"HAKAN SÜKÜR" DEDIKLERI

Tam bir paranoya yasiyoruz Hakan sükür konusunda.
Öyle veya böyle.
Böyle bir kahraman yarattilar basimiza.
Sayesinde yillardir Galatasaray sahalara on kise olarak çikiyor.
En son Liidsyunaytid maçinda yasadik bunu. Neymis, tek sanraformus zat-i âlileri.
Sayesinde ilk kirkbes dakika 3-0 hüsranla kapatildi.
Ikinci yari, begenmedikleri, burun kivirdiklari biri girdi sahaya. Hatta girmeyenler cabasi. Durum zar zor 3-2 olabildi. Demek ki öncesinde ayni kisi ve kisiler sahada bulunsaydi varip hesaplayalim.
Yine, bundan önce Macaristan maçi.
Arkadasimiz, yanina gelen toplara adeta basini egiyor, reverans yapiyor.
"Hayir hayir. Reverans yapma. Kafa vur kafa."
Belki duyuyor, belki duyamiyor. Kafa vurmasi için haykirilani duymasi gerekiyor.
Duymak için bedende iki küçük kepçeye benzer iki küçük organ gerekli. Kulak yani.
Kulak nerde bulunur?
Kafada.
Birilerinin açtigi delikle nefeslenmek kolay.
Kolay da!..
"Elden gelen ögün olmaz. O da her zaman bulunmaz!" mi demisler.
Tam söyleyebildim mi?
Her zaman da Hakan'in yerine hamisi çikip oynayacak degil ya canim! Adam uzaklarda. Sonra, yasi geçti artik. Onu oralara hayli yasli ve yipranik göndermislerdi zaten. Hani, tedavi-bakim için gitmisti ya oralara. Zavalli kahramanimiz, simdi ne durumlardadir kim bilir. Iyi olsa da dönse diye dört gözle bekliyoruz. Kutlayacagiz. Gerçi onu Orhan'dan biraz farkli kutlariz. Yoluna yesil halilar sereriz, koynuna yakasina gülsulari serperiz.
Boynuna hurma dalindan çelenk, eline doksandokuzluk muska.
Yanlis mi oldu. Acemiligime verin. O konulardaki deneyimsizligime.
Yani, Hakan efendi evlâdimiz, ondan o icazeti bir kere aldi, tamam da.
O icazet bir kere verilir. Tamam, arkasinda durulur. Duruyor da adam. Hatta memleketimizde onun adina birileri sürekli istim üzerinde.
Ama, su meret topu da getirip getirip Hakan'in önüne koyuyorlar.
Hakan hangi birine vursun!
söhret bir yandan.
Her gün, her an dedikodu.
Para bir yandan.
Yaslilik var serde, gözü çiksin ihtiyarligin.
Niceleri tutunamadi bu ülkede. Bir Metin Kurt vardi örnegin, tuttu, "Futbolcunun sendikasi olmali!" dedi, kendi kuyusunu kazdi. Onun da Timur'un fili öyküsünden haberi yoktu demek ki. Timur üstelik fil yerine ona dokuz basli bir ejderha verdi. Onu köye ulastiramadan yolda olan oldu. Ejderha Metin Kurt'u bitirdi. Ejderha bu. Kurt-murt baflar mi!
Hakan yine de akilli çocuk.
Bu oyunu su ana kadar iyi götürdü.
simdi beybabalari ne diyecek bakalim, onlarin isaretini bekleyecekmis. Eger okyanusasiri yerlerden olumlu sinyaller gelirse, Dino Zof'un yas rekoruna gözünü dikecektir elmahkûm.
Seveni de vardir Hakan'in.
Ama.
Galatasaray'in Fener'le, hatta geçtik Fener'i, Konyaspor'la oynadigi maçlarda ve Avrupa maçlarinda.
Hele de hele ulusal maçlarda TV karsisinda yalniz olmadigim zamanlar aman alaaah!
su kulaklarim doksan dakikalik sagirlik hakkini kullansalar da duymasam.
simdi.
Tam da "bitti, biter, bitecek, artik bu sondur!..." denirken.
Nerden gerektiyse dört gol birden.
Isimiz yoksa artik iki üç gün Hakan muhabbeti.
Sonra gelir Ankaragücü maçi.
Haydi koy eski plagi.
Sagirlassaydi kulaklarim keske kismî doksan dakikalik periyotlar halinde.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol