HICRET, DEVLETE GITMEKTIR

1.Muharrem.1431 Hicri yeni yil münasebetiyle…

Peygamberimiz Hazreti Muhammed'in (s.a.v) hayatinin ve Islam tarihinin ilk çaglarinda bir dönüm noktasi olarak "Hicret" gözümüze çarpmaktadir. Ve bu safha hem yasandigi zamanda ve hem de aradan 1400 seneden fazla bir zaman geçtigi halde bugün bile büyük bir öneme haizdir (sahiptir).

Nedir hicret'i önemli kilan? Hicretle birlikte ortaya ne veya neler konmustur?

Aslinda Islam tarihinde önemli birçok olay mevcuttur. Mesela Peygamberimizin dogumu ile o gece bütün dünyada yasanan harikulade olaylar. "Atesperestlerin 1000 yildir gece gündüz demeden sürekli yanan ateslerinin o gece sönmüs olmasi" gibi.

Kuran'in "Oku" emriyle Hira dagindaki magarada, Peygamberimize ilk defa inzal olmaya baslanmasi.

Hazreti Ömer'in; "Artik biz kirk kisiyiz. Islam'i açikça teblig edelim" demesinden sonra Islam'in açikça ilani ve tebligine baslanmasi.

Mekke'den uzakta yapilan 1. ve 2. Akabe biatleri. (bi'setin 12 ve 13. yillari)

Ilk hicretin Habesistan'a yapilmasi.

Mekke'den Medine'ye hicret edilmesi.

Bedir harbi, Uhud harbi, Hudeybiye anlasmasi ve Hendek harpleri.

Ben-i Ridvan biati.

Mekke'nin feth edilmesi gibi daha birçok önemli olaylar yasanmis olmasina ragmen Hicret'in yeri bütün bu önemli olaylarin önüne geçmis bulunmaktadir.

Bu olay o kadar önemsenmistir ki "Iste tarih, bu olayla baslar" denilerek, ay gününü esas alan Hicri takvim ile günes gününü esas alan Rumi takvimlerin ilk baslangiç günü olarak kabul edilmistir.

DERTLERIN ÇÖZÜMÜ

Bilindigi gibi Kur'an-i kerimde ki ayetler inzal (inis) sebeplerine göre ikiye ayrilmaktadir. Bunlardan Mekke inzal olanlarina "Mekkî ayetler" hicretten sonra Medine'de inzal olan ayetlere ise "Medenî ayetler" denmektedir.

Bu iki ayri tasnife tabi tutulan ayetlerin temel özelliklerine bakilinca da görülecegi üzere, Mekkî ayetler genellikle "Iman esaslarini" ortaya koymaktayken, Medeni ayetler artik Medine de kurulmus olan Islam devletinin esaslarini tanzim etmekte olduklaridir.

Nitekim toplum halinde yasamaya mecbur olan insanlarin, Allah'a karsi durumlari ile insanlarin birbirlerine karsi durumlarini tanzim etmek, güçlülerin zayiflari ezmesini önlemek ve onlarin hak ve adalet üzere yasamalarini saglamak ancak "Devlet sisteminin" kurularak hayata geçirilmesi ile mümkün olmaktadir.

Ancak o zaman devlet denilen sosyal bir organizasyon kurulabilmekte "yetimin, öksüzün, kimsesizin elinden tutulabilmekte" aç ve açikta olanlara, is yerleri kurularak istihdamlari saglanmaktadir. Içeriden ve disaridan gelebilecek her türlü tehlikeler devletin varligi ile önlenmekte, ölen bir insanin mirasi adaletle taksim edilebilmektedir. Çocuklarin egitim ve ögretimleri bu sayede yapilabilmekte, sihhat ve sagliga ait her türlü hastane ve tesisiler devlet eliyle kurulabilmektedir.

IMAN, CANAVARI KUZU YAPAR

Adem (a.s) dan bu yana insanlar önce iki guruba ayrilmaktadirlar. Bunlar "kuvvetten, güçten, zenginlikten, asaletten yana olanlar" ile "her sahada hak'tan yana olanlar"dir. Surasi bir gerçektir ki birincilerin temel özelligi "Allah (c.c) tarafindan konmus kurallara uymama…" olarak karsimiza çikarken, ikincilerin temel özellikleri "Allah'in (c.c)koydugu kurallara uymayi kabul etmis olmalari"çikmaktadir.

Birici kategoride olanlar insanlarin kendi içgüdülerine (nefislerine) uymalari için tahdit edilmeleri (sinirlandirilmalari) gerekmektedir. Yoksa "vururlar, kirarlar, çalarlar, çirparlar…"

Bunlarin "hak ölçülerini kabul etmis" olanlarina Müslüman denir. Bu kabulün sifresi bildiginiz gibi "Kelime-i Sahadet veya Kelime-i tevhittir" Bu kelimeyi dil ile söylemeleri, kalpleriyle de tasdik etmeleri gerekir.

Islam'a iman eden insanlarin inançlari, aninda yasayislarina yansimaktatir. Adam içki içiyorsa (disaridan bir zorlama olmadan) onu birakmakta, kumar oynuyor, zina ediyorsa onlardan vazgeçmektedir. Bir zamanlar zayiflari ezen adam bu insan birden zayiflarin hamisi (koruyucusu) olacaktir.

Nitekim Hazreti Ömer; "Cahiliye dönemimde kendi öz kizimi kendi ellerimle topraga gömüstüm…" diyerek cinayetini itiraf ederken daha sonra da ayni insanin "Adaletiyle dünyaya örnek…" olarak karsimiza çiktigi görülmektedir.

Bu ifademizi formule edersek; …… insan + iman = Müslüman…….. denmektedir.

GRI RENKTEKILERE DIKKAT

Allah'a inanmayanlari bir renkle belirtmek gerekirse bunlara "siyah veya kara renk" uygun bulunmus, "kara cahil, kara cübbeliler, kara sapkalilar, kara vicdanlilar…" gibi sifatlar takilmistir.

Islam'a inanan ve hak'ka sarilan insanlara ise renk olarak "beyaz veya ak" renk münasip görülmüs ve bunlara " ak saçli aksakalli piri fani, ak alinli ak yüzlü, vicdani da elbisesi gibi aktir…" ifadeleri söylenmistir.

Bu iki ana gurubun arasinda bir de "gri, kursuni renk" vardir ki bunlar, disindan bakildiginda Müslüman olarak görünürler. Kuran-i Kerim onlar için; "Müslümanlarin yanindayken onlarla birlikte olduklarini söylerler. Ama iman etmeyenlerin yanina geldiklerinde, biz Müslümanlari kandiriyoruz, biz sizinle birlikteyiz, derler" buyurmaktadir.

Bunlara Islami istilahta "Münafiklar" denmekte ve hakka ve Müslümanlara karsi tehlikelerinin, karalardan fazla oldugu bildirilmektedir. Medine'de ki Münafiklarin basi Abdullah ibn-i Ubey iste böyle bir insandir.

Burada bir incelik vardir. Münafiklik, Mekke'de Müslümanlarin itilip kakildigi ve eziyet gördügü ortamda çikmamis ancak Medine de Müslümanlar devletini kurduklarinda onlarin karsilarina çikmistir.

nlaleli@mynet.com

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol