Haydi meydanlara, halay, delilo, horon, zeybek oynamaya

Baharın başladığı, güneşin Hamel burcuna girdiği, gece ile gündüzün eşit sürelerde olduğu ve artık mart ayının kapıdan baktırıp kazma kürek                      yaktırmayacağı baba hesabına göre Mart ayının 9'ncu günü, yani bugün Mart Dokuzu'nu kutluyoruz. Baharın gelişinin coşkuyla kutlanacağı bu anlamlı günde, yine meydanlara gidilecek, kırlarda eğlenilecek, börekler, poğaçalar, kurabiyeler pişirilecek. Ve en önemlisi birlik, beraberlik içerisinde bahar mevsiminin o güzel sıcaklığı içimize dolacak…

Bugün baharın gelişinin ilk günü, bugün Trakya ve Rumeli'de baharın nevruz ve paskalya adetlerinin harmanlanıp binlerce yıldır kutlandığı yılın 81'nci, Mart'ın 9'ncu, baharın ilk günü.
Nevruz, ülkemizde her ne kadar resmî bir tatil olmasa da asırlardır Anadolu'muzun değişik bölgelerinde "Mart Dokuzu, Mart Bozumu, Mesir Şenlikleri, Yörük Bayramı" adı altında millî bir bayram olarak kutlana gelmiştir.
Öyle ki, ülkemizin en zorlu günlerinde düşmana karşı ölüm kalım mücadelesi sürdürülürken bile bu kutlamalardan geri kalınmamıştır, hatta 22 Mart 1922 tarihinde Mustafa Kemal Paşa'nın katılımıyla Ankara'da Nevruz şenlikleri düzenlenmiştir.

Mart dokuzunda Trakya'da atalarımız türküler söyleyerek, halaylar çekerek, at üstünde yarışlar yaparak, ateşten atlayarak, güreş yaparak, pikniğe giderek sevgi, dostluk, kardeşlik örneği sergilemişlerdir.
Trakya ve Kırklareli'nde
Mart Dokuzu'nun gelişi
Cemreler baharın ilk müjdecileridir ve kelime itibariyle "kor-köz" gibi anlamlar taşır. Halk takviminde ise havaların ısınmasını dile getirilen özel zamanları işaret eder. Kasım günlerinin 105. gününde havaya, 112. günü suya ve en son olarak da 119. günü toprağa düştüğüne inanılan cemreler, genel olarak doğanın uyanması için gerekli sıcaklıkların görülmeye başlandığı zamanı ifade eder. Birer hafta arayla görülen cemrelerin ilk ikisi miladi takvime göre Şubat ayının son iki haftası, sonuncu cemre ise Mart ayının ilk haftası gerçekleşir. Cemrelerin görülmesi ile ilgili hoş bir Trakya geleneğinden yeri gelmişken bahsetmek gerekir. Baharın bu günlerinde bahar temizliğine koyulan anneler kendilerini meşgul etmesinler diyerek, yanlarına katık edecekleri yiyecekler koyar ve evdeki çocukları "Gidin Cemre'yi arayın" diyerek Meriç boyundaki mesireliklere yollarlardı. İlk kutlama Mart ayının 3. haftasına rasgelen bir tarihtedir. Bu tarih 22 Mart günüyle ifade edilir. Orta Asya, Mezopotamya ve Fars topluluklarınca "Nevruz" (Yeni Gün) olarak kutlanan gün, Balkan ve Trakya coğrafyasında karşılığını "Mart Dokuzu" denilen kutlama ile bulur. İlkbahar'ın ilk kutlamasıdır bu haliyle Mart Dokuzu. Bugüne mahsus olarak küçük kalabalıklar halinde kırlara, mümkünse tepelik bir yere çıkılıp aşağılarda doğanın-toprağın uyanışı, yeşile dönen renkleri seyran edilir. Beraberinde getirilen küçük atıştırmalık çörekler yenir, kurabiyeler pişirilir. Mart Dokuzu Trakya'daki en yaygın ve en bilinen bahar kutlamalarıdır.
Mart Dokuzu bahar kutlamalarında şu üç simgeye de rastlarız. Kakava ateşi (Hızır), evlere asılan yeşil bahar dalları (İlyas) ve kutlamaların mümkün olduğunca bir su kenarında, dere ya da göl boyunda yapılması adeti. Kırklareli ve civarında bu gibi kutlamaların yapıldığı ağaçlık-su boyu yerlere "hıdırlık" ismi verilmesi de bu sebepten ötürüdür.
Mart dokuzu kutlamaları 22 Mart günü erken saatlerde başlar. Yöre yöre küçük değişiklikler gösterse de genel olarak kutlamalar birbirine benzemektedir. Mahalle aralarındaki meydanlarda halk bir araya gelir. Mart ateşinin yakılması her yerde esastır. Varsa evlerden getirtilen eski bir kilim veya hasır yakılması, yoksa odun öbeklerinin tutuşturulması esastır.
Meydanda toplanan kişiler sırayla ateşin üzerinden atlarlar. Böylelikle eski hasırla simgelenen evlere sinmiş hastalıklardan, hastalık taşıyan haşere ve böceklerden, fenalıklardan, kemlikten kutulanacağına, tüm bu olumsuzlukların ateşin gücüyle defnolunacağına inanılır. Çayırlardan bahar çiçekleri, otlar toplanıp bu otlar akşam küçük çocukların yıkanma suyuna katılır. En çok taze kekik ve gelincik çiçekleri konulur.
Niyet küpü hala canlılığını koruyan bir başka bahar şenliği geleneğidir. Kırklardan toplanan çiçekler ve otlar kişilerin üzerlerinden verdikleri ufak objelerle ( iplik, düğme, yüzük, mendil vb…) büyükçe bir küpe konulur. Bir başka küpe ise mani yazılıp katlanmış kağıtlar konulup, küpler gül dibine bırakılır. Eskiler öyle der ki; "Sabah çiği düşünce" küp gül dibinden alınır, içindeki otlar bir su testisine atılıp bu su ile yüzler yıkanır. Sonra da sırayla herkes için diğer küpten bir mani seçilip kalabalık arasında okunur. O maniye göre anlamlar yüklenerek önündeki günlerin o kişi için nasıl geçeceği yorumlanır.
Kırklareli'nin bazı yerlerinde (Pınarhisar ve civar köyleri) iki genç kızın birine gelinlik giydirilip, diğeri de damat kılığına sokularak abartılı tiyatral hareketlerle komşu kapılarını dolaşması, sepetlerine evde bulunan hediyelerden verilmesi adeti yaşatılmaktadır. Köy yerlerinde bu adete göre en çok verilen şeyler yumurta, buğday, şeker, un, soğan, sarımsak gibi genelde tarımsal ürünlerdir. Bu halleriyle bile herbiri bolluk bereketi simgeler.
Toplanan ısırgan otu, gelincik otu, labada gibi otlardan börek çörek yapılmasına sıkça raslanır. Evlerin kapılarına yapraksız karaçalı asılıyorsa hastalık, dert, tasa, gıybet ve dedikodunun o evden uzak durması dileniyor demektir. Karaçalı yerine yeşil ısırgan otu asmak da aynı anlama gelir. Buna karşılık taze bahar dalları, yeşilliklerin evin giriş kapısı üzerine asılması bolluk, bereket, hayırlar dilemek gibi daha iç ferahlatıcı manalar taşımaktadır.
Mart dokuzu sabahı erken kalkmak adettir. Tarlaya-tapana-işe gidilmez. Evler havalandırılır. Üstün körü bir temizlik yapılsa da, evleri süpürmemek esastır. Buna göre bolluk bereketin de süpürüleceği gibi bir inanış yer etmiştir.
Dere kenarları, göl ve suya sahip orman boylarında bir araya gelinir. Sazlı sözlü eğlenceler yapılır, piknik ateşleri yakılır, kuzu-oğlak çevirmeler kor ateşler üzerinde döndürülür. Piknik yerindeki komşu ailelere yapılanlardan ikram edilmesi kadar, bazı yerlerde hıdrellez aşı olarak hazırlanan yiyeceklerden aşırılması hoşgörüyle karşılanır. Bu bir hırsızlık olarak anlaşılmaması için bu durum bir kurala bağlanmış, aileyi zora sokmayacak küçük miktarlarda yiyeceğin ailenin görebileceği anlarda kaçırılması esas tutulmuştur. Aile görmemişse haber verilmesi, uyarılarak helallik istenmesi esas olan bu adet bir çeşit oyuna dönüşmüştür.
İşte bu hoş ve anlamlı gelenekler ışığında bugün yine bir Mart Dokuzunu hep birlikte kutlayacağız. Rumeli coğrafyasının tüm insanları, haydi meydanlara; halay, delilo, horon, zeybek oynamaya…

Yorum Yazın

Yapılan Yorumlar

  1. mart 9'u güme gitti..amma hava var dışarda ya