HER ŞEY MİLLİ İDİ VE BİZE AİTTİ

Cumhuriyet planlı, programlı bir kalkınma uygulamıştır. Uygulama biçimi devletçilik idi. Halkın parası ve gücü yoktu. Bu nedenle halkın ihtiyaçlarını devlet karşılıyordu. Bunun için önceliği olan fabrikaları, fabrikalara kredi verecek bankaları kurmuştu. Bu maksatla halk tasarrufa çağrılmıştı. Hatta kurum ve kişilere kumbaralar verilmiş harcanmayan yani tasarruf edilen 3 - 5 kuruşu bu kumbaralara atmaları öğütlenmişti. Bu bağlamda yetişen yeni kuşaklara Cumhuriyetin Getirdikleri anlatılırken yapılanlar bir bir söylenirdi. Mesela SÜMERBANK adını taşıyan bir banka vardı ve bu bankaya bağlı üretim yapan, kumaş dokuyan, kumaş ve ayakkabıların satıldığı mağazalar vardı. Sümerbank fabrikalarının ürettiği, halkın ihtiyaç maddeleri piyasaya oranla daha ucuz olurdu. Amaç devletin halkı koruması idi.
Cumhuriyetin madenleri işletecek, yeni madenler arayacak bunu yapacak bir kuruluşu vardı ve ona "MADEN TETKİK ARAMA" kuruluşu deniyordu. Devletin bakır,demir, kömür madenleri vardı. Maden Tetkik Arama mühendisleri önce yüzey araması, taraması yapmak suretiyle maden bulunan alanları tespit eder, sonra da işletmeye açarlardı. Cumhuriyet Dönemi'nde Kırklareli'nde Maden Teknik Arama kuruluşu yoğun maden arama çalışmaları yapmıştır. Mesela Dereköy - Karadere yolunun kuzeyinde kalan bir sahada bakır aranmış ve bulmuştur. Demirköy İğneada da altın ve Molibden madeni aramaları yapılmıştır. Ve tabii başka madenler de aranmıştır. Bu maden arama işinde Etibank rol oynamıştır.
Türkiye'de ilerleyen zaman içersinde her kesim bankasına sahip olmuştur. Çiftçinin bankası Ziraat Bankasıdır. Daha sonra esnafın bankası olan Halkbankası kurulmuştur. Öğretmenlerin dahi bankaları vardı ve Öğretmenler Bankası olarak anılıyordu. Sözgelimi pancar ekicilerinin de bankası Şekerbank idi.
Cumhuriyeti kuranlar sosyal, ekonomik ve kültürel kalkınmanın bütün yollarını denemiş, kalkınma alanlarına el atmıştır. Doğalki devlet parası kadar iş yapmış, parası kadar çiftçiye, madenciye, esnafa, öğretmene kredi açmış yardımda bulunmuştur.
Ancak Türkiye kalkınması tamamlanmış bir ülke değildir. Yatırımlara ihtiyaç duyan bir ülkedir. 1950'ye kadar devletin yapıp gerçekleştirdiği kalkınma yöntemi DEVLETÇİLİK idi. 1950'den sonra kalkınma yöntemi Devlet - Özel girişim (Özel teşebbüs) birlikteliği şeklinde olmuştur. Buna Karma Ekonomi denmiştir. Devlet vatandaş iş ve elbirliği ile kalkınmak için çalışmışlar, girişimler yapmışlardır. Bu yöntemle kalkınma son yıllara kadar gitmiş, ondan sonra devlet kalkınmayı Özel Girişimciler'e bırakmıştır. Bu durum Türk insanının artık fabrika kuracak, fabrika işletecek, ticaret yapacak olduğuna geldiğini, sermayesi yani parası olduğu anlamına gelmiştir. 1950 yıllarında bir milyon lira parası olan zengin sayılırdı. Bugün bir milyon lirası olan fakir sayılmaktadır. Nitekim 1950 de zamanın Başbakanı kalkınmanın hedefini açıklarken HER MAHALLEDE BİR MİLYONER yaratacaklarını söylemiştir. Oysa bugün milyar dolar parası olan insanlarımız vardır ve bu normal karşılanmaktadır. Nereden nereye?..

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol