HAMAL

Mailime düsen su hamal öyküsünü de paylasayim sizinle. Paylasayim ki, durum bir kez daha anlasilsin. Bir kez daha düsünelim, nerde, hangi hatalari yapiyoruz. Bunu sizlerle paylasmamak, bana da zarar verebilir. Çünkü, dogruysa bir kani, paylasilarak genellesirse, daha iyi algilanirsa ve yasama sunulursa, yasanilirsa yararli olabilir ancak.

Buyurun. Bir öykü sizlere:

"Hamalsan iki sey önemli oluyor senin için: Yük ve yol...

Ancak sirtina aldigin yükle bu mesafeyi asabilirsen, ücret mevzu bahis oluyor. Aksi olursa, cereme çekiyorsun!

Bunu düsünüyordum.

Yanimdaki hamalla yola çiktik.

Ihtiyardi. Kendinden büyük bir yük almisti.

Benim sirtimda ise birkaç bavul vardi sadece, onunkinin çeyregi...

Diyordum ki içimden "Çok gitmeden kivrilirsa titreyen bacaklari, yüklenirim sirtindaki yükün yarisini!.." Nitekim çok geçmeden dedi ki: "Mola vakti. Gel biraz dinlenelim!.."

"Ne molasi," dedim ona hayretle. "Ben daha terlemedim!"

Sözüme aldirmadi. Durdu. Çöktü. Salarken yükünün ipini "Sen de dinlen hadi," dedi.

Canim sikilmisti bu ise. Genç oldugumu, ondan kuvvetli oldugumu, bunun gibi bir bunakla yola çikmamin ne büyük hata oldugunu düsünüyordum.

O ihtiyar, bir bacagini azicik uzatmis halde sessizce dinleniyorken, ben huzursuz bir sekilde ayakta dolaniyordum. Bir saat kadar sonra yine durdu, oturdu, dinlendi.

Kizginlikla dolandim etrafinda.

"Yükünü indirip sen de dinlen," demesine aldirmadim. Ona daha çok kizdim.

Kalktik yürüdük bir süre. Sonra yine durdu. Bana da dinlenmemi söyledi yine ama dinlenmedim.

Yarim saat sonra "dinlenelim mi?" diye sordu.

Aksi aksi basimi salladim...

Kaçinci molasiydi hatirlamiyorum, birden bire dizlerimin bagi çözüldü. Kafamin içinde uçusan kara kara sinekler sustu, çöküp kaldim. Kayis kolumdan çikti, sirtimdaki bavullar kaydi.

Ne kadar zaman geçtigini fark etmedim.

Uyumustum da uyandim mi, yoksa bayilmistim da ayildim mi anlamadim.

Baktim, kendi kocaman yükünün üzerine benim bavullarimi da baglamisti. Küçük tasina birazcik su koyup dudagima dayadi.

Içtim.

Sonra koluma girerek; "Hadi kalk," dedi. "Bana yaslan. Agir agir gider ve bir süre sonra gene dinleniriz."

Dedigini yaptim. Omzundan güç aldim.

Ama asil anlattiklari iyi geldi bana.

"Ben yillarin hamaliyim," dedi. "Nice pehlivan yapili adamlar gördüm. Çogu, dinlenmek istemediklerinden yükleriyle birlikte kendilerini de topraga serdi sonunda. Yolda gördügümüz saçilmis kuru kemiklerin çogu, anlattigim bu insanlara ait. Halbuki bir yükü tasimak bizim isimiz. Altinda ezilmek, degil!.. Unutma ki bir yük tasidikça agirlasir. Dinlenerek sen yükünü hafifletiyorsun! Belki günün birinde hamalligin sekli degisir. Belki o günleri ben göremem.

Ama sen kavusursan o zamanlara, aman ha, kafanin içinde de sakin yük tasima... Aksamlari birak ve hafifle... Sabah dinlenmis olarak yeniden tekrar tasirsin yükünü. Bizim isimiz, bugünü yarina tasimak. Bugünün altinda yok olmak degil. Çünkü yarinlarda bizi bekleyenler var, tasidiklarimizi bekleyenler var..."

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol