1950 de iktidara gelen Demokrat Parti'nin Halkevleri ve Köye Enstitülerini kapatmalarina bu Atatürkçü kurumlari kuranlar, Türkiye Büyük Millet Meclisinde sessiz kalmislardir. Bundan sonra da tekrar açilmalari isteklerine kulaklarini tikamislardir. Bu sessiz ve ilgisiz kalmanin onlara ne gibi yarar sagladigini bilmiyoruz.
Köy Enstitülü ögretmenler ve Köy Enstitülerine ögrenci olan köy çocuklari, köyü uzaktan bilenler ve görenler için sasirtici bir olay olmustur. Çünkü Köy Enstitüleri kuruluncaya kadar köye ve kente ögretmeni sehirlerde kurulmus olan Ögretmen Okullari yetistiriyorlardi. Mesela Lüleburgaz bozkirinda kurulmus olan Kepirtepe Köy Enstitüsü kuruldugunda Trakya'da erkek ve kiz ögretmen okulu sadece Edirne'de vardi. Bu okullara gidenler de genelde kent kökenli ögrencilerdi. Bu okullarin bazilari, örnegin Edirne Kiz ve Erkek Ögretmen Okullari cumhuriyetten önce kurulmus okullardandi. Oraya köy çocuklari gidemiyorlardi. Gitmek isteseler bile bu mümkün degildi. Çünkü çok köylerde okul ve ögretmen yoktu, Olanlar ise üç sinifli idi ve ögretmen yerine askerde çavus olarak görev yapmis insanlar EÄzITMEN adi altinda ögretmenlik yapiyorlardi. Fakat çok basarili idiler. Ancak yine de köyler egitimsizdi, Ögretmensiz ve okulsuzdu. Genelde durum böyleydi. Fakat ne zamanki Köy Enstitüleri ögretmen yetistirmeye basladi ve bu ögretmenler kendi köylerine bir takim donanimlar ve becerilerle gitmege basladilar, durum degisti. Çünkü onlar ögretmenlikle beraber duvar örmesini, kapi çerçeve, sira ve demirden bir takim araç gereç yapmasini biliyorlardi. Kafalarinda bilgi, ellerinde beceri vardi. Bunlar köye giden yeni bir Ögretmen Tipi idiler. Hatta onlar köylere yalniz ögretmenlik disindaki mesleklerinin takim taklavati ile degil, koltuklarinin altindaki kitaplarla da gidiyorlardi. Bu kitaplarinin ikisi ÜLKÜCÜ ÖÄzRETMEN, AKZAMBAKLAR ÜLKESI FINLANDIYA adlarini tasiyordu. Her iki kitapta da halki degisime hazirlayan, beyinlerini isleyen, onlarla bilgisizligi yenen AYDIN ve ÖÄzRETMEN Tipi anlatiliyordu. Bu kitaplarla KÖY ENSTITÜLÜ ÖÄzRETMEN'e adeta "Sen de böyle olacaksin" demek isteniyordu. "Ancak ne var ki bu Yeni Ögretmen Tipi'nin kendi köyünde, gittigi kentte tutunmasi kolay olmamistir.
Önce bu ögretmene köyün agasi, mütegallibesi karsi çikmistir. Köy sigirtmacinin oglu, Ahmet Aga'nin çobani, Mehmet Aga'nin çiragi nasil olur da köye ögretmen olurdu? Bu olacak sey degildi. Bu yüzden çok köyde Köy Enstitülü ögretmen "Istemezük" ile karsilasti, köy degistirmek zorunda birakildi. Çirkin Politikaci Köy Enstitülerini arkasina köyün agasini, köyün oyunu alarak saldirdi ve sonunda kapatti.
Köy Enstitülü ögretmen kente geldiginde bir baska seyle karsilasti. Ögretmen Okulu çikisli ögretmenler köy kökenli Köy Enstitülüyü yadirgadilar ve küçümsediler. Iyi yetismedigini, bir sey bilmedigini, kent kurallarina uyum saglayamadigini söylediler. Hatta hiç unutmam 1950'li yillarda Kirklareli esrafindan agzi lâf yapan Demokrat Partili, yalaka bürokratlarin yazihanesine giderek kendisine saygi sunulan biri Köy Enstitülü ögretmene Cumhuriyet Meydani'nda, "Asagilik adam, köyden gelmissin burada (sehirde) konusuyorsun. Sen ne biliyorsun? Git köyünde konus" diye bagirdigini, tayinini çikarttigini söyledigini kulaklarimla isitmisimdir.
Suraya gelmek istiyorum. Tabii bu farkli anlayislar, olumsuzluklar zaman içersinde kalkmis, köylü ögretmen kenti, kentli ögretmen köyü ögrenmistir. Ve zaman içersinde biri 16 Mart'i, öbürü 17 Nisan'i okullarinin bayrami olarak kutlamaktan vazgeçmislerdir. 24 Kasim'da Atatürk'ün Basögretmenligi'nde birlesmislerdir.
Günümüzden 2400 yil önce Atina'da yasamis olan ünlü hatip Demosthenes, "Önemli olan büyük kentte dogmak degil, büyük kente yarasir olmaktir" der. Biz nice kent soylunun burada, kenarda kösede unutuldugunu, kentli hemserilerine yabancilastigini, kendisini bitirdigini biliriz. Atinali bilge, asalet soyluluk taslayanlara güzel bir söz etmistir. Önemli olan kentte dogmak degil, kentli gibi yasamaktir. Sehirli insan kuralli yasayan, sosyal tarafi olan insandir ve Kent örgütlü insanlarin yasadigi yerdir. Köy böyle degildir. Onun için Türkiye'de köyler kentlere gelince kentler köylü olmustur. Basbakan bunu demek istemekte ve kentlere geleceklerin önünü kesmeye çalismaktadir. Olacak sey degildir. Köy bu sefer onu mutlak iktidar olmaktan alikoyacaktir. Tabii köylü kendini kurtarmak isterse bu olacaktir.
NE ARAMIŞTINIZ ?
ÇOK OKUNANLAR
-
Uçmakdere hafta sonu yamaç paraşütü tutkunlarını ağırlıyor
04 May 2025 -
31. Kırklareli Uluslararası Kakava Festivali Başlıyor
14 May 2025 -
Umutlu Yarınlar Anaokulu'nda 23 Nisan Coşkusu
23 Nis 2025 -
Tekirdağ YEDAM tanıtıldı
05 May 2025 -
Meriç Nehri'ndeki kürek yarışları Edirne'nin turizmine katkı sağlıyor
04 May 2025 -
Tekirdağ'da üreticiler buğdayda rekolte kaybı yaşamamak için yağış bekliyor
06 May 2025
ÇOK YORUMLANANLAR
-
Tekirdağ'da uyuşturucuyla yakalanan 11 şüpheli gözaltına alındı
17 May 2025 -
Kırklareli'nde öğrencilere yönelik "taş denge sanatı" etkinliği düzenlendi
19 Nis 2025 -
Kırklareli Valisi Turan, Misinli Mezardere-1 sondaj kulesinde incelemede bulundu
19 Nis 2025 -
Trakya'da zirai dondan etkilenen alanlarda hasar tespit çalışmaları sürüyor
19 Nis 2025 -
Edirne'de lise öğrencileri ağrı hissi yoksunluğu hastalarına akıllı eldiven tasarladı
19 Nis 2025 -
Keşan'da yüzlerce fidan toprakla buluşturuldu
19 Nis 2025
Son Yorumlar
- Küçük insanlar kişileri, Normal insanlar olayları, Büyük insanlar fikirleri tartışırlar: gayet güzel komposizyon ödevim vardı çok yardımcı oldu sağolun...
- KIRKLARELİ'NİN SU KAYNAKLARI ÜZERİNE: https://plusone.google.com/_/+1/confirm?hl=en&url=https%3A%2F%2Fwww.gazetetrakya.com%2FHahttp://www....
- KIRKLARELİ'NİN SU KAYNAKLARI ÜZERİNE: https://plusone.google.com/_/+1/confirm?hl=en&url=https%3A%2F%2Fwww.gazetetrakya.com%2FHahttp://www....
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol