Avrupa’nin (Slav kökenli halklarin) BAÄz KASABASI ya da “ÜZÜM KASABASI” dedikleri Kirklareli’nde bagciligin tarihini arastirirken burada SARAP KÜLTÜRÜ’ne ulastim. Traklar, Romalilar ve daha sonra gelenler ve Trakya’da yasayanlar bu cografya bölgesinde yetisen üzümün sarabini sevmislerdir. Osmanlilar, Avrupa’daki Roma ve Bizans topraklarina yani Trakya’ya, bir baska isimle Rumeli’ne geçtiklerinde Kirklareli’nde zengin bir Bag ve Sarap Kültürü ile karsilastilar. Islami inançlari geregi, sarabi içmediler, tadina bakmadilar. Bagin yapragini yemekle (Yaprak Sarmasi, Yaprak Dolmasi gibi) yetindiler. Fakat zaman içinde daha özgür, daha liberal düsünmeye basladiklarinda Anadolu’dan gelip de burada bagin yapragini yemekle yetinmenin dogru olmayacagini düsünerek, Rum’un, Bulgarin, Yahudinin içtigi saraba karsilik, HARDALIYE’yi buldular. Bu nedenle Hardaliye, sarap karsiligi bir Müslüman, bir Türk Içkisi (mesrubatidir.) Hardaliye KIRKLARELI kökenli bir mesrubattir ve yine bu nedenle KIRKLARELI PATENTLI’dir. 20 Aralik 1930 tarihinde ATATÜRK, Kirklareli’ne geldiginde kendisine mihmandarlik edenler O’na bu bilgiyi vermislerdir. Belki de Balkan Savasi sirasinda ve onun öncesinde Kirklareli’ne gelmis olan yakin arkadaslarindan Ömer Fevzi (Balkan Savasinda Vize’de sehit düsmüstür) ve Ömer Naci (1908 de Kirklareli Milletvekili, ünlü Hatip ve sair) Mustafa Kemal’e Kirklareli’nin meshur taraflarini anlatirlarken Hardaliye’yi de söylemis olmalidirlar.
Hardaliye’yi Kirklareli’nde Türklerin, Müslümanlarin ne zaman imal etmeye (yapmaya) basladiklarini maalesef bilmiyoruz, bununla ilgili kesin bir tarih veremiyoruz. Büyük ihtimalle Hardaliye yapimina 1839 dan sonra baslanmistir. Kismen de olsa Hukuki Ufkun açilmasi, düsünce serbestliginin hareketlenmesi Kirklareli halkina Hardaliye’yi imal etme imkani saglamistir. Bundan sonra Istanbul sosyetesi Hardaliye’yi Kirklareli’nde kesfetmis, bir çesit Üzüm Suyu olan Hardaliye’yi içmeye ve daha sonraki zamanlarda da orucunu Hardaliye ile bozmaya baslamistir. SEYHÜL MUHARIRIN olarak basin tarihine geçmis olan gazeteci yazar rahmetli Burhan Felek bir yazisinda bundan bahsetmistir. Bu bilgiyi biz “EFSANEDEN GERÇEÄzE KIRKLARELI” adli kitabimiza almisizdir. Tabi Kirklareli Hardaliyesi’nin Istanbul’da tüketimi artinca, ünü yayilinca Istanbul’da Hardaliye satis yerleri açilmistir. Laleli ve Aksaray semtlerinde KIRKKILISE HARDALIYESI satis yerleri açildigina iliskin gazetelerde ilan verilmistir. Bag Bozumu sirasinda Kirklareli’ne gelen Fransiz Sarap Uzmanlari Hardaliyeye ve Müslüman Içkisi olarak bakmislardir. Ancak onlar, daha ziyade Kirklareli’nin meshur Saraplik Üzümleri üzerinde durmuslardir.
Tarihte Kirklareli Bagciligi ile sarapçiligi ve Hardaliyeciligi beraber yürümüstür. Çesitli nedenlerle baglarin sinirlari daralmaya, gerilemeye basladiginda sarap ve hardaliye üretimi de azalmis, 1950’li yillara gelindiginde Kirklareli’nde piyasa için hardaliye yapan bir iki kisi kalmistir. Ve ondan sonra hardaliye yavas yavas nisyana unutulmaya mahkûm edilmistir. Nitekim halkin genç insanlari, genç kesimi Atatürk’ün Kirklareli’ne geldigini bile bilmez olmustur. “HARDALIYEYI MILLI MESRUBAT HALINE GETIRINIZ” buyrugunu ise hatirlayan hiç olmamistir. Biz Atatürk’ün bu buyruguna O’nun Kirklareli’ne gelisini arastirirken ulastik. “ATATÜRK KIRKLARELI’NDE” adli belgesel kitabimizda bunu anlattik. Kirklareli, bu kitabimizi yayimladigimiz 1969 yilinda Hardaliye’yi ve Atatürk’ün bu sözünü ögrenmis ve hatirlamis oldu. Fakat nedense Kirklareli hakkinda suraya buraya bilgi verenler, alintilarla bu bilgileri kitaplarina geçirenler BILGININ KAYNAÄzINI’ndan söz etmezler. Olsun. Önemli degil, ama BILGININ MÜLKIYETI açisindan olayin bir baska tür anlami oldugu bilinmelidir. Bugün itibariyle Hardaliye Türkiye’nin yerli mesrubatlarinin içinde yer almistir. Bu nedenle bagcilikta ve Hardaliye yapimi girisimlerinde önemli bir noktaya gelinmistir.
nazifkaracam@gazetetrakya.com
Ben satış yerlerini aradım ama bir türlü göremedim yayınlarsanız memnun olurum.