5996 sayili Kanunla iddia edildigi gibi, Avrupa Birligine uyumlu bir gida mevzuati ve kontrol sistemine degil, küçük isletmeler ve esnafi korumak adina sorunlu bir sisteme geçildigi belirten Özkan, bu Kanunun, Türkiye'deki 50 bin gida isletmesinin yaklasik yüzde 80'inin sadece isyeri bilgisi ve insafi ile üretim yapmasini saglayacagi kaydetti. Özkan, "Artik çocuklarimizin tükettigi gidalarin üretiminde konu uzmanlarinin bulunmasi gerekliligi yoktur. Gida güvenligine aykiri uygulamalarin agirlikla bu isletmelerden kaynaklandigi degerlendirildiginde; Kanunun uygulanmasinin gida güvenligi ve halk sagligi için ne denli tehlikeli sonuçlar yaratacagi anlasilmaktadir. Son derece yetersiz olan denetçi sayisi ile gidalarimizi denetleyebilmekten uzak olan kamu, simdi de sektörde çalisan mühendisleri uzaklastirarak yeni bir sorun alani yaratmaktadir" ifadelerini kullandi.
Yasa ile ortaya çikan durumun
kisa ve uzun vadeli etkileri olacak
Dünden itibaren, mühendis olmadan üretim yapan isletmelerin, halk ve tüketici sagligi açisindan büyük riskler yaratabilecegi vurgulayan Özkan, bu risklerin, kisa vadede gida zehirlenmesi olabilecegi gibi, uzun vadede toksik ve kanserojen etkiler de olabilecegine dikkat çekti. Özkan, "Üstelik bilinmektedir ki, yalnizca isletme sahibinin bilgisine ve aliskanliklarina terk edilmis bu tip isletmelerin gida üretimleri, kamunun denetim gücünün oldukça eksik ve yipranmis oldugu günümüz kosullarinda, her gün basina yansiyan bir baska gida skandalinin konusu durumundadirlar" diye konustu. Gida isyerlerinin; gida alaninda egitimli olmadan, gida güvenligi ile ilgili tehlikeleri bilmeden ürettikleri ürünlerin piyasaya arz edilebilecegi belirtilen Özkan, açiklamasinda su noktalara degindi;
"Tarim ve Köyisleri Bakanligi, Kanun ve bu Kanuna dayali hazirlanan yönetmelik taslaklariyla, dünyada esi olmayan bir uygulamaya giderek, gida alaninda bir bilgisinin olup olmadigini bilmedigi isyeri sahiplerine tüketecegimiz gidalarin tüm sorumlulugunu hiçbir sarta baglamadan birakiyor ve halen faaliyette olan isletmelere 5 yil süre ile hiçbir yaptirima tabi degilsin diyor. Artik gida isletmecisi, egitimli olmadigi bir alanda, uzman olmayan kisilerce üretildiginde, halk sagligi açisindan çok büyük bir risk olusturma ihtimali olabilecek islenmis gida ürünlerini üreterek tüketicilere arz edebilecektir. Kanunun taslak uygulama yönetmeliklerinde de görüldügü gibi, AB'ye uyum adi altinda AB ülkelerinde olmayan biçimde resmi kontrollerin özel kesime devredilmesi projesi de yürürlüge konulmaktadir. Bu devrin nasil uygulanacagina yönelik ayrintilarin Kanun ve yönetmeliklerde verilmemesi kaygilarimizi artirmaktadir."
Dogru üretim yapma gayretindeki
esnafta korunmali
Özkan, açiklamasinda, kamu kurumu niteligindeki meslek kuruluslari olan odalar olarak, bu konuda da kamu yararina bir tavrin gelistirilmesinin israrli takipçileri olacaklarini vurgulayarak, "Bu çerçevede diyoruz ki; gida güvenliginin vazgeçilmezligi ilkesi çerçevesinde, dogru üretim yapma gayreti içinde olan esnafi da koruyan çözümler bulunmali ve yasama geçirilmelidir. Bu dogrultuda, gida güvenligini saglama amaçli önceki düzenlemeden geri adim atarak halk sagligini riske etmek yerine; hem isletmelerin teknik ve hijyenik standartlarinin yükseltildigi ve hem de personel çalistirmanin küçük isletmeler üzerine bir yük olusturmayacagi ara çözümler, sorunun halk, esnaf ve mühendis ortak yararina olacak biçimde çözümlenmesi için en dogru yol olarak görülmektedir" seklinde konustu.
Özkan, bu sonucun ortaya çikmasinin, tüm gida isletmelerinin eksiksiz bir biçimde teknik eleman çalistirma zorunluluguna tabi tutulmasi, küçük isletmelerde görev yapacak, isin nevine göre konusuyla ilgili lisans egitimi almis personelin yetkilendirilmis denetçi niteligiyle kamu adina çalismasi ve bir anlamda denetim yapmasi, hizmetinin karsiligi olan ücret ve sosyal güvenlik primlerinin ise tarim bütçesine konulacak ödenek ile karsilanmasi ile mümkün olacagi kaydetti. Böylece küçük esnafin, isyerinde kamu finansmani ile çalisacak konu uzmaninin katkilarindan yararlanarak, güvenli gida arz edecek, diger taraftan herhangi bir finansman yükü altina girmeyecegi belirtilen Özkan, açiklamasinda, "Bu yöntemde, ayni zamanda, konu ile ilgili lisans egitimi almis personel isyeri sahibinin çalisani konumundan çikarilmakta, böylelikle mevcut sistemin aksayan en önemli kismi da yeniden ve uygun biçimde düzenlenmis olmaktadir. Sözü edilen yöntemin tarim bütçesinde doguracagi finansman yükünün, yillik 100 milyon TL düzeyinde olacagi, tarafimizdan hesaplanmaktadir. Bu rakam, 6 milyar TL olan toplam tarim bütçesinin 60'da 1'i kadardir. Üstelik bilinmektedir ki, gida güvenligine bütçe ayirmayan toplumlar, çok daha fazlasini saglik harcamalarina ayirmak zorunda kalmaktadirlar. Bunun da yaninda, ilk üretim ve isleme süreçlerinde önleyici yaklasim sergilenmedigi sürece, son ürün kayiplari ve imhalari nedeniyle finansman yükünün agirlastigi da bilinmektedir" ifadelerine yer verdi.
Bu finansmanin saglanmasi yaninda Tarim ve Köyisleri Bakanligi, meslek odalari ve esnaf odalarinin isbirligi içinde çalismasi, gida sektörünün gelisimine ve çagdas standartlara kavusmasina neden olacak, böylelikle gida güvenliginin de saglanmis olacagini belirten Özkan, sözlerini söyle sürdürdü;
"Bizler, meslek odalari ve sivil toplum örgütleri olarak, halk ve kamu yararina olan bu teklifin yasama geçirilmesi için, Tarim ve Köyisleri Bakanligi'nin 5996 sayili Kanunda kendisine verilen yetkiyi kullanmasini ve 30 beygir gücü veya 10 personelin altinda eleman çalistiran isyerlerinin bir anlamda kontrolden uzak üretim yapabilmesi kosulunu yeniden degerlendirmesini bekliyoruz. Mühendisi üretim süreçlerinden dislayip halk sagligini hiçe sayan bir tutumun gelistirilmesi tercih edilirse, bilinmelidir ki, bizler meslek odalari olarak, bu düzenlemelere karsi, üyelerimiz ile birlikte her türlü mesru mücadeleyi yürütmek kararligindayiz."
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol