HER DAKİKANIN ALTMIŞ SANİYESİNİ DOLDURMAK

"ADAM" insan anlamındadır. "ADAM OLMAK" insan olmak demektir. İnsan olmak bir şeyler yaparak kendini kanıtlamak(ispatlamak)tır. İnsan kendisini nasıl ispatlayabilir? Bunun bir takım kuralları, esasları, temel nitelikleri vardır. Bu konuda İngiliz yazarlarından Rudyar Kipling'in "EĞER" başlıklı insanlık Amentüsü çok ünlüdür. Yeryüzünde bu eğerleri bilmeyen yoktur. Rudyar Kipling bu meşhur EĞER'inde şöyle der: "EĞER…
Eğer herkes itidalini kaybedip, seni itham ettiği (suçladığı) zaman, sen soğuk kanlılığını muhafaza edebilirsen,
Eğer, herkes senden şüphelendiği halde onların bu şüphesini müsamaha (hoşgörü) ile karşılayabilirsen,
Eğer, bekleyebilir ve beklemekten yorulmazsan,
Yahut iftiraya uğrar da, iftira ile mukabelede (karşılıkta) bulunmazsan,
Ne aynı zamanda, ne çok uysal olup, ne de çok garazkar (kindar) olmazsan,
Eğer düşünebildiğin halde düşüncelerinin kölesi olmazsan,
Eğer tahayyül kudretin olduğu halde hayallerinin esiri olmazsan,
Eğer felaket ve saadetle yüzleşebilir ve bu iki sahtekarı aynı surette karşılayabilirsen,
Eğer, hakikat olan sözlerini müfsitler (fesatçılar) tarafından bedbahtları (mutsuzları) oyalayacak bir tuzak haline getirilmesine göz yumabilirsen,
Yahut hayatını vakfettiğin (verdiğin) şeylerin yıkılışını seyredebilir ve eğilip kırık aletlerle onu tekrar kurabilirsen,
Ve kaybından ötürü hiçbir şikayette bulunmazsan,
Eğer iş işten geçtikten sonra kalbini, asabını ve vücudunu tekrar tam faaliyetle seferber edip gayene ulaşmaya çalışabilirsen,
Yahut krallarla dolaştığın halde grurlanıp benliğinden kaybetmezsen,
Eğer ne sevdiğin dostlarının ne de düşmanlarının sözleri seni incitmezse,
Eğer herkesi sayabilir fakat kimseye fazla bağlanmamayı bilirsen,
Eğer her dakikanın altmış saniyesini doldurabilirsen,
İşte o zaman dünyada, içindeki her şey senindir, hatta daha fazla.. sen o zaman bir adamsın oğlum."
İngiliz yazarı Rudyar Kipling'in bu İnsanlık Dersi'ni şu günlerde hatırlayıp okuyucularımın bilgisine sunmamın elbette zamanlama açısından önemi vardır. Çünkü okullar açılmıştır, öğretmenler sınıflardadır ve cumhuriyet kuşakları söylenecek şeyleri dinlemeye hazırdırlar. Bununla birlikte Atatürk'ün GENÇLİĞE HİTABESİ, ONUNCU YIL NUTKU ne güzel bir kompozisyon oluşturmaktadır. Bunlarla eğitim-öğretim başlamak, eski Milli Eğitim Bakanlarından Reşit Galip'in yazdığı ve her sabah okullarda tekrar edilen TÜRKLÜK ve DOĞRULUK YASASI, yani "Türküm, Doğruyum, Çalışkanım" kuralı geçmişteki kadar bugün de geçerlidir. Tabii içinde bulunduğumuz koşulları biliyorsak…
Mustafa Kemal dünyaya örnek bir ulus yaratmayı düşünmüştür. Söylemelerine dikkatle baktığımız zaman bunu görüyoruz. Ulusunu övüyor, arkasından "ÇALIŞIN, ÇOK ÇALIŞMAYA İHTİYACIMIZ VAR" diyor.
Biz, neden acaba kendi kendimize çelme takıyor, muhalefet yapıyoruz? Doğrusu ya anlamak çok zor. Oysa öyle bir zamanda yaşıyoruz ki zamanın en küçük dilimi olan saniyenin bile bize yararı vardır. Bir zaman ülkemize gelen İngiliz iktisatçısı Kaldor, "Türkler 24 saat yerine 25 saat çalışırlarsa, o zaman kalkınırlar" demişti. Bir yabancıdan "Çalışın" demeyi işitmek her halde onur verici bir tavsiye değildir.
İnsan yeryüzüne tesadüfen gelmez. Tabiat onlara birtakım vazifeler vermiştir. AKIL, bu vazifeleri yerine getirmek içindir. "Her Dakikanın 60 Saniyesini Doldurmak" akıllı yaşamakla mümkündür. Hayatı suistimal etmeden, tabiatı (Doğayı) yakıp yıkmadan, insanlık ve yurttaşlık görevlerini yerine getirmek insanın yeryüzünde asli vazifesidir. Ona bakmak, onu yapmak gerekir. Tanrı insandan bunu istiyor ve bekliyor. Bilmem anlatabildik mi?

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol