HAYATIN İÇİNDEN BİRİ HASAN TUNA

Renginden, ırkından, şusundan, busundan dolayı hiçbir ayrım yapmamışımdır. İlgilendiğim, yanlarına gidip konuştuğum, tanıştığım çok insan vardır. Hasan Tuna da onlardan biridir. Fakat o kendi tarifesi olan insandır. Hayatın içinden bilgiyle, bilinçle, tecrübeyle gelen biridir. O bakımdan farklı biridir. Ancak FARK bunlar değil, fark zeki ve espritüel oluşundan gelmektedir. Kaldı ki Hasan Tuna'nın kendine özgü bir takım şeyleri vardır. Mesela size "Yolda para buldum" diyerek çay ısmarlar. Yaşadığı zorlukları "Hayatta beni çok dövdüler" diyerek ifade eder.
"İlginç bir Halk Adamı" demek onu anlatır mı bilmiyorum. Mesela köyün geriliğinden sıkılarak köyünü terk etmiştir. İnsanın köyünü bırakıp gitmesi önemli bir olaydır. Bir değil birçok nedene bağlıdır. Geriliğin ileri düşünceli, yenilikten yana olanlara işkence verdiği unutulmamalıdır.
Hasan Tuna gittiği İstanbul'da birçok işin içine girip çıkmış, birçok şeyler öğrenmiş, tecrübe kazanmıştır. Bilgiye açık olması bulunduğu çevrelerde görgüsünü, bilgisini arttırıp zenginleştirmiştir. Hamallık yapmıştır, inşaatlarda çalışmıştır. Ünlü şirketlerin adamı olmuştur. Bahçe bakımı ve çiçekçilik yapmıştır. Her işte, güven vermiş, "GÜVENİLİR KİŞİ" tezkiyesini almıştır. O kadar ki çalıştığı şirketi temsilen Japonya'ya gönderilmiş, 7-10 ay Japonya'da kalmış, Japonları öğrenmiştir. Hasan Tuna bu noktada diyor ki "Medeniyet köyün dışında, Türkiye'nin uzaklarındadır"
Hasan Tuna Türkiye'nin ünlü yazarlarını, sendika başkan ve parti liderlerini de tanıma, onların yanında ve çevresinde olma imkânını bulmuştur. Bu bağlamda Atilla İlhan'ı, Uğur Mumcu'yu, İşçi Partisi Genel Başkanı Nazmi Aybar'ı tanımış, Aybar'ın çevresinde kalarak 30 yıla yakın onun talebesi gibi Aybar'ı dinlemiştir. Bunlar bir köylü insanın elde edemeyeceği fırsatlardır. Hasan Tuna fırsatları akılcı ve gerçekçi bularak değerlendirmiştir.
Hasan Tuna askerliğini bitirdikten sonra köyüne, daha bilgili, daha bilinçli dönmüştür. Ancak cehaletle mücadelesi daha zorlu ve sıkıcı geçmeye başlamıştır. Ona göre ufku daha aydınlanmış, bakış açısı daha genişlemiş, görgüsü ve bilgisi daha artmış olarak daha fazla rahatsızlık duymaya başlamış, kendisini ünlü Fransız düşünürü J.J. Russo gibi doğanın kucağına atmış, Doğa Sevgisi onu mutlu etmeye başlamıştır. Ancak bu noktaya kadar Hasan Tuna'yı içerden ve dışarıdan tanıyan, anlayan olmamıştır. Yetiştirdiği çiçeklerden dostlarına sunum yaptığında bu neyin nesidir diye şaşıranlar olmuştur. Kırklareli'nde dostlarını çiçekle ziyaret eden ilk insan bu köy kökenli Halk Aydını Hasan Tuna olmuştur. Onu tanıyanlar onun iyi bir çevreci, iyi bir doğa okuru, iyi bir halk aydını, iyi bir cumhuriyet aydını olarak tanımaktadırlar. Köyünden Kırklareli'ne geldiğinde ilk uğrak yeri KIRKLARELİ ŞAİRLERİN SESİ KIRATHANESİ şair Mülayim Tirfil'in kahvesidir. Bütün bu özelliklerine rağmen Hasan Tuna Taş Mektep mezunudur. İlginç değil mi? Zaten bu yanı itibariyle onu tanıtmaya, Atatürkçülüğüne vurgu yapmaya çalıştık.

Yorum Yazın

Yapılan Yorumlar

  1. SAYIN HASAN TUNAYI 18 YILDIR TANIRIM. DOĞA DOSTU GÜVENİLİR BİR İNSANDIR. KENDİSİNE UZUN ÖMÜRLER DİLİYORUM.. HAKAN DEDEOĞLU