KOFÇAZ'I YAZARKEN

Belki kabak tadi verdi.
Peki! Bir zaman yazmayacagim. Son hafta nerdeyse yazilarin çogunlugu Kofçaz geneli üzerindeki yetersizlikler ve sorunlar üzerine konuslanmis.
Tabi, insan ciddi konulara bodoslama dalmaya görsün. Girecek yerini, çikacak yerini tam kestiremeyebiliyor.
Kavga bu. Planli yöntemli atilamayabiliyor yumruk. Ummadigin an zülfüyare dokunabiliyorsun.
Tel inciniyor.
Türkiye için asiri hizli bir degisim süreci bu. Bir yandan AB didisimi, öbür yanda bitimsiz tükenimsiz ABD seferberligi.
SSCB'den kaçmaya çalisildi onlarca yil boyunca. Ondan kaçarken hep ABD eksenli turlamalar, dalmalar çikmalar. simdi biri yok, biri de varsa
Sonunda olan oldu. Bildiginiz gibi.
Son bes yilimiza damgasini vurdu vuracak apaçik bir yapilanisi sevsek te sevmesek te yasiyoruz.
Toplumsal bir erozyondur yasanan. Beklenmedik biçimde ve olaganin çok üstünde seyretmekte.
Deger bildigimiz, degerli belledigimiz, hasetle korumaya çalistigimiz nice toplumsal degerlerimizin, miras olarak devraldigimiz nimetlerin, civa gibi, zeytinyagi gibi, parlak ve incecik kum zerrecikleri gibi parmaklarimizin arasindan kayarak yitmesini yasamak.
Savurdugun çam dali mi, gül dali mi, bilemiyorsun.
Hedeflemedigin, ummadigin yerlere çarpabiliyor acitan yanlari.
Kofçaz'i yazarken. Gitgide eriyisini. Küçük kentlerin genelde hizla küçüldügünü... Bir yerlere bilinçsizce yigilmalar.
Kanserli bir bedenin önlenemez kilo yitimini örnekleyen tükenisini yasarken Kofçaz.
Nedenlerine bakiyorsun. Kendince yorum getirmeye çabaliyorsun.
Engel olunabilir mi diye endiseler duyuyorsun.
Ve, bir seyler siziliyor.
21 eylül 2006 Persembe günü yanilmiyorsam, "Kofçaz Nereye Dogru?" diye sorarken.
Minik bir paragraf, öyle veya böyle bir insani incitmis.
Üçüncü dönemdir halkin sevgisini ve gönül egilimini bünyesinde yasatarak Belediye Baskanligi gibi degerli bir görevde bulunan sayin Nihat Öztürk dostumuzu incitmisiz.
Hemen sunu belirteyim. Sayin Öztürk'ün, kendisine yönelik o satirlar nedeniyle içtenlik biçimde üzüldügüne çok sevindim. O satirlara üzülmesi demek, benim yorumumun, tahminimin geçersizligini göstermekte ve beni hemen arayisi, görüslerimi reddedisi, gerçekten yorumumun yanlisligini belgelemekte ve kanitlamaktadir.
Her seyden önce, o satirlari okudugu ve degerlendirdigi için hosnutlugumu belirteyim. "Kofçaz bizimdir ve biz Kofçaz'i sonuna dek öksüz birakmayacagiz, çaresiz birakmayacagiz!.." mantigini içtenlikli bir sitemle vurgulamasi son derece sevindiricidir.
Zaten o yazimda illâki bir Nihat Öztürk israri yoktu. Ben orada siradan bir Ahmet Mehmet yerine önemli bir ismi, önemli bir makami örneklediysem, endise kaynagi olan düsüncelerim hedefine ulassin diyeydi.
Hedefine ulasmis oldugunu görmek mutlu etti.
Yillardir Topçu Baba etkinliklerinde ve en son 2 temmuz sel saldirisinda köylülerle hem hal olusunu begeniyle izledigim, gözledigim, gözlemledigim sayin Öztürk hakkinda kisisel olarak hiçbir endisem yok elbette.
Burada bir erozyon varsa, olayi en tepeden, en can alici yerinden yakalayabilmek endisesidir o satirlarin ana kaynagi.
Bir daha vurguluyorum O satirlardan dolayi üzülmüs olmasi olumlu anlamda artidir benim için ve bu konudaki yorumumun geçersizligini belgeleyen en önemli kanittir.
En yakin zamanda görüsüp hallesip.
Kofçaz Lisesi'nin kapatilisinin ardindan.
Çaresiz, umarsiz kalan liseli köy gençlerinin ve ailelerinin dertlerine bir deva bulunabilir mi.yi birlikte irdeleyebiliriz umarim.
Kirilmadan, küsmeden, olumsuz duygularin koynunda eriyip enerji yitimine sapmadan.
Kofçaz için.
Kofçaz'in yasadigi olumsuzluklar için bir seyler üretmek.
Bir seyler.
Sen, o, ben.
Biz olabilmek.
Kabak tadi vermeden.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol