KEPIRLILER

Mustafa Ertas, 20 Mart 2009 Cuma günü israrla çagirdi Edirne'ye.

Yorgundum, yogundum.

Pek gidebilecek durumda degildim…

Ama Mustafa israr ediyordu adeta.

Öglen sonrasi Istanbul'dan kalkip gittim Edirne'ye.

Aksamüzeri otogara indim. Gelip aldi Mustafa.

Edirne DSI Sosyal Tesisleri'nde toplanti düzenlenmis. Kepirtepeliler Birlesme Ve Dayanisma Dernegi kurulmus.

Çok sevindirici.

Kepirtepeliler Vakfi kurulali birkaç yil olmustu. Bu kes Kepirtepeliler Dernegi.

Ömrü sonsuz olur dilerim.

Salona girdigimde ayri bir heyecan ve duygu yasamamak olasi degildi. Çünkü otuz yedi yil aradan sonra görüsecegim bir yigin insan vardi salonda. Dile kolay… 1972'de Kepirtepe'den ayrilmistim ve yil 2009'du.

Örnegin, Fikri Ak oradaydi.

Su an adini tek tek saymayacagim yiginla okul arkadasim, sinif arkadasim, otuz yedi yil önceden.

Baglamamla sahne aldigimda, adimi yineledigimde, biraz da otuz yedi otuz seki hatta kirk bir yil önceden yani 1968 yilindan söz edince kimbilir nice insan, için için ah çekmistir, vah çekmistir, "yaaa!.." çekmistir.

Olaganüstü güzel bir geceydi.

Ama…

Tuncay Isbilen'le bir miktar söylestigimizde…

Içimden bir türlü atamadigim kronik derdim yeniden alevlendi.

Son yasadigim yani yasadigimiz yani ocak ayi sonunda birlikte oldugumuz ortamda bir takim insanlarin halâ bazi seylerin bilincine ulasamadiklarini saptadigimda, hayal kirikligi yasamistim ya bizzat.

Olmamaliydi.

Kocaman kocaman herifler halâ çocukça aldanislarin va salinislarin duldasinda savrulup dolasiyorlar.

Yakismiyor ögretmen okulu çikislilara.

Çapalilara ve Kepirlilere hiç.

Sözü buralara getirmek degildi niyetim.

Nerden geldim buraya biliyor musunuz?

Tuncay, Kepirtepe'den sinif arkadasimdi ve benimle ayni yil Kepirtepe'den ayrilip Ankara'ya, müzik bölümüne geçmisti Yilmaz Sendurur'la birlikte.

Keman bölümündeymis orada ve ögretmen okulundan sonra girdigi müzik bölümü yüksek okulunda yani siz ne derseniz deyin, iste orada…

Sol elinin isaret parmagini ezerek ve keserek koparip atmislar kenara. Parmagini kedinin agzindan alip yerine dikmisler hastanede doktorlar.

Ondan sonra viyolayi saglikli çalamamis Tuncay ve yüksek okulu da birakmak zorunda kalmis.

Çok pis bisey, degil mi?

"Kemanla aran nasil simdi?" diye sordum.

"Çaliyorum be dostum, gene çaliyorum ama bu parmak tam rahat çalismiyor iste!" dedi.

Bunu vurgulamaya çalisiyorum.

Insanlar yani bazi insanlar gerçekten geri dönüp bakmak ve bir takim seylerin hesabini daha iyi yapmak, bir takim konularda kendilerine ve çevrelerine hesap vermek durumundalar bugün bile.

Bunu yapmadiklari sürece vicdanlari ne kadar rahat dolasirlarsa dolassinlar, Tuncaylarin, Hasanlarin, Hüseyinlerin ahlarini üzerlerinden silemeyecekler.

Evet.

Ögretmen okulu deyince aklima nedense isin bir de burasi geliyor kahretsin.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol