KİM KAYBETTİ KİM KAZANDI? ANCAK SORUN BU DEĞİL

"HUZURSUZ TOPRAKLAR" adlı kitabı okudunuz mu bilmiyorum. Fırsat bulduğunuzda bir bakıverin. Topraklar mı huzursuz yoksa insanlar mı? Soru her zaman günceldir. Geçmişte sorulduğu gibi bugün de sorulabilir. Ancak insanlar soruyu sormadan tartışıyorlar ki bu yöntem yanlıştır. Soru sorulmadan cevap verilmesi adet değildir. Önce bunu bilmek lazımdır.
Bize göre Türkiye'de taşlar oynamıştır. Halk alışık olmadığı olaylara, söylemlere ve sonuçlara tanık olmuştur. Bu durum bir tedirginlik yaratmıştır. Kapanmaya, suskunluğa neden olmuştur.
Bugün Türk halkı konuşmuyor. Kendisiyle ilgili sorunları bile gündeme getirmekten kaçınıyor. Konuşmak istemiyor. Oysa demokrasimiz alaturka dahi olsa halkın konuşmasına cevap verecek tecrübeye sahiptir. Bu duruma, yani halkın konuşmama durumuna toplum bilimciler (sosyologlar) ne der bilmiyorum. Bir gerçeği söylemek lazımdır. CUMHURİYET PROJESİ rafa kalkmıştır. O proje ülkenin ihtiyaçlarını, halkın beklentilerini içeren bir projeydi. Sorular da, sorunlar da onun içindeydi. Cumhuriyet bu projeye göre hedefini tayin etmiş, yöntemini belirlemiş, kalkınma modelini belirlemişti. Şimdi öyle mi ya? Sorunun yanıtı yok. Zaten SORU soran, sorunun yanıtını arayan insanlar değiliz. Düşünmeyi, öğrenmeyi bilmediğimiz gibi, soru sormasını da bilmiyoruz. Bu durumun eğitimle, okul ve öğretmenle ilgisi vardır. Dünyada ileri ülkelerdeki EĞİTİM Hayatı Öğreten Eğitimdir. Yaşamayı da bilmek lazım, değil mi? Oysa bizim eğitimimiz eskidir. O kadar ki okula giden öğrencilere okumayı bıraktırmaktadır. Biliyor musunuz, eski Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer'in alelacele getirdiği Eğitim Sistemi yüzünden 136 bin öğrenci okullarını bırakmışlardır. Dünyada görülmüş şey değil. Şimdi bu öğrencileri okullarına döndürmek yeni Milli Eğitim Bakanının işi olmuştur.
Kimdir yeni Milli Eğitim Bakanı? Ben dahil, şimdiye kadar ismini duymadığımız eğitimle ilgisini bilmediğimiz bir yazısını okumadığımız biridir. Mesleği nedir, onu da bilmiyoruz. Siz biliyor musunuz? Biliyorsanız, bilgili, ilgili, bilinçli yurttaş sayılırsınız.
Sayın Bakanın eğitimci olduğunu farz ederek söylüyorum, geçmişte eğitimci olmayan çok Milli Eğitim Bakanının gelip gittiğini gördük. Bir ulusun eğitimi o ulusu yönetenlerin en ciddi ve yaşamsal işlerinden biridir ve öncelikli olanıdır. Ulusu CEHALET'ten, GERİLİK'ten kurtaracak olan eğitimdir. Bu eğitim de göstermelik bir eğitim değildir. İleri özellikler taşıyan bir eğitimdir. İLERİ EĞİTİM'in ilkeleri, yöntemleri dünyadaki YENİ EĞİTİM sisteminde vardır. Bu eğitimin en büyük özelliği insanların öğrendiklerini işe dönüştürmeleri, bilgiyi kullanmalarıdır. Eğitimde bu işlem yapılmadıkça eğitimin KURTARICI vasfı yoktur. Eğitimin KURTARICILIĞI şöyle dursun, CEHALETİ ÖĞRETEN BİR EĞİTİM olur. Cehalet, bilgisizlik demektir.
Sonuç itibariyle Türkiye'nin sorunu YETERSİZ EĞİTİM'dir. İnsanlar fazla bir şey bilmiyor. Bilmek için de bir gayretin içersinde bulunmuyorlar. Topraklar huzursuzca, kurak ve çoraksa onun üstünde yaşayanların gül açan bahçeleri kül etmelerindendir. Böyle biline.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol