KIRKLARELI ARSIVI ÜZERINE DÜSÜNCELER

Dün çikan yazimin içinde Kirklareli Arsivi’nden de söz etmis, bir baska yazimda konuyu daha ayrintili biçimde anlatacagimi söylemistim. Bu yazimda KIRKLARELI ARSIVI konusunu, sorununu biraz açmak istiyorum.

Istanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Kütüphanecilik Bölümü Baskani Prof. Dr. Jale Baysal’in elimizde bulunan konuya iliskin resmi bilgiye göre Kirklareli Il Halk Kütüphanesi bünyesinde meydana getirilen Kent Arsivi’nin bir örnegi Ingiltere’de vardir ve Kirklareli’nde açilan Kirklareli Arsivi çigir açacak bir harekettir. Ancak öyle olmamistir. Arsive Kirklareli ile ilgili kitap ve gazete koleksiyonlari konmustur ama olayin arkasi gelmemistir. Zira girisimin önemi anlasilamamistir. Zannedilmistirki orasi Kirklareli’ne dair çikmis kitaplarin, yazili belgelerin, gazete koleksiyonlarinin depolandigi yerdir. Oysa sorun Kirklareli’ne ait bilgi ve belgeleri toplamak, bu baglamda genis kapsamli çalisma ve arastirmalar yapmak, bunlari tasnif etmek ve arastirmacilarin hizmetine sunmaktir. Tabii bu kentiçi kurum ve kuruluslarin, belediyenin, kent aydinlarinin isidir. Saniyorum su an Belediyenin böyle bir arsivden haberi yoktur. Niye yoktur? Çünkü bizim kurum ve kuruluslarimizda arsivleme diye bir olay yoktur. Evimizin tapusunu, malimizin belgesini saklariz da yasadigimiz yerin bilgi ve belgesine, neyin nesi olduguna ilgi göstermeyiz. Bu konuya ilgi gösteren insanlar da yoktur. Oysa bir kentin geçmisine iliskin bilgi ve belgelerin toplanmasi önemli bir olaydir. Sözgelimi içinde yasadigimiz kent (sehir) neden Yayla (Kocabayir) ile kirklar Tepeleri düzlüklerinde kurulmustur da bu tepelerin eteklerinde kurulmamistir? Biz Kirklareli sehir merkezinin izlerini Yayla ve Kirklar düzlüklerinde bulmaktayiz. Insanlar Asagi Pinar ve Kanligeçit’ten buralara çikmislardir. Buralara iliskin fotograflar son yillarda sunun bunun elinde ortaya çikmistir. Çünkü fotografin da bir tarihi belge oldugu bizde yeni yeni anlasilmaya baslanmistir.

Belediye kurulali 130 yil olmustur. 130 yil sonra bugün Belediyecilikten elimizde kalan sey eski belediye binasi (Müze binasi) ile Belediye Baskanligi yapmis kisilerin fotograflaridir. Onun disinda sehir merkezindeki önemli binalarin, tarihi mekanlarin bilgisi ve belgesi elimizde yoktur. Birçok cadde ve sokagin adi ne olduklarini bilmedigimiz isimlerle anilmaktadirlar. Sözgelimi, TOKMAOÄzLU kimdir? Saliyeri neresidir ve niçin denmistir? Kapan Cami-i adi nereden gelmektedir? Bir caddeye niye NAMAZGÂH CADDESI denmistir? Karaumur, Karacaibrahim kimdir? Belediye bunlari biliyor mu?

Amacim sunu bunu sorgulamak degil, Kirklareli Arsivi’nin önemini ortaya koymaktir. Kent ile ilgili bilgi ve belgelerin önemine deginmektir. Bana göre kurulmus bulunan Kent Konseyi ve ona bagli çalisma kollari önce bu kente ait bilgileri, belgeleri toplamakla, bunlari KIrklareli Arsivi’nde bulundurmakla ise baslamalidir. Tarihi Mekanlar tespit edilmelidir. Tarihi binalar sicillendirilmelidir. Mesela yakin zamana kadar çam agaçlari içinde görünen Büyük Cami (Hizirbey Cami-i) simdilerde bir baska sekle sokulmaktadir. Hani koruma altindaki binalarin yakininda yeni yapilanmalara izin verilmiyordu? Bir bina bir kurumun olabilir ama o bina kentin genel kisiligi ve vizyonuna aykiri biçime sokulamaz. Belediye kentin canini, ruhunu, kimligini, görüntüsünü, tarihi dokusunu korumak zorundadir. Yani, demek istedigim yasadigimiz yerin tarihini olusturan eserler, bilgiler, belgeler önemlidir ve bunlar yerel arsivlere konmalidir. Bunu belediye yapar, kütüphane ve Kültür Müdürlügü yapar, kültür ve sanatla ilgili kurum ve kuruluslar, dernekler yapar. Ama birilerinin bunlari yapmasi gerekir. Kent tarihi, kentin geçmisi böyle meydana çikar. Bunlar yapilirsa KIRKLARELI ARSIVI ilk olmanin Türkiye’de çigirini açar. Bilmem anlatabildik mi?

                                         nazifkaracam@gazatetrakya.com

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol