HASTANEYI TERK

Vakti zamanin birinde Cerrahpasa hastanesine sevk almistim. Sabahçi oldugum için hastaneye öglenden sonra gitmek uygundu hastaneye. 13.30, 14.00 siralari varmistim. Cildiye kapisini buldum. Kapaliydi.
Görevliye sordum.
"Cildiye, öglene kadar!" dedi.
Nedenini merak ettim ama sordum mu sormadim mi unuttum. Sormusumdur her halde, cesur bir sirama rastladiysa.
Pisirikligim üstümdeyse, soramamisimdir bile. Ne haddime!
"istanbul'un Kurtulus"uydu bir gün. Ders yapilmayacak, okullar kapali. Bizler de resmen, cebren izinli.
Aksamdan yemek yemedim. Tüm hazirligimi yaptim, Sultanahmet'teki "Ögretmenler Saglik Merkezi"ne gittim. Birkaç görevli atilip kalmis ortada, selvi dal gibi. Doktor, tabip, hekim, hemsire... hak getire.
"Neden?" diye sordum.
"Bugün istanbul'un Kurtulus Günü!" dediler.
"iyi de, doktorlara ne?" diye sordum.
"Resmî tatil günü!" dediler.
"Peki, ögretmenlerin bugün hastalanmamasi mi gerekiyor?" diye sordum...
Uzatmayalim... "Hemen surda, alt sokakta, bilmem ne saglik ocagi var. Oraya da gidebilirsiniz." dediler.
Gittim.
Kapisi bacasi tikali saglik ocaginin. Onlar "istanbul'un Kurtulusu"na dün aksam üzerinden baslamislar. Her halde tüm gün törenlerde bulunacaklar. Helal olsun saglik sektörümüze!
Ordan yürüyüp Haseki'ye geçtim. Haseki'de o gün acil çalisiyormus yalnizca. Yani, "acil" deyince ne anliyorsak. Yani, "öldüm-ölecegim!" bölümü. Veya, "eyvah, bana bir anda n'oldu?" bölümü.
O gün "istanbul'un Kurtulusu" oldugu için, sindirim sisteminden, karaciger ifrazatindan, kolesteroldan, kan hayirsizligindan filan rahatsizlik, huzursuzluk duyanlar... Lütfen, rahatsiz etmeyecekler. Yarin sevk alacaklar, dersi asip gelecekler.
Sabahtan numara verirler ya hastalara... su kadar numara verilir. O sayidan sonrasi hapi yutar. O hap artik ona iyi mi gelir, alerji mi yapar, sanci mi yapar, orasi hastayin hüsn-ü kuruntusuna kalmistir. Hastalanmayiversinler efendim! Sabah 09'dan 12.00'ye kadar hastalandin, hastalandin. 12.00'yi 1 geçe... Kendinize mukayyet olun, hastalanmayin.
Öglenden sonra hastalanmamali, öglenden sonra hastaneye ve doktorlara güvenmemeli hiç kimse.
Öglenden sonra kus uçmaz, kervan geçmez hastaneden. Kus avcilari ve kervancilar ya yarin sabahi beklemek zorundalar, ya da baska kapilara...
Tamam, anladim, doktor basina düsen hasta sayisi olaganin çok üstünde.
Bir bu kadar da muayene olmayan var.
Bir bu kadar da muayeneye zaten bile bile gelmeyen var.
Bütün bunlarin toplaminin birkaç kati kadar da, hastaligini bilmeyen, farkinda olmayan, hastane ve doktor aliskanligi olmayan insan var.
su ülkede egitime ve sagliga önem verilmedi gitti.
simdi gündemde disardan hekim getirilmesi var. Gerçekten bu ülke okullari, yeterince hekim yetistirmez mi?
Gerçekten hekim yetersizligi var midir sayisal olarak?
Disardan gelecek olan hekimler hangi kosullarda çalisacaklardir? Öglene kadar mi bulunacaklardir hastanelerde?
Öglenden sonra onlar da mi terk-i diyar eyleyecek?
Ben, o zaman da öglenden sonra hastaneye gitmek zorunda kaldigimda "Dahiliye öglene kadar. Öglenden sonra dahiliyeciler bulunmaz!" mi diyecekler.
Sözüm hekimlere degil.
Nasil ki, öglene kadar ögretmenlik yapip, öglenden sonrasini okul disinda, keyfince, gönlünce, kendi havasinda geçiren ögretmenin, bu konuda yasal ve yönetsel hiçbir sorumlulugu, suçu günahi yoksa...
Okul yap, derslik bul, ögretmeni sabah bilmem kaçtan, aksam bilmem kaça kadar okulda tutmasini bil.
Hekim de ayni sekilde...
Pardon... Hekimlikte, hastanelerde, saglik sektöründe sabahçi-öglenci uygulamasi yok mu?
Ben ne bileyim. Öglenden sonra hastanede doktor bulamayinca, her halde dedim, hastaneler de okullara benzedi. Artik sabahçi uygulamasi baslatilmis demek ki. Sabahçi-öglenci de degil! Sabahçi!
Bilmem ki! Bana öyle geldi!..

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol