. Çünkü onlar da canlidir. Kentler de uyur uyanirlar. Hareketli ve duragan zamanlara girerler. Cadde ve sokaklarin bosalip doldugu, dükkanlarin açilip kapandigi, parklarin hareketlendigi, trafigin yogunlastigi zamanlar vardir. Bu baglamda dünyada bütün sehirler birbirine benzerler.
Ancak ayrintilarina inildiginde birbirlerine benzemeyen yerleri, yanlari da oldugu görülür. Bu nedenle kentte yasamak gerekir. Yasamak da yetmez, kenti anlamak lazimdir. Kenti anlamak, orada yasayanlari anlamak demektir. Dogalki bu da yetmez. Sehrin ticaretini, ekonomisini, egitim düzeyini, kültürünü, sosyal ve siyasal hayatini, gelenek ve görenegini de bilmek gerekir. O zaman bu sehri anlariz. O zaman sehri sever ya da orada sikiliriz. Insanlari ile uyusmazlaga düseriz. Veya insanlarini sever, kisa sürede onlarla kaynasiriz ve anlariz ki bu kent yasanacak yerdir.
Bu baglamda Kirklareli'nden söz etmek gerekirse, Kirklareli nasil bir yerdir? Ticareti, ekonomisi, kültür ve eglence hayati, lüks lokantalari, temiz kahveleri, dolup bosalan parklari, toplanti salonlari ve bunlarin disinda daha göze batan, ilgi çeken özellikleri, orayi anlatan sembolleri (simgeleri) var midir? Herseyden önce Kirklareli duragan midir yoksa hareketli bir yer midir?
Kirklareli'ni anlamak için iyi bir gözlemci olmak gerekir. Çünkü Kirklareli ayrintilardadir. Kirklareli duragandir. Kirklareli'nde hayat kisadir. Insanlarin 24 saatlik hayatlarinin büyük bölümü evlerde, kahvelerde geçmektedir. Ancak bu durum Kirklareli'nin Kalin Çizgileri'dir. Kirklareli'nin Kirmizi ve de Ince Çizgileri de vardir.
Kirklareli olaysiz, eglencesiz bir yerdir. Kimligi siliktir. Bakinca anlarsiniz ki kendi halinde bir yerdir. Tekdüze, yeknasak bir hayatin yasandigi yerdir. Sanirsinizki kisiligi, agirligi yoktur, oysa öyle degildir.
Dogalki bir kenti anlamak için bunlar da yeterli degildir. Kentin cadde, sokak, park, kahvehane, kütüphane, isyerlerine, kuytu köselerine, arka sokaklarina, varoslarina, merkezine, trafigine, lokantalarina, pastahanelerine, sokakta dolasanlarin giyim ve kusamlarina, hareketlerine bakmak, ne konustuklarina kulak vermek gerekir.
Kirklareli'nde hayatin bütünüyle canli oldugu, 24 saat yasandigi söylenemez. Kirklareli'nin baskalarinin ilgisini çekecek bir ekonomisi, insanlari refaha eristirecek ticari hayati, eglence kültürü, fikri ve kültürel hayati oldugu söylenemez. Kirklareli'nde insanlar hayatin ne içinde ne de disindadirlar. Tekdüze bir çizginin üstündedirler. Her günkü is, ise (varsa) gidip gelmek, kahveye gitmektir. Daha baska seyi var mi Kirklareli'nin? Insanlar burada kendilerini tekrar etmektedirler. Her gün ayni seyi yapmaktadirlar. Is yorgunu mudurlar? Öyle olduklari söylenemez. Kirklareli'nde kültürel, sanatsal, siyasal, ticari hayat mi vardir? Kent her zaman temiz midir? Kütüphanesi, dolup bosalmakta, müzesi gezilip görülmekte, konferans salonlari dolup bosalmakta midir? Sosyal hayati olmayan yerin ekonomisi de yoktur.
Toplumlari duragan ve hareketli olmak üzere ikiye ayirirlar. Yani dinamik toplum, statik toplum vardir. Kirklareli genelde statik (durgun) bir toplum hayatina sahiptir. Insanlari anlayisli olduklari için olaysiz yerdir. Belki de buraya gelenleri en çok bu yani ilgilendirmektedir.
Kirklareli geçmiste de hep böyle mi idi? Süphesiz böyle degildi Kakava, Bag Bozumu senlikleri vardi. At Kosulari yapilirdi. Sik sik tiyatrolar, konusmacilar gelir giderdi. Konserler verilirdi. Helva Sohbetleri yapilirdi. Boza dükkanlari çoktu. Lokantalari boldu ve dolup bosalirdi. Mahalle Firinlari'ndan taze ekmek, kebap kokulari gelirdi. Kuzular pürzolaya, etler büftek içindi. Cigerler sarmaya giderdi. O zevk ve keyif sahibi insanlar artik yoktur. Yemek çesidi ve bollugu olan, masalari dolup bosalan, en az yedi sekiz çesit yemegi olan, masalarinda sohbet edilen lokantalar yoktur. Kirklareli'nde birseyler can çekismektedir. Cember giderek daralmakta, insanlar kemerleri sikmakta esnaf kendisini bitirmektedir. Kirklareli'nde ölü yerde diri olan bisey varsa o insanlarin hayata sonuna kadar bagli kalma arzularindandir. Kisaca Kirklareli kurtulus beklemektedir. Ancak ona, bunu söyleyecek insan yoktur. Kirklareli ayakta uyumakta, ayakta uyutulmaktadir. Bu Kirklareli'nin Kaderi midir? Degildir. Ona bu uygun görülmüstür. Birileri kendi halindeki toplumdan memnundur.
nazifkaracam@gazetetrakya.com

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol