Bitkisel üretimde kullanılan kimyasal ilaçların bal aralarını öldürdüğünü belirten Namık Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Devrim Oskay, özellikle kanola ve ayçiçeğinde ruhsatsız olarak kullanılan imidacloprid etken maddeli ilaçların tohumdan nektara ve polene kadar etki ettiğini bununla temas eden arının öldüğünü belirtti. Birkaç yıl öncesine kadar Trakya'da ciddi arı ölümleri gerçekleştiğini anımsatan Oskay, bu nedenle gezginci arıcıların bölgeye olan ilgilerinin de azaldığını dile getirdi.
Trakya Bölgesi Tarımsal Araştırma-Yayım-Çiftçi Bağının güçlendirilmesi kapsamında 34'ncü Bölge Bilgi Alışveriş (BAV) Toplantısı Kırklareli Atatürk Toprak ve Su ve Tarımsal Meteoroloji Araştırma İstasyonu Müdürlüğü ev sahipliğinde Enstitü Toplantı Salonu'nda yapıldı. Trakya Bölgesindeki İstanbul, Tekirdağ, Edirne ve Kırklareli Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlükleri ile bölgedeki araştırma enstitülerinden personelin katıldığı toplantıya bu dönemki toplantı konusunun arıcılık olması nedeniyle çok sayıda arıcıda katıldı.
Saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın söylenmesinin ardından Enstitü Müdürü Dr. Fatih Bakanoğulları'nın açılış konuşması ile başlayan toplantıda Bakanoğulları, 30 yıllık süreçte Enstitüde yürütülen araştırmalar ile enstitünün çalışma alanlarını katılımcılara kısaca aktardı.
Globalleşen dünyada tarımda mono kültürden vazgeçilmesi gerektiğini dile getiren Bakanoğulları, Enstitüde yaptıkları çalışmalarla uzun yıllara dayanan senaryolar hazırladıklarını ve iklim değişiklikleri ile birlikte bölgedeki tarım ürünlerinde verim azalışı gözlediklerini ifade etti.
Bakanoğulları, "2010-2041-2071-2100 yılları içinde iklim değişikliği ne olacak verim ne olacak, nereye gideceğiz diye araştırma yaptık. Buğday, ayçiçeği ve mısırda verim azalacak. Buna dikkat etmemiz gerekiyor. Tekniğe dayalı ve alternatif alanlarda tarıma yönelmemiz gerekiyor. Mono kültürden uzaklaşmamız gerekiyor. Arıcılıkta bunlardan önemli bir pay alacak diye düşünüyorum" dedi.
Diğer programı nedeniyle toplantıya kısa bir süre katılan Kırklareli Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürü Dr. Hakan Keçeci'de yaklaşık 2 aydır Kırklareli'de görev yaptığını belirterek arıcıları yakından ilgilendiren toplantıya üreticilerin katılımından dolayı memnun olduğunu ifade etti.
Modern Arıcılık Teknikleri ve Bal Arısı Hastalıkları
Açılış konuşmalarının ardından bir önceki toplantıda alınan karar gereği "Modern Arıcılık Teknikleri ve Bal Arısı Hastalıkları" konulu panele geçildi. Panele konuşmacı olarak Namık Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Devrim Oskay katıldı.
Konuşmasının başında bal arasının önemine değinen Oskay, bitkisel üretimde tozlayıcı görevi gören bal arılarının büyük öneme sahip olduğunu dile getirdi. Örnek olarak badem üretimini gösteren Oskay, dünyada bademin tozlaşmasını sağlayan tek türün bal arıları olduğunu söyledi. Dünya badem üretiminin yarıdan fazlasını gerçekleştiren Kaliforniya'da bal üreticilerinin badem bahçelerine arı kovanlarını kovanı 200 dolardan yerleştirdiğini anlatan Oskay, bal arısının badem üretiminde yüzde 40 ile 70 arasında üretim artışı sağladığını anlattı.
Oskay, konuşmasında ünlü bilim adamı Albert Einstein'ın bal arılarının yok olması durumunda insan neslinin 4 yıl içinde yok olacağını yönündeki savını da anımsattı.
Balın unlu mamullerde yurt dışında oldukça yaygın bir biçimde de kullanıldığını belirten Oskay, üreticilerin raf ömrünü uzatması ve lezzet katması nedeniyle unlu ürünlerinde balı sıklıkla kullandıklarını vurguladı. Oskay, Türkiye'de bunun fazla görülmediğini söyledi.
Ayçiçeği balı değerli
Trakya bölgesinde özellikle ayçiçeği balının değerli olması gerektiğini belirten Oskay, "Bölgemizde ayçiçeği balına baktığımızda Türkiye'de en düşük fiyat verilen bal olarak görüyoruz. Bence ayçiçeği balı en değerli balların içinde olması gerekiyor. Çünkü standart bir şekilde aynı lezzetle bulabilirsiniz. Ayçiçeği olduğu için her sene aynı ürünü aynı standartta üretebilirsiniz. Bu un mamulleri sanayinde kullanılabilecek en güzel bal olarak karşımıza çıkıyor. Arı ürünü dediğimizde ülkenizde ne yazık ki bal öne çıkıyor ama bunun yanında polen var, en kaliteli bitkisel protein diyebiliriz onun yanında propolis var. Doğal antibiyotik olarak birçok ülkede kullanılıyor. Antibaktariyel özelliğe sahip. Kovana giren yabancı böceği dışarı atamayacaksa üzerini propolisle kaplayarak mikroorganizma faaliyeti olmasın diye. Mide hastalıklarında cilt yaralanmalarında kullanılan bir madde. Üreticilerimize propolis üretimine önem vermelerini öneriyoruz. Bunun dışında arı zehri var. Arı zehri özellikle romatizma hastalıklarında kullanılıyor. Bal mumu zaten kozmetik sanayi başta olmak üzere birçok sanayide kullanılıyor bunun yanında arı sütü var. Bağışıklık sistemini güçlendiren çok değerli bir besin maddesi" diye konuştu.
İklim değişikliği arıları da etkiliyor
2006-2007 yılında çok büyük koloni kayıpları gerçekleştiğini anlatan Namık Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Devrim Oskay, birçok faktörün etkilediği arıların özellikle iklim değişikliği ve bitkisel ilaçlardan yoğun bir biçimde etkilendiğini yine hastalık ve parazitlerinde arıları olumsuz yönde etkileyen diğer nedenler arasında yer aldığını kaydetti. Oskay, "İklim değişiklikleri bal arılarını olumsuz yönde etkiliyor. Kışın ortasında iklim değişikliği nedeniyle birden bahar sıcaklığı geliyor arılar uçmaya başlıyor ama etrafta çiçek olmadığı için kayıplar meydana geliyor. Sıcaklığın etkisi ile üretim faaliyeti düşüyor. İklim değişimleri ile ozon tabakasının incelmesi de ultraviyole ışınlarındaki değişim arıları etkiliyor çünkü bu değişim arıların çiçekleri tanıyamamalarına neden oluyor. Bitkisel üretimde kullanılan kimyasalların arı yaşamına karşı olumsuzlukları olduğu ortaya çıktı. Birde işin genetik boyutu var. Bir bölgede yetiştirilen ana arının diğer bölgele satılması ile bal arılarında genetik çeşitliliğin azalması ve parazit ve hastalıklar bal arılarını olumsuz yönde etkiliyor. 24 farklı çeşit virüs bal arılarında etkili durumda" şeklinde konuştu.
Kanola ve ayçiçeğinde kullanılan ilaçlar arıları öldürüyor
Bitkisel üretimde kullanılan kimyasallarında bal aralarını yok ettiğini belirten Oskay, özellikle kanola ve ayçiçeğinde ruhsatsız olarak kullanılan imidacloprid etken maddeli ilaçların tohumdan nektara kadar, polene kadar etki ettiğini bununla temas eden arının öldüğünü belirtti. Birkaç yıl öncesine kadar Trakya'da ciddi arı ölümleri gerçekleştiğini belirten Oskay, bu nedenle gezginci arıcıların bölgeye olan ilgilerinin de azaldığını dile getirdi. Oskay, sözlerini şöyle sürdürdü;
"2-3 yıl öncesinde özellikle Trakya da büyük ölümler görüldü, artık göçer arıcılar bölgeye gelmemeye de başlamıştı. Bakanlık ve üniversiteler bununla savaştı. Şu anda imidacloprid etken maddeli ilaçların kullanılmamasına dikkat ediliyor. Ayçiçeğinde böyle ama kanolada ilaçlama gün içinde spreyleme yoluyla yapılıyor buda tarlacı arıların kanola tarlasında ölmelerine neden oluyor. Bakanlık üreticilere ilaçlamayı akşamüzeri arılar kovana döndükten sonra yapmalarını öneriyor ama üretici bunu dinlemiyor ve ilaçlamayı istediği saatte yapıyor çünkü cezai bir müeyyide yok. Gelişmiş ülkelerde cezai müeyyide var kurallara uymadığı takdirde arıcının zararını ödemek zorunda. Bunun bizde de olması gerekiyor bunun içinde arıcıların kamuoyu oluşturması gerekiyor. Yoksa bu sorun çözülmez.
Bir bölgede yetiştirilen ana bal arılarının başka bölgelere satılması da genetik çeşitliliği azaltıyor. Bu bizim ülkemizde de yoğun olarak yaşandı. Özellikle Doğu Karadeniz'de bulunan Kafkas ırkı Türkiye'nin en iyisi arısı herkes bunu kullanmalı dendi. Bütün Türkiye ye satıldı ama tabi Kafkas arısı farklı bölgelere uyum gösteremediği için olumsuzluklar ortaya çıktı. Soğuk bölgelere alışmış bir arıyı Akdeniz iklimine gönderirseniz arı çalışamıyor. Trakya ya da çok sayıda satıldı. Bölge arısı ile çiftleşti melezleri kışa adapte olamadı ve çok büyük kayıplar oldu. Onun için biz diyoruz ki herkes kendi bölgesindeki arı ile çalışsın. Kendi bölgesindeki yerli ırkla çalışsın. Yerli ırklar binlerce yıldır o bölgede yaşayan arıdır. Bölgeyi iklimi bilen arıdır. Yeterli verim alamıyoruz diyorsanız ıslah çalışmaları yapılması gerekli. Ülkemizde ıslah çalışmaları yeni yeni yapılıyor. Kolonimize iyi bakarak performanslarını da yükseltebiliriz. Ülkemizde 5 farklı yerli arı ırkı olduğunu biliyoruz. Dünyanın hiçbir ülkesinde bu kadar dar bir alanda bu kadar fazla genetik çeşitlilik olan başka ülke yok. Bu konuda dünyada 1 numarayız. Anadolu arısı Avrupa'da olsun diğer ülkelerde olsun çeşitli damızlık arı yetiştirme programlarında arılarımız kullanılıyor. Yerli bal arılarını korumalıyız çünkü onlar bizim doğal zenginliğimiz. Bunu yapmazsak başka ülkelerden arı getirirsek başımıza çok daha büyük işler açılacaktır. 2008 yılında Avusturyalı bir arı yetiştiricisi benden Anadolu arısı istedi. Hala ıslah programlarında kullanmaya çalışıyorlar. Tabi buna olumsuz yanıt verdik.
Trakya'daki 120 bin arı kolonisinin 40 bini öldü
Hastalıklarla kontrol tekniklerini uygulamazsak arılarımızı kaybederiz. Geçen kış Trakya'da 120 bin arı kolonisinin 40 bininin öldüğünü biliyoruz. Çok büyük bir meblağ. Doğal zenginliğimiz yok oluyor. Bir bölgedeki arının başka bölgeye satılmasını engellemeliyiz bunun kanuni bir yasağı yok. Yurt dışından kaçak ana arı ithalatı yapılmamalı. Bu yoğun olarak yapılıyor. Verimleri çok yüksek diye getiriliyor ama oradaki arı buranın iklimine uygun değil. Bunun dışında buraya gelen arı hastalıkları ile birlikte geliyor. Ülkemizde olmayan hastalıklar görülmeye başladı. Özellikle Trakya arısı dünyanın hiçbir yerinde olmayan bir arı. Bakanlıkta bunu kabul edip izole bölge oluşturdu. Bu bölgedeki arıyı korumalıyız. Jandarma bölgeye dışarıdan koloni sokmuyor. Üreticinin de bunu sokmaması lazım. Başarıyı artırmamız için ıslah programlarının başlaması gerekiyor. Bunu birlikler yapabilir. Üniversiteler yapabilir. Hep birlikte çalışılması gerekiyor damızlık arı yetiştirmek kolay bir iş değil."
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol