Hüseyin Kahraman; "Anayasa degisikligi samimi bir kabulü hak etmekten uzaktir"

Özgürlük ve Dayanisma Partisi (ÖDP) Kirklareli Il Örgütü, geçtigimiz cumartesi günü bir basin açiklamasi yaparak, ülke gündemini olusturan türban konusunda fikirlerini kamuoyuna aktarmistir. Cumartesi günü saat 13.00'da ÖDP Il Örgütü'nde yapilan basin açiklamasini Il Baskani Hüseyin Kahraman okumustur. ÖDP Kirklareli Il Örgütü tarafindan basina ve kamuoyuna su açiklamalar yapilmistir.
Bilindigi gibi, olumlu/olumsuz elestirilerle tamamen kisisel bir tercih sorunu olan â?~kilik ve kiyafette türban konusunun "Anayasal" güvence altina alinmasini hepimiz ibretle izliyoruz.
TBMM Genel Kurulunda basörtüsünün yüksek ögretimde serbest birakilmasini içeren Anayasa degisikligi teklifinin görüsülmesiyle ilgili 1. oylama gerçeklestirildi. Üniversitelerde uygulanan basörtüsü yasaginin kaldirilmasini öngören ve AKP ile MHPnin birlikte verdigi anayasa degisiklik teklifinin görüsülmesinden sonra yapilan bu oylamada; 397 kabul, 113 red, 4 geçersiz oy kullanildi. Bugün, su siralarda 2. ve son oylama ile is bitirilecek. Ve, basimiz göge erecek Türkiye, bir kez daha çag atlayacak.
13 milyon asgari ücretliyi açlik siniri altinda birakmak, kamu çalisanlari ve emekli ücretlerinde komik artislar yapmak, tüm tüketim ürünlerinde açik yada örtülü zamlar yapmak, haftada bir milyon dolar dis borç faizi ödemek, insanlarin asini-isini-gelecegini gasp etmek, yer alti ve yer üstü dogal kaynaklarimizi talan edercesine ekolojik dengeleri alt-üst etmek, ihmal sonucu yilda binlerce can ve mal kaybina neden olan is ve trafik kazalari karsisinda sorumsuzca davranmak, Dogu Karadeniz ve özellikle Trakyada yasanan kanser vakalarinin sorumlusu nükleer kirlilige karsin, yenilenebilir ve öz kaynaklarimiza dayali enerji üretimi yerine nükleer lobilerin emir ve talimatlarini yerine getirmek bir yana, türban sorununu çözmek o kadar gerekliydi ki; baskalarina verilen sözleri yerine getirebilmek için bütün bunlarin üzeri örtülerek halkin gözünden saklanabilmesi lazim. Iktidar ve muhalefet elbirligiyle iste bunu yapiyorlar. Yani, halkin ekonomik, demokratik, sosyal, siyasal, baris ve özgürlük taleplerine karsi takmak istedikleri türbani Anayasal güvence altina aliyorlar.
Esit, özgür, demokratik ve baris içinde bir arada yasami savunan Özgürlük ve Dayanisma Partisi, türban sorunu için, programinda nasil tanimlamis, dün ne demisse, bugün de ayni seyleri savunuyor. Elbette, düsüncede özgürlügü savunurken kilik ve kiyafette de özgürlügü savunacagiz. Ama, bir özgürlügün baska özgürlükleri yok etmemesi kosulu ile. Bir tarafta 301. madde ve sonuçlari, düsünceleri nedeniyle sokak ortalarinda faili meçhul cinayetlere kurban giden insanlar, gözaltinda iskenceler ve kayiplar, haklarini demokratik bir sekilde talep eden kamu emekçileri, isçiler, köylüler, emekliler, gençler ve ögrencilerin gördügü siddet, diger tarafta Türbana Özgürlük."
Kaldi ki, toplumsal sorunlar dayatmayla degil uzlasmayla kalici olarak çözülür. Türban meselesi de toplumsal bir sorundur. Ülkemizin bu sorunu, AKP, MHP ve CHPnin toplumu kutuplastiran tutumlari nedeniyle içinden çikilmaz bir hale geldi.
ÖDP, kuruldugu günden bu yana özgürlükleri savunmus ve bu ugurda mücadele etmistir. Din ve vicdan hürriyetini de bu baglamda ele almis, özgürlükçü laikligi siyasal tezlerinin önemli unsurlarindan birisi olarak belirlemistir. Egitimin herkes için esit bir hak olarak tanimlanmasi da ÖDP Programinin belirleyici noktalarindan birisidir.
Üniversiteler, düsünce ve inanç özgürlügünün, ileri demokratik normlarla ve yasaklama olmaksizin yasanabildigi bilimsel mekan ve ortamlar olmalidir. Bunu ortadan kaldiracak veya yaralayacak girisimler, hangi gerekçeyle olursa olsun, kabul edilemez.
Bu çerçevede, üniversitelerde egitim alma firsatini bulan insanlarimizin basörtüleri nedeniyle bundan mahrum edilmelerini de; "GATA fiyongu, çene alti baglamasi vb." biçimlerle yasa dayatmasiyla örtünmeye zorlanmalarini da özgürlükçü laiklik anlayisimiza ve demokrasiye aykiri bulmaktayiz.
Bireysel özgürlükler, baskasinin özgürlüklerini engellemedigi sürece yasaklanamaz. Kaldi ki, saçlari degil ama "beyinleri örtülü erkekler" her yere gidebilmekte, hatta eli satirli saldirganlar üniversite koridorlarinda dolasabilmektedir.
Ne var ki, AKP-MHP ittifakiyla gerçeklestirilen bu girisim kapsamli bir özgürlükçü anlayistan uzaktir. Kapsamli bir demokratiklesme çabasinin ifadesi bir paketin anlamli bir parçasi olabilirken, AKP-MHP ikilisinin getiris biçimiyle yeni ve daha riskli gelismelerin tetikleyicisi haline gelen bu anayasa degisikligi samimi bir kabulü hak etmekten uzaktir.
AKP-MHP ITTIFAKININ POLITIK SICILI PARLAK DEÄzILDIR
Bu kutsal ittifakta yeralan siyasi partilerin politik sicilleri de söylediklerimizi kanitlamaktadir.
Topluma çagdas kriterlere uygun bir demokrasi, baris ve kardeslik vaat ederek iktidar olan AKP ise siyasal pratigiyle bu vaatlerini tutmadigini göstermektedir. Bütün kritik karar konularinda geri adim atmaktadir. 301. Madde, Kürt sorunu, tüm çalisanlara grevli-toplu sözlesmeli sendika hakki, insan haklari, Alevi yurttaslarimizin ihtiyaçlari, sosyal güvenlik hakki vb. konularda taleplerini duymazdan gelmektedir.
Imam Hatipleri arka bahçesi, türbani en önemli siyasal kozu olarak gören bir gelenegin içinden dogan AKP, attigi bu adimla demokrasi konusundaki tutarsiz ve samimiyetsiz, "kendine müslüman" tavrini tescil ettirmistir. AKP-MHP ittifaki bu ülkeye özgürlük ve demokrasi degil, olsa olsa Türk-Islam sentezinin çok iyi bildigimiz baski ve siddet dolu anlayisini getirecektir.
CHP SORUNU ÇÖZMEK YERINE BÜYÜTMEKTEDIR
Öte yandan CHP de, türbanin siyasal kusatilmasinda rol kapan ikinci siyasal odaktir. CHP yönetimi, toplumsal özgürlükleri genisletmek yerine, demokratik bütün reflekslerini yitirip, 12 Eylül darbe rejiminin ve 82 Anayasasinin israrli savunuculuguyla Türkiyenin demokrasi ve özgürlük güçlerini, darbe heveslilerinin pesine takmak istemektedir. Demokratik içerigi bosaltilan laiklik, CHPnin elinde bir tehdit sopasina ve siyasal korkuluga dönüsmüstür. Kullanilan dil ve politika sorunu büyütmüstür.
Basi açik olanlarin örtünme konusunda baski görmeleri olasiligina karsi mücadele dogru bir biçimde verilmelidir. Türkiye toplumu, demokratik yollarla bu sorunla basa çikacak olgunluktadir.
Bugün karsi karsiya kaldigimiz tablo yanlis politikalarin bir sonucudur. Böyle bir yanlista sorumlulugu almak, toplumdaki yeni çatismalarin ve gerilimlerin artmasinda rol oynamak istemiyoruz. AKP-MHP ittifakinin toplum üzerinde bir hegemonya olusturmaya, güç gösterisi yapmaya yönelik tavrina da; CHPnin vesayetçi, demokrasi ve özgürlük karsiti tutumuna da karsi çikiyoruz. Iki taraftan birini tercihe zorlanmayi reddediyoruz.
AKP-MHP ve CHPnin özgürlük ve demokrasiyi gelistirmekten uzak politik hatlarina karsi bir tutum; kendi politik hattimiza, özgürlüklere ve esit kosullarda yüksek ögrenim görmek isteyen gençlere bir saygi ifadesi olarak, genel baskanimiz Istanbul milletvekili sayin Ufuk Urasin, konuyla ilgili Anayasa oylamasinda daha önce kamuoyuna açikladigi bos oy kullanma kararini, Kirklareli Il örgütü olarak onayliyor ve destekliyoruz.