Ülkemizde cereyan eden olayları Cumhuriyet Gazetesi'ne değerlendiren Ortadoğu Üniversitesi Öğretim Üyelerinden Sosyolog (Toplumbilimci) Prof. Dr. Ayşe Saktanber eylemleri "KENTLİ HAREKETİ" olarak nitelendirmiştir. Eylemlere katılanları da "ŞEHİRLİ OLMA HAKKINI kullananlar" olduğunu ileri sürmüştür.
(KENTLİ HAREKETİ) şehir kökenli insanların toplu eylemidir. Demokrasinin kuralları içerisinde yapılan bir protesto hareketidir. Eylemi yapanlar kent kökenli olduklarına göre, kentli olmanın hakkını kullanmışlardır. Kitleler antidemokratik bulduklarına karşı çıkmışlardır.
Sosyolog Prof. Dr. Ayşe Saktanber'e göre KENT HAKKI, şehirde yaşamış olmaktan doğan bir haktır. Ancak bu hakkı elde etmek ve kullanmak karşılıksız değildir. Kişinin yaşadığı yere karşı sorumluluğu ve görevi vardır. Bunların yerine getirilmesi gerekir. Kentlinin şehrine karşı görevleri oranın iyi yönetilmesine, temiz tutulmasına, gelişmesine, tarihi dokunun ve değerlerin korunmasına, trafiğin işler olmasına katkı sağlamaktır. Kent canlı bir organizmadır. Her gün bakıma ihtiyacı vardır. Şehir her sabah uyandığında makyaj ister. Caddeleri, park ve meydanları temiz mi, suları devamlı akıyor mu, elektriği kesintisiz geliyor mu? Ekmekler temiz çıkıyor mu? Gıda imalat yerleri denetleniyor mu? Bunlar kentli insanın yaşadığı sorunlardır. Bu nedenle kentli insanı yaşadığı şehrin sorunları ile ilgilenmesi hakkı ve vazifesidir. Son yıllarda bir Avrupa Birliği uygulaması olarak ortaya çıkan KENT KONSEYLERİ bunlarla ilgilenen, bu sorunlara çözüm üreten demokratik bir organ gibi algılamak gerekir. Sözü Kırklareli'ne getirecek olursak elbette ki söyleyeceklerimiz olacaktır:
Önce, Kırklareli Kent Merkezi'ni tanımak gerekir. Kent Merkezi yani şehir nasıl bir şehirdir? Gelişmesini tamamlamış bir kent midir, değil midir? Yoksa gelişme aşamasında olan bir şehirde mi yaşamaktayız? Ya da tarihi zengin tarih dokusu olan bir yerde miyiz? Çünkü bu tür kentlerin sorunları farklı ve değişiktir?
KIRKLARELİ gelişmeye açık bir kenttir. Bu nedenle çeşitli sorunları vardır ve var olması doğaldır. Bu noktada şehirli insan kentin nasıl büyüdüğüne bakacaktır. Yani şehir yatay mı büyüyor yoksa dikey mi? Nasıl büyürse kente uygun düşer?
Bu soruların ışığında anlıyoruz ki kentli insan yaşadığı yerde emanetçi değildir? "Kentin sorunları beni ilgilendirmiyor" diyemez. Çöpü alınıyor, suyu geliyor, elektriği, doğalgazı kullanılıyorsa, kent temiz tutuluyorsa, bunlara sahip olmak bir haksa, hakkın olduğu yerde vazife vardır. Ünlü fikir adamı rahmetli Ziya Gökalp yıllar önce Türk insanı için söylemiştir: "HAK YOK VAZİFE VAR" Vazife varsa hak da vardır. Bunun bilgi ve bilinci içerisinde olmak kentli olmaya yeterlidir. Anladığımız kadarı ile KENT HAKKI bunları yerine getirmeyi vazife bilenlerin elde ettiği.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol