Özkan, bu kapsamda Ziraat Mühendisleri Odasi Genel Baskani Dr. Turhan Tuncer'in basin açiklamasini kamuoyunun bilgisine sundugunu sözlerine ekledi.
Dr. Turhan Tuncer'in yaptigi basin açiklamasi ise söyle;
"AKP'nin "Hülle" Kanun Hükmünde Kararnamesi, meralar ve tarim arazilerini yok edecek!
Bilindigi üzere AKP tarafindan, "kamu hizmetlerinin düzenli, süratli, etkin, verimli ve ekonomik bir sekilde yürütülmesini saglamak" gerekçesiyle çikartilan 6223 sayili Yetki Yasasi, 3.5.2011 tarihli Resmi Gazete`de yayimlanarak yürürlüge girmistir. Yetki Yasasi`na dayanilarak hazirlanan 8.6.2011 tarihli KHK`lar ile de 12 Haziran seçimlerinin hemen öncesinde 9 yeni Bakanlik olusturulmustur.
Bu kapsamda 636 sayili KHK ile olusturulan Çevre, Orman ve Åzehircilik Bakanligi daha Bakan`i dahi atanamadan 4.7.2011 tarihli RG`de yayimlanan 644 ve 645 sayili KHK`lar ile Çevre ve Åzehircilik Bakanligi ile Orman ve Su Isleri Bakanligi olarak ikiye bölünmüstür.
Her iki KHK`nin de RG`nin mükerrer sayisinda yayimlanmasi; sadece 1,5 ay sonra 648 sayili KHK ile de 644 sayili KHK`nin birçok maddesinin iptal edilmesi ve degistirilmesi, tüm bu düzenlemelerin büyük bir telas içinde yapildigini göstermektedir.
Bu döneme kadar önemli düzenlemelerde yasa tasari ve teklifleri gerekçeleri ile sunulduklari TBMM`de ilgili komisyonlarda tartisilir, ardindan TBMM Genel Kurulu`na iner ve burada kamuoyuna açik bir sekilde ele alindiktan sonra yasalasirdi. Oysa KHK`lar Basbakanligin istegi ile Bakanlar Kurulu tarafindan çikarilmakta ve Cumhurbaskani`nin onayinin ardindan RG`de yayimlanarak, yasallik kazanmaktadir. Ancak bu süreç kimse tarafindan izlenememekte ve katki konamamaktadir.
Meslek odalari ve sivil toplum örgütlerinin hukuki mücadeleler ile büyük basarilar elde ettikleri kültür ve tabiat varliklarinin korunmasina yönelik konular, söz konusu KHK`lar ile Çevre ve Åzehircilik Bakanligi`nin görevleri arasinda sayilmistir. Böylece kamuoyunda büyük tartismalar yaratan bu konularla ilgili islemlerin kapali kapilar ardinda yürütülmesine olanak taninmistir. Üstelik Bakanligin görevlerini kamu yararina mi, yoksa sermaye gruplarinin çikarina mi kullanacagi netlik kazanmamaktadir.
TMMOB ve bagli meslek odalari bugüne kadar ülkemizde kamu yararina verilen pek çok mücadeleden basariyla çikmistir. Dolayisiyla meslek odalari, kar alani sikismis sermayeye dogal varliklari servis etmeye kalkan siyasi iktidarlarin en çekindigi örgüt konumundadir. Çevre ve Åzehircilik Bakanligi bünyesinde olusturulan Mesleki Hizmetler Genel Müdürlügü`ne "mimarlik ve mühendislik meslek kuruluslarina iliskin mevzuati hazirlamak ve bunlari denetlemek" görevinin verilmis olmasi, meslek odalari ile bu Bakanlik arasinda hiyerarsik bir iliski yaratilarak, kamu yararina verilen mücadelenin zayiflatilmak istenmesi anlamina gelmektedir.
Kisacasi, TMMOB etkisizlestirilmek-yok edilmek istenmektedir. Gelecek tepkileri önlemek amaciyla söz konusu Bakanlik alelacele bir KHK ile kurulmustur.
Öte yandan 17.8.2011 tarih ve 648 sayili KHK ile 3194 sayili Imar Kanunu'nun 27'nci maddesi degistirilerek "Köy yerlesik alan siniri içerisinde 5403 sayili Toprak Koruma ve Arazi Kullanimi Kanunu hükümleri uygulanmaz." hükmü getirilmistir.
Köylerde yapilacak yapilarla ilgili olarak daha önce sadece köy nüfusuna kayitli ve köyde sürekli oturanlar için saglanan istisnalarin yapilan degisiklikle herkese taninmasi, tarim arazilerinin hizli bir sekilde tahribine yol açacak uygulamalarin baslangicini olusturacaktir. Özellikle kiyi seridindeki köy yerlesim alanlari ve çevreleri tarim arazilerinin özellikleri dikkate alinmaksizin tümüyle ranta açilacak; nitelikli tarim arazilerinin üzerine serbestçe lüks konutlar ve turistik tesisler kurulabilecektir.
Imar Kanunu`na eklenen "Ek Madde" ile "Mera, yaylak ve kislaklarin geleneksel kullanim amaciyla geçici yerlesme yeri olarak uygun görülen kisimlarindan kamu hizmetleri için gerekli olanlarin disindakiler, talep sahiplerine bedeli karsiliginda yirmidokuz yila kadar tahsis edilebilecektir." Ayrica "Mera, yaylak ve kislaklarin turizm merkezleri ile kültür ve turizm gelisim bölgeleri kapsaminda kalan kisimlari, 2634 sayili Turizmi Tesvik Kanunu çerçevesinde kullanilmak ve degerlendirilmek üzere Kültür ve Turizm Bakanligina tahsis edilebilecektir."
Bu madde ile mera, yaylak ve kislaklar hayvancilik amaci disinda kiralanip yapilasmaya açilacak ve beton yiginlarina dönüseceklerdir. Bedava yem kaynagi meralarini amaci disinda kullanarak beton yiginina çeviren Türkiye, ucuz et için yurtdisindan canli hayvan ve et ithalatina devam edecek, dövizlerini o ülkelerin halklarinin refahi için kullanmis olacaktir.
Son zamanlarda dünya Somali`de yasanan kurakligi, kitligi, açlik krizini tartismaktadir. Oysa 1970`lere kadar gida üretimi bakimindan kendine yeterliligini koruyan Somali`de yasananlari "insani felaket" veya "insani kriz" olarak degil; "insan eliyle yaratilmis bir kriz" olarak degerlendirmek gerekir. Bilindigi gibi; Somali`de kamuya ait çiftlikler Dünya Bankasi'nin kontrolünde kapatilmis veya özellestirilmistir. Bu süreçte en verimli tarim arazileri çiftçi olmayanlarin eline geçmistir. Su ticarilestirilmis, mera ve otlak koruma hizmetleri ihmal edilmis; hayvancilik ve çiftçilik tahrip edilmistir. Yasanan sürecin aci sonucu ortadadir.
TMMOB Ziraat Mühendisleri Odasi olarak, AKP hükümetini Somali krizinden ders alarak, Türkiye`yi benzer felaketlere sürükleyebilecek uygulamalardan vazgeçmeye davet ediyoruz.
Bu dogrultuda, kültürel ve dogal varliklarimiza yönelik tasarruflar üzerindeki hukuki denetim mekanizmasini yok edecek düzenlemeler derhal geri çekilerek hayati bir yanlisin önüne geçilmelidir."
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol