Japonya, Asya’nin dogusunda adalardan olusan, tarim arazisi olmayan bir DEPREM ÜLKESI, fakat ayni zamanda SANAYI MEMLEKETI’dir. Tabiatin zor sartlarini yenmesini bilmislerdir. Ilerlemeyi geleneklerini kaybetmeden gerçeklestirmislerdir. Bütün Japonlar için standart bir yasam düzeyi yaratmislardir. Siz biliyormusunuz en büyük, en güzel, en itibarli ve zengin Japon’un evi 60 metrekaredir. Japon Basbakani böyle bir evde oturur. Siyasetçiler, politikacilar en küçük bir kirlenmede, saibeli duruma düstüklerinde halkin hizmetinden çekilmeyi, siyaseti birakmayi bilirler.
Bir ülkeye niçin ziyaret yapilir? Dostluklarin kurulmasi, iyi iliskilerin gelistirilmesi, karsilikli olarak ülkelerin, halklarin birbirini tanimalari, farkliliklarin ortaya çikarilmasi ve onlarin kendi toplumlarinda uygulanabilrliginin arastirilmasi için bu ziyaretler yapilir. Resmi heyetlerin içinde bu hususlari arastirip inceleyecek, ögrenecek, rapor edecek uzmanlar vardir. Tanri’ya sükürler olsun ki hiçbir ülkenin ilerlemesinden ders almis halimiz yoktur. Özellikle son yillarda Araplar’a özentimiz daha da artmistir. Oysa yeryüzünün en geri ülkelerinin basinda Araplar gelir. Tembellige pirim veren topluluklardir. Yillar önce Isatanbul’da beraber oldugum uluslararasi bir toplantida tanidigim Bagdat Müftüsünün kizi, Bagdat Üniversitesi Rektörünün esi Av. Hayriye El Müftü “Bir Irakli Hurma agaci altinda yatar, hurmayi dalindan koparmaz, yere düsmesini bekler, bu derece tembeldirler” diye söylemisti. Araplar böyle anlatilirken Japonlar içinse bunun aksi söylenir ve onlarin ISKOLOK olduklari vurgulanir. Yani Japonlar isi seven, issizlikten korkan bir ulustur. Onlarin birileri için söyleyecegi en kötü söz, “ALLAH SENI ISSIZ BIRAKSIN.” Gerçekten issizlik insan için iskencedir. Birlesmis Milletler Saglik Teskilatinin raporlarina göre issizlik insanda erozyon yapmaktadir. Insanin sagligini alip götürmektedir. Bizi yönetenler, issizlerin bu açidan yasadiklarini biliyorlar mi?
Suraya gelmek istiyorum: Atatürk 1930 yilinda Trakya Gezisi sirasinda Kirklareli’ne geldiginde halkina “ÇOK ÇALISIN” demistir. Bu söz simdi Valilik binasinin içinde ikinci kata çikarken duvarda yazilidir. Çok Çalismak memleketin ihtiyacidir. O devirlerde halki aradigin zaman kirlarda, tarlalarda, bag ve bahçelerde çalisirken bulurdun. Kahvelerde konusacak insan yoktu. Simdi insanlar is ariyor, fakat bulamiyorlar. Ülkenin en büyük sorunu burada. Bir ülkenin yöneticileri insanlarina is veremiyor, is yaratmiyorlarsa bunun üzerinde durup düsünmek lazimdir.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol