KÖYLÜ/ÇIFTÇI KENDISINI "EFENDI" OLARAK NITELENDIREN ATATÜRK'E DÖNMELI

Türkiye Basbakani Mersinli çiftçinin, Mersinli üreticinin sahsinda Türk çiftçisini azarlamistir. Çiftçinin protesto hareketine tahammülsüzlük göstermistir. Geçmiste bazi yurttaslar çesitli nedenlerle Basbakanlari elestirmisler, protesto etmislerdir. Bunlar Türk Siyasi hayatinda görülmüs tepkilerdir.
Mesela bir yurttas Basbakanlik önünde yazar kasasini Basbakan Ecevit'in önüne atmistir.
Ama onlarin Basbakan Recep Tayyip Erdogan gibi tepkileri olmamistir. Belliki Sayin Basbakan birtakim seylerden dolayi sinirlidir. Yapi ve politik anlayis itibariyle muhalefetten de halktan da her yaptigini onaylanmasini ya da sessiz karsilamasini isteyip beklemektedir. Oysa dünyada böyle demokratik bir anlayis yoktur.
Atatürk'ün yasadigi dönemde Türk Çiftçisi en itibarli zamani yasamistir. Mustafa Kemal bütün kesimlerle beraber ama özellikle "Memleketin Hakiki Sahibi ve Efendisi" olarak KÖYLÜ'yü görmüstür. Birçok konusmalarinda köylüyü, üreticiyi öne çikarmistir. Sabani kiliçtan üstün görmüstür. Saban kilici desteklemezse kilicin zaferi havada kalir anlaminda degerlendirme yapmistir.
1 Mart 1922'de Türkiye Büyük Millet Meclisinde yaptigi konusmada söyle demistir
"Türkiye'nin sahibi ve efendisi kimdir? Bunun cevabini derhal birlikte verdik. Türkiye'nin gerçek sahibi, efendisi, gerçek üretici olan köylüdür. O halde herkesten daha çok refah, saadet ve servete (zenginlege) hak ve layik olan köylüdür."
"Efendiler, milletimiz çiftçidir. Milletin çiftçilikteki mesaisini (çalismasini), asri (ileri) tedbirler ile azami hadde (sinira) ulastirmaliyiz. Köylünün mesaisinin (çalismasinin) neticelerini ve semerelerini (faydali sonuçlarini) kendi menfaati lehine azami hadde (sinira) çikarmak ekonomi siyasetimizin esas ruhudur. Dolayisiyle bir taraftan çiftçinin çalismasini artiracak ve verimli kilacak bilgi, araç ve teknik aletlerin tamamlanmasina ve yayilmasina ve diger taraftan onun çalismasinin sonuçlarindan en yüksek faydayi saglayacak ekonomik önlemlerin konmasina çalismak lazimdir."
Atatürk'ün çiftçi, köylü, üretici üzerine konusmasi elbetteki bu kadar degildir. Her vesileyle bu konuda konusmus, köylü ve çiftçiyi onurlandirmis, gururlandirmis, sik sik da halka gitmistir. Ancak çok partili hayatta köylü ve çiftçi ülkeyi yönetenler tarafindan Oy Deposu olarak görülmüs, Demirel, "sehirde ne varsa köyde de o olacak", Ecevit, "Su kullananin toprak isleyenin" demistir. Fakat bunlar lâfta kalmistir. Köylü agalara, asiret reislerine, tüccara teslim olmus, borçlu yasamasi tercih edilmistir. Mustafa Kemal'in vasiyetine ragmen topraksiz çiftçiler toprak sahibi olamamislardir. Çünkü hükümetler TOPRAK REFORMU'nu yapamamislardir.
AKP iktidari ise IMF politikalarina uyum kapsaminda köylü ve çiftçiyi tamamen dislamis ürünlere maliyetin altinda fiyat vermis, bazi ürünlerin ise ekimine kisitlamalar getirmistir. Açikça köylü, çiftçi, üretici kenarda birakilmistir. Bu nedenle kirsal kesim politikacilara ve iktidara güvensizdir, onlarin tarim politikalarindan sikayetçidir. Mersinli çiftçinin öfkesinde ve protestosunda bu nedenler vardir. Bu durumda demokratik tahammül gerekir.
Kisaca Basbakan, Atatürk'ün Efendisi köylüyü rencide etmistir. Sayin Basbakan bunu hep yapiyor. Mesela izmir'e "Gavur izmir" demistir.
Basbakanin Mersinli çiftçiye söylediklerini muhalefet sert biçimde protesto etmistir. Ama Ziraat Odalari'nin, Atatürkçü Düsünce Derneklerinin bu konuda sesi çikmamistir. ADD Atatürk'ün koruyup kolladigi her seyi savunmak, onun yaninda olmak zorundadir.
suraya gelmek istiyorum. iktidarin liderleri iç ve dis olaylar yüzünden ciddi biçimde rahatsizdirlar. Kontrolü elden kaçirmamak için gerilim içersindedirler. Tabii Türkiye'yi yönetmek, Türkiye için DEVLET ADAMI olmak kolay degildir. Sabir ister, itidal ister, soguk kanlilik ve de hosgörü gerektirir. Bunlar demokrasinin gerek ve gerçeklerindendir. Demokrat olmak kolaymidir? Özellikle Türkiye'de hükümet olmak hiç kolay degildir. simdi köylü, üretici Sayin Basbakanin uslûbu üzerine ne düsünüyor, merak ediyorum.
nazifkaracam@gazetetrakya.com