KÖYLER TARIH OLURKEN

Insan yasadikça bir seylere taniklik ediyor. Bir seyler bir gün önemli olabiliyor. O önemli seyler de zaman kuyusunun dehlizinde birikerek tarihi olusturuyor.
Åzu elli yillik ömrümde neler tarih oldu diye bir an düsündüm de… Örnegin, siyasal arenada bellegimde 60 Ihtilâli canlaniverdi. Altmis sonrasi, altmisbirlerde bataryali radyodan ailece dinledigimiz demeçler, ihtilâl demeçleri. "Kimseden korkmayarak!" diyordu kalin bir ses. 
Sonra, "Yurtta sulh, cihanda sulh!" sözleri, her gün birkaç kere yayilirdi oda bosluguna. 
Anam, yanlis anlardi bu sözü ve çok kizar, tepkiyle söylenirdi: "Eeh ama!.. Yurtta sus, cihanda sus. Bu millet nerde konusacakmis becanim?" O tepki bile tarih oldu benim için.
Gencecik ve yakisikli bir astsubay basçavusa nisanli ablamin bir gece tere yagdan kil çekercesine evden ayrilisi, köyün damgali sarhoslarindan birine gidisi ve basta anam babam olmak üzere ailemin temel üzüntü kaynagini olusturan o serseri olay da...
Ilkokula baslayisimiz her birimiz için tarihtir, di mi?
Anamin gençlik yillarini animsarim. Åzimdi yerinde yeller esiyor. Bu nedenle anamin gençlik yillari da tarih oldu gerilerde. 
Abimin, dilli çoban kavalimi Mazlum'a satisi… Mazlum, öglen sagmallari getiriyordu, sicagin altinda, koyunlarin somaklari yere bakiyordu. Bir kaval sesi yankiyordu Mazlu'dan. Abimin, kavali sattigini bilmiyordum. Sokaktan gelen sesle tanistim sanki. Benim yiten kavalimin sesine ne kadar da benziyordu. Hizla varip Mazlum'un yayina, kavali nerden aldigini, nasil buldugunu sordum. "Agandan aldim!" demesin mi! Satmis meger abim. Alamadim geri ama aylarca belki yillarca aklimdan çikmadi dilli kavalim. 
Yil 65'ti. Babamin çiftte oldugu bir gün. Demek ki ekim ayi siralari ve ilkokul dörde basladigim dönem. Okuldan eve geliste radyo dinleyesim tutmus. TBMM'de 1. Demirel Hükümeti'nin güvenoylamasi görüsülüyor. Konusmalar olmustu, oylama yapilmisti ve Demirel Hükümeti güvenoyu almisti. Aksam üzeri babam çiftten dönmüstü. Eski bir film seridi gibi bellegimde o sahne. Babam, beygirleri arabadan bosandirmaya girismisti. Ona, taze bir haberi sicagi sicagina ulastirmak isgüzarliginin hazzini tatmistim. "Buba! Demirel, hükümet kurdu bugün,"            demistim. 
Babamin yüz yapisi, tavri, tarzi bütünüyle gözümün önünde bugün bile. Sesi tipatip kulagimda, kulagimin zarinda yapisik. Sevimsiz, tepkili bir tarzda, "iyi olmus!" dedi azarlar gibi. Babamin tarzi karsisinda terslenmis, azarlanmis konumuna düsmüstüm. 
Iste benim için tarihten bir yaprak daha. Iste Türkiye Cumhuriyeti'nde Birinci Demirel (AP) hükümetinin kurulusunun tarih kuyusunun derinliklerine düsüs an'i. 
Yoklayin bakalim belleklerinizi sizler neler bulacaksiniz tarihe dair. Neler tarih olmus su zamana kadar ve sizler nelere taniklik etmissiniz.
Sizin için örnegin, Köy Enstitüleri tarih oldu mu? 76 yilinda bitirdigim Ögretmen Okulu benim için oldu. 
Bileniniz vardir mutlaka: Askerin babasi ölmüs. Mektupla bildirmis esten dosttan biri. Mektup, askerin eline geçmeden, "er mektubu!" islemi görmüs. Ölüm haberini memetten önce ögrenenler, kendisine nasil haber vereceklerini bilememisler. Kumandana iletmisler durumu. Kumandan, "bana gönderin onu!" demis. 
Huzura varmis asker.
"Memet! Senin anan var mi?" 
"Var komutanim!"
"Amcan var mi?" 
"Var komutanim!"
"Dayin var mi?"
"Var komutanim!"
"Peki, baban var mi?"
"Var komutanim!"
"Nah var!" demis.
Ne demisti sair? "Orda bir köy var uzakta, o köy bizim köyümüzdür. Gitmesek te, gelmesek te…"
Cahit Külebi ne diyordu? "Benim dogdugum köylerde simal rüzgârlari eserdi…" Ne diyordu? "Benim dogdugum köyleri aksamlari eskiyalar basardi…" Ve de, "Benim dogdugum köylerde insanlar gülmesini bilmezdi..:"
1919'larda Terzidere'ye gelmis bizim kabile. Bizimkiler 1928'de geldiklerinde anam babam ikiser yasindaymislar. 
O zamandan bu yana nice asklar yasanmis Terzidere'de, nice evlilikler, nice ayriliklar. Nice dogumlar, nice ölümler… Nice özlemler yasanmis, nice vuslatlar. Nice hasatlar derilmis, nice ürünler alinmis. 
Köyüm vardi, yollari tozluydu, tasliydi. Daglari yesildi bugünkü gibi. Ama baglari terk etmisti bizim diyari. 
Harmanlari, ambarlari, yollari, okulu, kahvehanesi vardi tiklim tiklim. 
Bir TV kanalinda izledim: Koskoca köyde yasli bir adamla bir kadin kalmislar. Geri yani öyle veya böyle bosaltmis köyü. 
Terzidere geldi bellegime. Kapanan okuluyla, darmadagin yollari, bos kahvehaneleriyle…
Viran, bombos, bir yasliya, iki yasliya kalmis sahibi ölüp gitmis evleriyle…
Tarih oluyor köyler, hem de hizla. On yil kadar sonra, "Hani, köylerden bir köy varmis ya, Terzidere'ymis adi. Iste o köyde…" diye baslayacak.
Köyler tarih olacak. Varoslar daha bir dolacak. Ne diyordu Karaçam, bir yazisinda? "Irtica, köyün kovduguyla, sehrin kabul etmedigi insanlari sever." Yani, varoslardakini. Åzimdi oldugu gibi. Hesap kitap ortada.
Buyrun namaza… Köy niyetiyle!

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol