Ayni yilin içinde Kirklareli'ye bagli Kesirlik nahiyesinin Terzidere köyüne gelip yerlestiler.
3 yillik Ilkokul egitimini Terzidere Ilkokulu'nda gördü. Buradan pekiyi derece ile diplomasini aldi. Kafasi çalisan, basarili bir çocuktu. Müfettisler, köy enstitüsüne yazilip ögretmen olmasi için babasina israr ettilerse de ailenin tek erkek çocugu oldugu için köy enstitüsüne verilmedi.
16 yasinda evlendi. Dört evlât sahibi oldu.
17 yasinda iken, Hamza Can babadan el alip Bektasilik yoluna girdi. Köyde yapilan Bektasi muhabbetlerine özenle katildi.
1948'de askere gidip telsizci olarak 24 ay askerlik yapti.
Babasinin eski ve kirik dökük baglamasini onartarak tel takti. Tastepe köyünde Ali Koca'dan esinlenerek ve yararlanarak baglama çalmayi ögrendi. Ayin-i cemlerde zakirlik yapmaya basladi.
Terzidere köyünün Bektasi yolu (Alikoç Baba süregi) önderi Hamza Can'in göçünmesinin ardindan köydeki ilgili kesim tarafindan 45 yasinda iken "baba" seçildi.
Bu görevini halen sürdürmektedir. Yürüttügü cem muhabbetlerinde ayni zamanda zakirlik yapan ender yol babalarindandir. Belleginin olaganüstü güçlü olmasindan dolayi yüz dolayinda semah, nefes ve destani yazili nota gerek duymaksizin ezbere ve eksiksiz söylemektedir. Ömrümde bir kere bile olsun önünde yazili bir not gördügümü animsamiyorum.
Diyarbakirli Celal Güzelses'ten dinledigi "Yas Destani"ni demet arabasiyla tarlayla ev arasinda mekik dokurken ezberledigini söylüyor. Öylesine uzun olan yas destanini ezberlemek ve sekseninde bile böylesi kusursuz, tami tamina söylemek her yigidin harci degildir. Bunu ancak Hasan Usluasik gibi bellegi güçlü insanlar basarabilir.
Kisaca özgeçmisi budur Hasan Usluasik'in.
Bildim bileli köyün saz asigidir. Köyde lâkabi Asik'tir. Yani, Asik Hasan. Soyadinin da zaten Usluasik olusu bosuna degildir.
Asik Hasan'in kendine has bir çalis söyleyis biçimi vardir. Aslinda bu tür, Asik Hasan'in kendine hasliginin ötesinde yöreye hastir. Tastepeli Koca Ali'den mayalanmis ya saz çalisi ve söyleyisi, genel bir tavirdir o.
Terzidere kökenli olup zamanla Devletliagaç'a yerlesmis Veli Karanfil de ayni tarzda çalar söylerdi. Çünkü yörenin tarzi bu.
Bektasilik, bir yasam biçimidir. Aleviligin bünyesinde, normal anlayisin birazcik kendine özgü nüanslariyla biçimlenmistir. Bunun bile bir sürü kola, dala ayrilmis olmasini üzüntüyle karsilamak gerekir. Çünkü buradaki ayriliklar, nüanslar, bereket getirdigi gibi çesitli çeliskileri ve anlamsiz ayrilikçi düsünce ve görüsleri de birliginde getirmektedir.
Bu konularda Hasan Usluasik gibi yol önderlerine olabildigince agir yük binmektedir. Toplumsal yasam konumunda, konusunda alabildigine bozulmaya ugrayan topluluklarin, halk katmanlarinin bilinçlendirilmesi, dogru yönetilmesi, yönlendirilmesi, dogru bilgilendirilmesi gerekmektedir.
Bugün toplumumuzdaki yol önderlerinin bunu ne derece basardiklari tartisma konusundur.
Ama bu körelis ve gerileyiste Bektasi dedeleri yetersiz kaliyor da sanki halk önderleri, devlet katmani, günlük yasam içindeki bireyler ve kurumlar daha mi az sorumludur ve daha mi masumdur? Daha mi az hatasizdir, suçsuzdur? Degil. Toplumdaki bozum, bozulum tamamen küresellesti, kitlesellesti.
Hiç degilse Alevilik dalinda, Bektasilik özelinde, dagilmalari, parçalanmalari önleyici bir seyler yapmak gerekmektedir.
Bunun sorumlulugunu da kusku yok ki öncelikle Bektasi baba ve dedeleri bir an önce algilamalilar.
Hasan Usluasik bu konuda halkin hele de yeni neslin çok kopuk, çok ilgisiz oldugundan yakinir durur.
Gerçektir.
Öyleyse…
Daha fazla üzerine gitmek gerekir.
Toplumumuzun bilinçli, bilgili, aydin duruslu dede-babalara gereksinimi vardir.
Hasan Usluasik babaya saygi ve selamlarla.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol