CUMHURIYET DEVRIMI ile Türkiye’de kadin, erkekle esitlenmis, sosyal, siyasal ve devlet hayatinda bir yer verilmistir. Yani kadinin varligi, erkege esitligi taninmistir. Atatürk’ün 1930’lu yillarda yaptigi bu KADIN DEVRIMI Islâm Dünyasi’nda bir ILK olmustur. Hatta bazi Avrupa ülkelerinden de ileri bir adim olarak kabul görmüstür. Ancak ne var ki kadinla ilgili tabulari, önyargilari tümü ile yikmak, kadini dislayan, kadina ön vermeyen kültürle mücadele kolay olmamistir. Kadinin is hayatina, sosyal ve siyasal hayata açilmasi, egitim almasi cumhuriyeti kuranlar tarafindan tesvik görmesine ragmen, Türkiye’de kadinin konumu sorun olmaya devam etmistir. Kadin yazarlardan, rahmetli Duygu Asena “KADININ ADI YOK” kitabini yazmak zorunda kalmistir.
Geçenlerde Türkiye’de Kadinin Sorunu ile ilgili Anadolu Üniversitesinin yaptigi bir arastirma gazetelerde yer aldi. Bir gazete haberi “SEKIZ YILDA 5 BIN 673 KADIN INTIHAR ETTI, 600’Ü CINAYETE KURBAN GITTI” basligi ile verdi. Bir alt baslikta ise cinayetlerin çogunun büyük Illerde meydana geldigini duyurdu. Arastirmayi yapan Doç. Dr. Semra Günay, “Intihar ve cinayet vakalarinda daha çok genç nüfus risk altinda. Çocuk yasta cinayete kurban giden kadin sayisinin artmasi sebebiyle acil önlem alinmasi gerektigini söyledi.”
Doç. Dr. Semra Günay, intihar olaylarinin daha ziyade Dogu Anadolu, Güneydogu, Akdeniz ve Ege Bölgelerinde, Içanadolu’da meydana geldigini bildirdi, ki buralari ülkenin sosyoekonomik yapisi itibariyle geri yerleridir.
Insanlarin canina kiymalari, cinayete kurban gitmeleri süphesizki sebepsiz degildir. Bunlari hangi sartlar intihara ve cinayete kurban olmaya zorlamaktadir? Öldürülenler, intihar edenler kadinlar olduguna göre bunun altinda ve arkasinda olan sey kusku yok ki Siddet Kültürü ve Cinselliktir, Gelenekçi Kültür’dür. Daha çok görülen tecavüzler, töre cinayetleri ve yapilan baskidir. Aile geçimsizliklerinin, yoksullugun elbetteki bunlarda etkisi vardir ama asil neden Türk toplumunda erkegin kadina bakis açisidir. Kiz çocuklarinin istenmedigi, okutulmaktan kaçinildigi, mirastan yok sayildigi, saçi uzun akli kisa dendigi bir toplumda kadini horlayan bu köhne zihniyet herkesin mücadele hedefi olmalidir. Kadin öne çikarilmali, kiz çocuklarinin okumalarina, okutulmalarina özen gösterilmelidir. Okullar, camiler, ögretmen ve imamlar bu konuda israrla velileri aydinlatmalidirlar. Unutmayalim ki bu toplumun, bu ulusun yarisi kadindir. Toplum onunla tamam olmaktadir. Kadinin geri kalmasi, geri itilmesi, çarsafa dolanmasi, kapinin ardina konmasi, toplumu sagliksiz yapar. Saglikli toplum kadin erkek esitligi içinde olmaktir. Bir yerde erkek hala önde, kadin arkada gidiyorsa orada bir esitsizlik, dengesizlik, bir duyarsizlik ve bilgisizlik var demektir. Bu çagdisi görüntü ve uygulamanin, yasam biçiminin ancak egitimle, yeni ve çagdas bilgilerle, sosyal, kültürel, siyasal zeminlere kadinin girmesinin tesvik edilmesiyle, desteklenmesiyle giderilecegi kanaatindeyiz. Kadinin intihar etmesi, kadinin cinayetlere kurban gitmesi, cinsel tacizlere ugramasi bir takim acil önlemleri gerektirmektedir. Son yillarda bu durumun bu boyutlara gelmesi düsündürücüdür. Toplumun çürümesi, ahlaken erozyona ugramasi demektir.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol