KESK'ten hükümetin yaptigi zamlara basin açiklamali tepki

Kamu Emekçileri Sendikasi Konfederasyonu KESK Kirklareli Subesi tarafindan geçtigimiz Cumartesi günü, Dingiloglu parki önünde basin açiklamasi yapildi. KESK üyelerinin katilimiyla gerçeklesen basin açiklamasinda hükümet’in yaptigi dogalgaz ve elektrik zamlari ile ilgili çesitli sloganlar atilarak, hükümetin izledigi politika elestirildi. Saat 14.30’da Dingiloglu parki önünde gerçeklesen basin açiklamasina Egitim-Sen Kirklareli Subesi Baskani Yessari Demiraslan, Sube Sekreteri Seyfi Meriç ile sendika yönetimi ve üyeleri katilim gösterdiler.

KESK Subeler Platformu adina basin açiklamasini okuyan Egitim-Sen Kirklareli Sube Sekreteri Seyfi Meriç “Bugün burada, bizleri görmezden gelen AKP hükümetine kararliligimizi göstermek ve taleplerimizi bir kez daha haykirmak için bir araya geldik.Iktidara geldigi günden bu yana emekçilere daima sirtini dönen AKP hükümeti, ekonomik krizde de tüm tercihlerini sermaye kesimlerinden yana yapmaktadir. Bugüne kadar yasanan tüm krizlerin bedelini, issiz, aç ve açikta kalarak ödeyen emekçi ve yoksul kesimler, bir kez daha ekonomik krizin olumsuz sonuçlariyla burun buruna getirilmistir.

2008 yili basindan bu yana dogalgaza, elektrige ve temel gida maddelerine yapilan zamlar, zaten büyük bir geçim sikintisi içinde olan emekçi ve yoksul kesimlerin hayatini iyice zorlastirmistir. Tüm dünyada fiyatlar düserken, Türkiye'de tüm ürünlere birbiri ardina zamlar gelmektedir. Faturalar ve mutfak harcamalari, geçen kisin neredeyse iki katina çikmistir.

Yanlis ekonomik tercihlerin ürünü olan kriz sonucunda yasanan ekonomik durgunluk nedeniyle tüm sektörlerde büyük bir isten çikarma dalgasi yasanmaktadir. Gazetecilerden, büro personeline, fabrika isçilerinden özel sektör çalisanlarina kadar pek çok kisi son aylarda isinden atilmistir. Aileleriyle birlikte milyonlarca kisiyi etkileyecek ve derin toplumsal yaralar açacak bu isten çikarmalar yayginlasirken, AKP hükümeti gelismeleri seyretmekle yetinmektedir. Dahasi issizlik fonunda biriken paralar, amaci disinda kullanima açilmasi istenilerek magduriyetin boyutlari daha da büyütülmektedir.

Hükümetin görmezden gelmesi, krizin olmadigi anlamina gelmemektedir. Toplumun büyük bir kesimi krizle bogusmaktadir. AKP ise tipki daha önceki hükümetlerin yaptigi gibi, krizi firsat bilip, sosyal devlet uygulamalarini bütünüyle terk etmeye çalismaktadir. Mecliste bulunan Hastaneler Birligi yasa tasarisiyla kamu hastanelerinin özellestirilmesi yolunda adim atilmak istenmektedir. Halkin büyük bir çogunlugunun itirazina ragmen hayata geçirilen SSGSS yasasinin olumsuzluklari gündelik yasamda kendini göstermeye baslamisken, saglik alanini tamamen piyasalastiracak bu adim derhal geri çekilmelidir.

AKP hükümeti sesimize ve uyarilarimiza kulak vermelidir. Krizin etkisini daha da büyütmemek için basta dogalgaz ve elektrik olmak üzere, son bîr yil içerisinde yapilan fahis zamlar geri alinmalidir! Isten çikartmalari yasaklamali ve issizlik fonunun amaci disinda kullanilmasina izin verilmemelidir. Üç gün önce verilen AIHM karari ile artik tamamen kesinlesen Toplu Sözlesme hakkimizin geregini yerine getirilerek, derhal Kamu Emekçileriyle toplu sözlesme masasina oturulmali ve 2009 yili zamlarimizi yeniden belirlenmelidir.

AKP Hükümeti, yasanan ekonomik krizin etkilerini en aza indirmek için çaba harcamak yerine, toplumsal gerilimi ve çatismalari yükselten bir tavir sergilemektedir. Basbakanin "ya sev ya terk et" beyaninda açiga çikan bu anlayisin hemen ardindan Savunma Bakani Vecdi Gönül'ün Brüksel'de yaptigi irkçi-soven açiklamalar ve son olarak AKP Yozgat milletvekili Abdulkadir AkgüPün, "devlete karsi geleni vurmaktan hoslanirim" sözleri, AKP'nin geldigi nokta açisindan ibret vericidir.

Görülmektedir ki, AKP krizden çikisi, tipki darbe ve sikiyönetim dönemlerindeki gibi, baskici politikalarla toplumsal muhalefeti susturmakta aramaktadir. Yasanan ekonomik krizin daha derin sosyal sorunlar yaratmamasi için, toplumun genis kesimlerinin çikarlarini gözeten ekonomik ve sosyal politikalar hayata geçirilmelidir. Bunun yolu ise antidemokratik ve fasizan uygulamalar yerine emek ve demokrasi yanlisi bir programin hayata geçirilmesidir.

Buradan bir kez daha AKP hükümetine sesleniyoruz. Zamlar geri çekilsin, isten atmalar yasaklansin ve emek-demokrasi programi hayata geçirilsin. Bugün Türkiye'nin tüm illerinde alanlara çikan on binlerce emekçi, 29 Kasim'da Ankara'da yan yana gelerek hükümete son uyarisini yapacaktir.

Bu krizi bizler yaratmadik ve bedelini ödemeyi kabullenmeyecegiz. Issizlige, yoksulluga ve zamlara karsi emek, baris ve demokrasiden yana tüm kesimleri 29 Kasim'da Ankara'ya bekliyoruz.“ dedi.

Daha sonra ise Egitim-Sen Örgütlenme Sekteri Cevahir Kursun gerçeklestirdigi basin açiklamasinda “Egitim, temel bir insan hakki olarak evrensel ölçekte kabul görmektedir.

Bunun altinda yatan en önemli etken, egitimin insan kisiliginin tüm yönleriyle gelismesinde çok önemli bir faktör ve insanlarin kendilerini gerçeklestirmeleri ve özgürlesmeleri ile dogrudan iliskili olmasidir.Egitimin temel bir insan hakki olmasi, kamusal sorumlulugu, yani devletin herhangi bir ayrim gözetmeden herkese parasiz olarak sunmasini gerektirmektedir. Türkiye'de bugüne kadar benimsenen politikalar, egitimin kamusal bir hak olarak degil, kisilerin maddi olanaklari kadar yararlanabildikleri bir ayricalik durumuna dönüsmesine yol açmistir.

Egitim hakkinin yasama geçirilmesinin bir kosulu kamu finansmani ise diger bir kosulu içeriginin bilimsel, demokratik ve laik olmasi, bir diger kosulu da bilimsel olarak insanlarin kendi dil ve kültürlerini gelistirmelerini saglayacak bir yöntemin izlenmesidir. Bu kosullar saglanmadiginda egitimin, ögrencilerin saglikli gelisimini saglamasi mümkün degildir.

Egitimin tüm asamalannda saglikli beslenme ve temiz su kullanimi önemlidir. Ancak özellikle anaokulu ve ilkögretim birinci kademe ögrencilerinin digerlerine göre daha dikkatli ve saglikli beslenmeleri gerekmektedir.

 Egitimde basarili olabilmek için beslenmenin ve temiz su kullaniminin ne kadar önemli oldugu bilim çevreleri ve beslenme uzmanlari tarafindan sik sik dile getirilmektedir. Bu amaçla tüm anaokulu ve ilkögretim birinci kademe ögrencilerine ücretsiz olarak günlük süt ve temiz su verilmeli, çocuklarimizin saglikli beslenmesi için gerekli olan ödenekler Milli Egitim Bakanligi bütçesinden ayrilarak okullara aktarilmalidir.

Bugüne kadar benimsenen "hizmeti alan parayi öder anlayisi" yerine, egitimin herkesin esitlik içinde ve kesintisiz bir sekilde yararlanacagi temel insan hakki olarak ele alinmasi gerekir. Her insanin dogustan hakki olan egitim, bilimsel ve demokratik ilkeler isiginda parasiz olmalidir. Türkiye, milli gelir içinde dünyada egitime en az kamu harcamasi yapan ülkeler arasindadir. Bu durum varolan egitimin niteligini de olumsuz yönde etkilemektedir.

Bizler egitim emekçileri olarak grevli, toplu sözlesmeli sendikal hak ve özgürlükler mücadelemizin yani sira, çocuklarimiz ve ögrencilerimiz için nitelikli, bilimsel egitim, saglikli beslenme ve temiz su kullanimi kosullarinin yaratilmasini, bunun için kamusal egitimin gelistirilmesini istiyoruz. Taleplerimizin gerçeklesmesi için ögrencilerimiz ve ögrenci velileri ile birlikte mücadelemizi kararlilikla sürdürecegiz.“dedi. Yapilan basin açiklamalarinina ardindan sendika üyeleri bulunduklari yerlerden ayrildilar.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol