KIRKLARELİ'NDE ŞEHİRLİ KADINLAR KÖYLERE ÇALIŞMAYA GİDİYORLAR

Tarihimizde böyle bir olay var mıdır bilmiyorum. Evet, şehirli kadınlar köylere çalışmaya gidiyorlar. Birkaç gün önce Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi Kırklareli İl Temsilcisi Öğretim Görevlisi Münür Saygın ile Kızılcıkdere köyünde ünlü bağcı Hasan Güldere'nin davetlisi olarak oradaydık.
Ben Kızılcıkdere Köyüne birçok kez gittim. Kızılcıkdere ünlü bir Alevi köyüdür. Geçmişte Alevi Dedeler'e sahipti. Şair ve yazar Vahit Lütfü Salcı(Vahit Dede)bu köyden çok söz eder. Şair Mehmet Adem Solak, Şair Gülşah Cengiz bu köylüdür. Gülşah Cengiz Kırklareli'nde radyo yayınları yaptığı yıllarda onunla görüşmek için köyüne giderdim. Gülşah ve Adem Solak birer şiir kitabı çıkarmışlardır. Demek istediğim köyü tanırım, Bağların bulunduğu Abdülhamit Koruluğu'nu da bilirim. Gülşahların bağları da oradadır. Bir kez eşimle onların bağlarında misafir olmuştuk.
Hasan Güldere de bizi Münür Saygın ile bağına götürdü. Bağların çapalama, kök filizlerinin kırılma ve ilaçlama zamanı olduğu için genelde insanlar bağlarda bulunuyorlar. Daha doğrusu ben öyle düşünüyordum. Sonrdan Münür Saygın da böyle düşündüğünü, kahvelerde insan bulamayacağımızı düşünmüş. Oysa köyde çok şeyler değişmiş, eski camlar bardak olmuş, köprülerin altından çok sular akıp gitmiş. Bizim haberimiz yok.
Köye gittiğimizde kahvelerde oturan insanlar gördük. Masalarına oturduk. Suskun suskun oturuyorlardı. Kendi aralarında konuşuyorlar mıydı, konuşuyorlarsa da ne konuştuklarını bilmiyoruz. Bizim yanımızda da konuşmadılar. Biz biraz sonra Hasan Güldere'nin aracı ile BEYLİK KORU MEVKİİ'ne yani PADİŞAH ABDÜLHAMİT KORULUĞU'na gittik. Koruluk dediğime bakmayın koru bitmiş, tarlalarda birer gölgelik meşe ağacı kalmış. Hasan Güldere, bize geçmişte burada da bağlar varmış dedi. Bulgarıya Bağlığı'ndan söz etti. Demek ki köyde Bulgarlar oturmuşlar, hayvancılık yanında bağcılık da yapmışlar.
Hasan Güldere'nin bakımlı, örnek bağında, meşe ağacının altında bir süre oturduk, sohbet ettik. Münür Saygın'ın Kırklareli'nde küçük bir bağı olduğu için Hasan Güldere'den bilgi aldı. İşçilerini sordu. Güldere işçilerin Kırklareli'nden geldiklerini, 50 lira yevmiye ile çalıştıklarını, bu işi daha ziyade köye gelen şehirli kadınların yaptığını söyledi. Şaşırdık. Biz eskiden dağda, bayırda, bağda köylü kadınların çalıştığını biliyorduk. Oysa şimdi köye şehirden işçi kadınlar geliyor. Bu nasıl bir değişimdir, yorumu okuyucular yapsın. Köye Çarşamba Pazarından ekmek, patates, soğan gittiğini de unutmasınlar.
Eskiden gördüğüm bağlar ile bugünkü bağcılığı mukayese etmek bizi yanıltır. Şimdi daha sağlıklı, daha teknik ve bilimsel bağcılık gündemdedir. Bu tür bağcılığı 1970'li yıllarda gittiğim Bulgaristan ve Romanya'da görmüştüm. Bu durumda Kırklareli'nin tarihsel bağcılığına döndüğünü söylemek erken değildir. Bugün Kırklareli'nde Münür Saygın gibi Aile Bağcılığı yapanlar yanında büyük çapta bağcılığa yönelmiş onlarca bağcı var. Kırklareli kımıldamaya başlamıştır. Haberiniz olsun.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol