KÖYÜN OKUYAN IKI BAYANI

Selden birkaç gün sonraydi. Iste o gezinti sirasinda.
Hani, köyün alt ucuna kadar gezindim demistim. Insanlarla görüsmüs, söylesmistim.
Seli konustuk. Korkulari, ürküleri dile getirdik karsilikli.
Iste, onlari konusurken.
Sevindirici bir olay.
Köyümüze disardan, Anadolu'dan, yillar önce gelin gelmisti Gülay. Seli ve yasananlari anlatirken.
"Yazilarini okuyorum Hasan abi!" dedi.
Ummadigim bir anda, ummadigim bir ortamda böyle bir sey duymak.
Kendi adima degil. Toplum adina, bu insanlar adina öyle sevindim, öylesine mutlandim ki.
"Nasil ulasiyorsun yazilara?" diye sordum.
"Süleyman getiriyor!" dedi.
Süleyman'a da bravo.
Köyde bir kadin.
Ilkögretim çaginda iki evlâdiyla, Süleyman'in koyun sürüsüyle kirdan dönüsünü bekliyorlardi. Köyün alt ucundan eve kadar yardimci oluyorlarmis.
Demek ki isteyince oluyormus. Isteyince okumaya engel bir sey kalmiyor.
"Madem okumayi seviyorsun, söz sana," dedim. "Bundan sonra ben de sana özellikle gazete ulastirmaya gayret edecegim."
Bu bir'di.
Gelelim ikinci'ye
Köy minibüsüyle Terzidere'ye gidecegim. Günlerden pazartesi. Minibüs sikisik degil.
Bir kiz oturuyor ikili yerde. Yani bos. Genç kiz desem, biraz ufarak. Kizan desem, darilir. Çünkü biraz irice. Yanina oturdum. "Su genç ve güzel kizla yolculuk yapalim bakalim!" dedim. Hemen tanismak için de teklifsiz "Benim adim Hasan!" dedim.
"Hasan Öztürk, degil mi!" dedi.
"Evet! Tanisiyor muyuz?"
"Evet!" dedi.
"Nerden, nasil tanisiyoruz?"
Öncelikle, bir dügünde orgla "Manolya" sarkimi söyleyisimden biliyormus.
Ama, daha da önemlisi, gazete yazilarimi okuyormus. "Gazeteden yazilarinizi okuyorum. Resminiz de var ya!" dedi.
Gözlerimi biraz daha açarak baktim bu genç ve güzel kiza. Adini sordum. "Hadi, ben de seni taniyayim. Senin adin neydi?"
"Duygu Sezgin!" dedi. Süleyman Sezgin'in torunuyum."
"Ha!" dedim. "Kadir'in kizi."
"Evet!" dedi.
"Yazilarimi nereden bulup okuyorsun?"
Dedesiyle babasi kahvehaneden ev götürüyorlarmis.
"Bazi yazilara kiziyorum!" dedi.
"Örnegin?"
"Bazi, cahil diye yaziyorlar. Cahil lâfina kiziyorum."
Iyi ya. Cahillik, cehalet aci bir gerçek.
"Cahil sözüne kizmak ayri," dedim, "cahil kalmak ayri. Asil, insanlarin cahil, bilgisiz kalmasina kizmak, üzülmek gerekir bence. Çünkü, cahil insan, okumayan, arastirmayan, merak etmeyen, ögrenmeyen, düsünmeyen, sorgulamayan, yargilamayan insandir. Insanlar önce cahilligi ortadan kaldirmak için mücadele vermek zorunda!"
Hak verdi.
Konustukça güzel bir söylesi yasandi aramizda. Bu yil 8'e geçmis. Onun söyleyisiyle "orta 3"e.
96'dan bu yana 8 yil tükendi. Topluma halâ "orta" sözünü unutturamadik. Halâ 7. sinif, 8. sinif dedirtemiyoruz.
Sanki öküzün altinda buzagi var. Bir de dönüp temel egitimin 11, 12 yila çikarilmasindan dem vuruyoruz. Dalda karga huzursuz kahkaha tutkusundan.
"Hedefin var mi Duygu?" dedim.
"Ögretmen olmak istiyorum!" dedi.
Sevindim. Ögretmenlige çok yakisacagini söyledim.
Kucagimdaki gazeteleri verdim. Hemen okumaya koyuldu. Söylesimiz aralandi ama, olsun. Okudu ya Duygu.
Sözün özü
Terzidere'de gazete, gazeteden köse yazisi okuyan iki bayan.
Iste buna yazilir.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol