Evet sayın okurlarım, sevgili hayvancı kardeşlerim… Şimdiye kadar genelde ilimizdeki hayvancılığımızın, geçmişteki başarılarını, günümüzdeki problemlerini ve çözüm önerilerimizi yazarak, köşemizden sizlerle paylaştım.
Bugün sizlere, çocukluğumdan bugüne kadar bizzat yaşayarak ve görerek şahit olduğum, ilimiz hayvancılarının, bin bir zahmet ve masrafla yetiştirdikleri hayvanlarını satmanın bir dert, parayı almanın bin bir dert, bazen de imkansız olduğu ve bu sebeplere bağlı olarak da, aile içi huzursuzluklar dolayısıyla, işletmelerini kapatmak zorunda kalıp, hatta hayvanlarının parasını alamadığı için intihar ederek yaşamına son verenleri bile duyduğumu paylaşmak istiyorum. Ve hayvancı kardeşlerime müjdeli bir haber vermek istiyorum; Alıcının ve satıcının aldanmayacağı, insan ve hayvan refahının en üst seviyede olduğu, hayvanın cins ve et randımanına göre, canlı kilogram baskül üzerinden, alıcıların gözü önünde, açık arttırma usulü satışının yapılarak, HAYVAN BEDELLERİNİN PEŞİN ÖDENECEĞİ, KIRKLARELİ CANLI HAYVAN TİCARET BORSASI AÇILIYOR.
Yetiştirdiğimiz süt kuzularımızı buralarda pazar bulamadığımız için daha 1965 yıllarında Sütlüce Canlı Hayvan Borsasıyla çocukluk yıllarımda tanışmış ve Borsa satışının ne kadar önemli olduğunu görmüş ve yaşamış biriyim. Yetmişli yıllarda, köyümüz Akören’den, süt kuzularımızı gece saat 12.00’de yükler, kuzuların birbirini ezmesini önlemek için üstü açık kamyon kasasında, bazen yağmurda ıslana ıslana, dört saatte Sütlüce/İSTANBUL CANLI HAYVAN BORSASINA giderdik. Islanan elbiselerimiz üzerimizde kurur, ertesi günü 12.00’da kantardan çıkan fişimizi alıp, Sirkeci’ye yazıhaneye paramızı almaya giderdik. Hiç unutamadığım ama gururla Belediye arabasında bizlerdeki “koyun kokusu”ndan rahatsız olanlara, verdiğimiz rahatsızlıktan dolayı özür dileyerek, “SİZ İSTANBULLULARA ET GETİRDİK” derdik. Şimdi aynı rahatsızlığı versek bizi Haliç köprüsünden aşağı atarlar. Rahmetli babacığıma, işimizin zorluğundan yakındığımda bana; “Bizim işimiz on iki saatte bitti. Ben arkadaşımla dokuz günde koyunlarımızı otlata otlata buraya gelip, hayvanlarımızı satar, parasını alırdık” derdi.
Ben eski zorlukları yaşamış, daha zor olanı birebir yaşayandan duymuş biri olarak; İLİMİZE GÜNÜMÜZ TEKNOLOJİSİ KULLANILARAK İNŞA EDİLMİŞ OLAN, CANLI HAYVAN TİCARET BORSAMIZIN, HAYIRLI, UĞURLU VE BEREKETLİ OLMASI, ÖNÜMÜZDEKİ GÜNLERDE YANINA MEZBAHANIN DA AÇILARAK, ENTEGRE OLMASI DİLEĞİMLE, BAŞTA KIRKLARELİ TİCARET BORSASI BAŞKANIMIZ SAYIN TURHAN ALTINTEL VE YÖNETİMDEKİ EKİBİNE VE EMEĞİ GEÇEN HERKESE SAYGI VE TEŞEKKÜRLERİMİ İLETMEK İSTİYORUM. ALLAH SİZLERDEN RAZI OLSUN. HAKKINIZI HELAL EDİN. DARISI, İLİMİZDEKİ DİĞER SİVİL TOPLUM KURUMLARININ VE ÖZELLİKLE İLİMİZDEKİ HAYVANCILIKLA İLGİLİ BİRİMLERİN BAŞINA.
“Bir çivi bir nalı, bir nal bir atı, bir at bir başkanı, bir başkan da KIRKLARELİ HAYVANCLIĞINI KURTARIR. Sevgi, sağlık, mutluluk ve bol bereketle kalın, sayın okurlarım, sevgili hayvancı kardeşlerim…
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol