KUSLAR YINE HAVADA BIZIM TAVUKLAR GITTI

Resmiyette günahkâr onlardi. Onlarin adiyla patlak vermisti skandal. Tarzi tanimlanamayan, varligi yoklugu kusku çeken...
Bayramdi bir yandan.
Kestik tavuklari.
Bayram bitti...
Tavuklar da!
Bayramdan sonra resmiyet geldi köye. Hane hane, sayi aldilar önce. Her hanede kaç tavuk varsa listelendi.
Telefonlastik babamla. Kalan 7+1 tavugu tam tamina bildirmis. "Hata mi ettim bilmem!" dedi. Dogruyu söylemisti bile bile ve üzgündü.
Almislari tavuklarimizi.
Hanemiz simdi tavuksuz.
Tavuk olmayinca, yumurtasiz.
Baharda ve yazda bizde tavuk "gork"lamayacak. Hani, 21 gün sabirla beklerdi ya canindan can üretmek için...
Önümüzdeki yaz bizim bahçede civciv sesi duyulmayacak.
Civcivine dokunmak isteyene büyük küçük, güçlü zayif ayrimi yapmaksizin içgüdüsel dürüstlügüyle atilan, saldiran bir yavrulu tavuk ta olmayacak.
Bizim kusak, hayvanlari bizzat severek, dokunarak, onlarla içiçe yasayarak büyüdük.
Sonro bizim çocuklarimiz, tay nedir, malak nedir bilemedi. Sipayi resimlerde gördüler.
Biz, çocuklugumuzda bir esege bes alti kisi binerdik, zevkine. Yokluktan degil. Esekten bol ne vardi!
simdiki çocuklar esegi görse fil mi bu diye sorar. Tay, malak, manda vs... görmeden büyüyorlar ve yasiyorlar.
Bu yilbasina, geçtigimiz kurban bayramina kadar civcivi tanirlardi. Bundan sonra unutacaklar. Üç bes yasindan asagisi hiç bilmeyecek.
Analari, tavaya yumurta kirmayacak. sehirden satin yumurta gelecek, kisin seradan domates geldigi gibi. O yumurtalar bahçede yetisen biber gibi siradan, bedava olmayacak. Ana, çok zaruri durumlarda onlardan dört yerine bir iki tane kirarken bilmem neli pastayin içine, eli titreyecek, akli kayacak, acaba bir tane fazla mi kirdim endisesiyle.
Bundan sonra yok öyle bir yumurtayi sütle çalkamak. "Erken yatmaaam, erken kalkmaaam, bir yumurtayi sütle çalkamaaam..." türküsünü ögretecegiz çocuklarimiza.
Saglikli nesiller yetistirmek için iyi beslenis kurallari sayilirken artik yumurtadan ulu orta söz edilmeyecek. "Süt bulabilirsen içersin. Bal aldiysa baban, varsa evde, tamam."
"Ya yumurta?" diye sorarsa çocuk... Hani, sormaz ya! Bilmedigi bir seyi nasil sorsun. Dedesinden, ninesinden, yumurtaya iliskin anilarini dinlerken merak eder, arastirir, sorusturur... "Hani sehirde, vitrinde görmüstük ya torunum, söööyle nar gibi kizara mizara dönüyordu. Ona tavuk derler iste. O tavuklar bir de kuyruk altlarindan gübreden baska bir sey daha çikarirlar. Yumusacik bir yere indirirler ki kirilmasin. incecik bir kabugu olur. içi beyazli ver sarilidir. Hani annen geçende bilmem ne keki yaparken dört yerine iki kirmisti da acaba fazla kirip müsriflik mi yaptim diye üçü gün üzülmüstü ya... iste ona yumurta denir!" Anlar dimi torun. Bu kadar tanimdan sonra ben bile anlarim, çocuga ne kaldi! Köylüyün temel gereksinim maddelerini bir bir yok edecegiz. Sonra da "iyi beslenim" formülleri sunacagiz önlerine. Listemizin içine bal, süt, yumurta koyacagiz. Biraz alay eder gibi olacak ama... idare ederiz artik.
Hastalik olabilir. Her canli hastalanabilir.
insanlar hasta oluyor diye hastaneler yapilmis. Doktorlar yetistirilmis.
Hayvanlar hasta oluyor diye veterinerlikler. Veterinerler yetistirilmis.
Hatay'da insan hastalandi diye, Samsun'daki insanlari öldürülmez, di mi?
Agri'da tavuk yüzünden sorun yasandi diye, Trakya'da tavuk birakmadik. Hani, TIP diye bir sey vardi. Hani, hastaliklari tedavi diye bir yöntem uygulanirdi. Öldürmek kolayimiza geldi, öldürdük.
Olay flü!
Tarih, gerçegi açiklar. Baksaniza, kuslar halâ havada. Olan, bizim tavuklara oldu.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol