Adam gazete çigirtkani idi. Kendisine saygi olur diye adini anmak istemiyorum. Okudugunu anlamayan biriydi. Ancak biliyormus, okuyormus, arastiriyormus gibi de taninir, takdim ve reklam edilirdi. O, günlerden bir gün KIRKLARIN SESI sairlerinden Ineceli Ismail Alabayirli için, onun meslegini kastederek “MARANGOZDAN SAIR OLUR MU” diye söylemisti. Aklinca meslekleri, sair, yazar, öykücü, su, bu olmaya engel görüyordu yada küçümseme anlaminda söylüyordu. Meslekler insanin sair, yazar olmasina engel degildir ama sairlege, yazarliga soyunanin yetenegi yoksa, dagarciginda bilgi yoksa, surdan burdan asirmak suretiyle yazarliga ve topluma fiyaka satip sairlige soyunmussa o zaman marangozdan, sundan bundan sair olmaz. Istese de sair ve yazar olamaz. Çünkü foyasi çabuk meydana çikar. Ancak Ismail Alabayirli yetenekli bir sairdir. Marangozluk onun Ekmek Teknesi’dir. Sairlik ise ek bir is ve ugrastir. Sözgelimi ben de öyleyimdir. Altmis bir yildan beri yaziyorum. Konularim, insanlara diyeceklerim bugüne kadar bitmemistir. Bu yüzden yazmayi bir türlü birakamiyorum. Her gün yeni bir sey ortaya koymaya çalisiyorum. Zaten yazarlik da budur. Okuyucuya yeni bir sey söyleyebilmektir. Hergün ayni seyi yazan tekrar eden bilsin ki okunmuyordur, gazeteye yüktür. Bu nedenle okuyucuyu ciddiye almak gerekir.
Geçenlerde Yahudi kökenli bir Türk Yazar gazetedeki yazisinin basligini “MECBURUM” diye koymustu. Merak ettim yazar niye “Mecburum” diyordu, ögrenmek için yaziyi bastan asagiya okudum. Gördüm ki insanlar geçinmek için para kazanmak ve üretmek için mesleklerinin disinda da is yapmaktadirlar. Ülkemizde, yöremizde böyle çok insan oldugunu saniyorum. Yazar buna dünyadan da örnekler veriyordu. Batili ünlü yazarlarin gerçek mesleklerinden söz ediyordu. Mesela ünlü alman sair ve düsünürü, dünyanin büyük kitaplarindan biri olan FAUST’un yazari Goethe’nin asil meslegi avukatlikmis. Ama Goethe bir yazardi, uzun yillar kütüphane müdürlügü yapmisti. Onu okuyan var midir bilmem? Fransiz yazar Standhal asker kökenli bir yazardir. Ünlü romanlari basinda Kirmizi- Siyah, Parma Manastiri, Milano’da Gezintiler gelir. Sözgelimi, Fransizlarin, “Napolyon’un Kilici ile Yapamadigini Balzac Kalemi ile Yapti” dedikleri ünlü roman yazari hukukçu idi ve bir aralik ticaretle ugrasmisti. Mesela Rus yazari Gogol bir tarih ögretmeni idi. Ingiliz yazar Charles Dickens kâtip (yazici) idi. Amerikali yazar Steinbeck bir marangozdu. “Cennet Yolu, Ekmek Kavgasi gibi birçok degerli romanin yazaridir ve Nobel ödülü almistir. Bizde romanci Kemal yasar Adana7 Çiukurova’da isçilere dilekçe yazan birisiydi. Öykücü Orhan Kemal de buna benzer islerin adami idi. Sebahattin Ali Ögretmen, Ömer Seyfettin subay, Resat Nuri Güntekin egitimci, Halide Edip Adivar üniversite ögretim üyesiydi.
Görülüyor ki yazarlarin, çizerlerin, öykücülerin geçimlerini sagladiklari, ünlü yazar durumuna gelmeden önce yaptiklari isler ve meslekler vardir. Buna göre Marangozdan da sair olur. Tabii dünyanin ve Türkiye’nin yazarlari kolay söhret olmamislardir. Bir eseri meydana getirebilmek için kimbilir ne kadar ter dökmüs, düsünmekten, tasarlamaktan yorgun ve bitkin hale gelmislerdir.
Yazarlik bie kafa ve kültür isidir. Marangozluk, ögretmenlik, üç kâgitçilik isi degildir. Yazarlik, sairlik fikir ve düsünce disiplini içersinde bilgi üretmek, onlari uygun biçimde okuyucuya sunmak, önüne koymaktir. Fakat yazar olsun, sair ve öykücü olsun asilolan yazdiklarinin okunmasi, ilgi ve itibar görmesidir. Sözgelimi Kirklareli’nin geçmisinde kalan eli kalem tutmus çok yazar, sair vardir. Kimdir onlar? Bilen var midir? Unutulmus gitmislerdir. Birgün bir arastirmaci çikarda onlari arastirdiginda ne kadar sig olduklarini görüp yazacaktir. Belki bizim içinde ayni sey söylenecektir. Demek istedigim su: Zamana dayanan seyler yapmak gerekir. Unutulmamak için unutulmayacak fikir ve düsünceler üretmek, eserler meydana getirmek lâzimdir. Bir bunu yapabilsek.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol