KARAÇAM'DAN KONFERANS-3

26 Mart 2008 Çarsamba günündeyiz. Kirklareli Üniversitesi'nin Dereköy yolundaki yerleskesindeyiz.

Karaçam'i dinliyor, izliyoruz yine. Bu kez büyük bir konferans salonu, dolu. Gençler pür dikkat. Ben de, biz de…

Dünkü söyleside, Kavakli yerleskesinin binalarinin elden ele geçisi, telden tele terane malzemesi olusu gibi, bugünkü yer de özellikli bir amaç için olusturulmus, ordan oraya, ondan ötekine, bir sürü amaç degistirmis. Öncelikle Kanser Arastirma Merkezi olarak düsünülmüs. Bir sürü girisimde bulunulmus. Istanbul-Pendik'ten yetkililer, doktorlar gelmis. Malzeme bile getirmisler. En sonunda zamanin Saglik Bakani gelmis. Buranin Kanser Arastirma Merkezi olamayacagini söylemis. Zat-i âlîleri öyle karar kilmislar efendim. Bakanimiz ne derse dogrudur. Öteki zevat, sayinlar sayini bakanimizdan daha mi iyi bilecekler. Behemehal vaz geçilmis KAM'dan. Hastanelik ne kadar araç gereç getirilmisse, pili pirti ne varsa, hepsini toparlamislar, terki diyar eglemisler Kirklar'i.

Birkaç biçimde daha düsünülmüs sonra. Evrilip çevrilmis kiliktan kiliga. Her seferinde bir takim gerekçelerle cayilmis tasarilardan. Örnegin, günün birinde Çiraklik Okulu olarak düsünülmüs. Olmamis efendim. Hepsine bir engel.

Sonunda Kirklareli Üniversitesi'ne verilmis. Bence en dogru karar. Bence. Sizi bilmem.

Osmanli, Balkan Savasi'nda Bulgar'a yenildigi zaman Mustafa Kemal'in degerlendirmesi çok kisa ve net olmus: "Bulgarlarin operasi vardi." Yani, Bulgarlarin çagdas kültürü vardi. Bu kültür de insani ileri götürür, zihnini daha olumlu kullanmasini saglar, anlamina geliyor her halde. Bu da ne demektir? Buraya yerlesen bir üniversite, gençligin zihinsel, ussal gelisimi konusunda elbet yararli olacaktir.

"Gençlik, yas meselesi degil, bas meselesidir, akil meselesidir!" dedi Karaçam. "Kuskusuz yaslanacaksiniz, yaslanabilirsiniz ama ihtiyarlamamaya bakin!" dedi.

Gençlere çok yerinde, çok gerekli öneriler siraladi. Bunlarin biri de örnegin: "Kisisel çikarlarinizi öne koyar, ülke sorunlarini ve toplum çikarlarini arkaya atarak yasamaya kalkisirsaniz hata yapmis olursunuz."

Kirklareli ve insani hakkinda görüslerini koydu ortaya. "Kirklareli insani aydin görüslüdür, laik düsüncelidir. Bagnaz  degildir. Dünyayi akilla görür ve yorumlar. Kirklareli insaninin bir kusuru varsa o da, düsündügünü uygulama alanina geçirmez."

Sonra sözü önceki günler oldugu gibi yine Kakava etkinliklerine, çingenelere getirdi. Kakava etkinliklerinin aslinda Çingene bayrami, Çingene yortusu, Çingene paskalyasi anlayisindan türedigini belirtti. Bu etkinliklerin 6000 yillik bir geçmise sahip oldugunu söyledi. Insanlar, doganin uyanisini, bitkilerin çiçek açisini, yaprak çikarisini izler, gözler, gözlemler ama bir türlü akil erdiremezler, doganin bu gizini bir türlü çözümleyemezler. Sonunda bu güzellikler karsisinda aptal aptal durup bakakalmaktansa eglenmek daha iyidir, demisler. Baharin gelisini eglenceyle karsilamaya baslamislar.

Önceki günler anlattigi tencere-tava açilimlarina yine girdi. Çeri basini yine anlatmak zorunda kaldi. Çünkü Çingene deyince, eglence deyince… Aslinda Kakava'nin asli unsuru çingeneler olmus oluyor bu açiklamalara göre.

Dogru mu?

Dogru.

Yine çeri basi olayini anlatti. Çeribasinin seçilisi, seçilis amaci, seçildikten sonraki tavri tarzi anlayislari…

Ve yine Karagöz ile Hacivat'in yasam öykülerini dile getirdi. Kirklareli halkinin temel kültürel degerlerine özen göstermedigini bir kez daha vurguladi."Türk insani, bilginin, kültürün disiplininden kaçiyor. Avrupa'dan arastirmacilar geldi. Kakava ve Karagöz hakkinda bilgi istediler. Istediklerini bulamadilar. Çünkü, Kirklareli halki kendi öz degerlerinin takipçisi olmadi. 1990'larin basinda benimseyip önemsedigi Karagöz'den üç bes yil içinde vazgeçti."

Böyle… Karaçam'i izlemek, dinlemek, akla akil, bilgiye bilgi, detaya detay katiyor.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol