Kahraman yaratmak ve yarattigimiz kahramana tapinmakta üstümüze...
Var midir, yok mudur bilmem, bilemem.
Dünyayi gezmis filan degilim. Alt ucu, birkaç kere Bulgaristan'a gitmekle, bir kerecik Fransa'ya ugramakla taninmiyor dünya.
Türkiye'yi bile... Bilinmez diyar-i küffarda da kahramanlarla hayranlari arasindaki tapinmislik bu denli belirgin midir!
Bir insan ki... Dogdugu topraklarin, dogdugu yöreyin insan yapisini, toplumsal anatomisini bile... Bildigini sanir da, bilmedigini ilerlemis yaslarinda anlarsa...
Birakalim dünyayi, birakalim ülkeyi, birakalim evrenin falanca filanca kösesini...
Yurdumuz insani ne kadar da yatkindir kahraman yaratmaya ve yarattigi kahramana tapinmaya!..
Insan, Ilahî kutsiyet birimlerini beyninde ve yüreginde yaratir da, döner ona baglanir.
Toplumsal kahramanlarimiz da buna kezadir.
Uzaklara gitmeyin. Kendinize bakin.
Çok, çok, çok yakin çevrenize, sizden olanlara bakin.
Bir bakin... Bir kahraman yaratilmis ve ona biat edilmistir.
Bakin bakin, daha yakindan bakin... Yapay kahramanlar bir zaman inanamazlar kahraman olduklarina. Ama, bastirir çevresi: "Sen kahramansin, sen kahramansin, sen kahramansin, sen kahr..."
Hani birine kirk kere "deli!" dense... Birine kirk bir kere "Sen kahramansin, sen kahramansin, sen kahramansin, sen kahr..." derse birileri! Bir zaman içi inanmasa da, inanamasa da...
Sonra sonra, zorla zorla, inanmaya çabalar. O ki birileri ona "kahraman" oldugunu haykirmada... "Sen kahramansin, sen kahramansin, sen kahramansin, sen kahra..." demede. "Sen bizim kahramanimizsin!.. Sensiz olamayiz artik... Sen nere, biz ora..."
Kahraman hapsirsa, "Kahramanimiz, çok yasaaa!.."
Kahraman yellense, "Kahramanimiz, sihhatler olaaa!.."
Kahraman rüya görse, "Kahramanimiz, hayirlar olaaa!.."
Kahramanimiz sendelese, koluna bacagina...
Kahramanimiz terlese, yelpazeler...
Kahramanimiza sinek konsa saplaklar...
Kahramanimiz agzini açip himirdansa saksaklar...
Kahramanimizi çiplak görsek sapsaklar...
Kahramanimiz kimildansa, yekinse, yoluna kirmizi halilar...
Kagnisi patinaja yakalansa, altina çalilar...
Elimizden gelse kahramanimiza denize nazir yalilar...
Bizler varsin isten saptan kulübede çürüyegezelim!
Kahramanimiz da inanmistir artik gerçek kahraman olduguna. Tapilacak nitelikte özellikleri bulunduguna.
Bunun tersini söylemek, kanitlamak artik onun kendi kendine ihanetidir.
Çünkü kahramanlik denen mevhum onun naçiz kerametidir.
Ne yapip edip, kendini kendi kahramanligina inandirmasi gerekir.
Ne kadar zorlansa da ilk zamanlar... Bir gün mutlaka...
Iste asil tehlike o zaman bas gösterir. Önce toplum adina.
Yapay kahramanlar, biat edenlerin gözlerini öyle veya böyle kapali tutmaya, gözlerinin kapali kalmasini saglamaya çalisirlar. Çünkü, bunu basarabildikleri oranda kahramandirlar!
Tapinanin gözü açilirsa kahramanlik gidecektir elden.
Ne pahasina olursa olsun, açilmamali onlarin gözü.
Tutarsizlik adina, döneklik adina, sözünü yemek adina... Ne pahasina olursa olsun!..
Iste, asil tehlike... Kahramanlar adina...
Bazen de insanlar biat etmis görünürler. Bu da ayri tehlikedir.
Toplumlar, yarattiklari Sezarlardan kat-be-kat fazlasiyla Brütüsler yetistirir. Brütüsler hiçbir zaman Brütüs olduklarini unutmazlar. Hançerlerini yüreklerinin gizli bir yerinde her an teyakkuzda saklarlar. Yürek atislari ay'in hangi durumunda med-cezir'e ugrar, tahmin edilemez.
Brütüs'ün Sezar'a ne zaman hançer çekecegi kestirilemez.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol