Kırklareli ziyaretinde tüm Türkiye'ye seslenerek, "Her sene olduğu gibi bu sene de bugünlerde bir grip piki yaşıyoruz. Yaşanan grip pikinde herhangi bir olağanüstü sıkıntı söz konusu değil" demesinin ardından haberlere konu olan H3N2 virüsü ile alakalı olarak konunun uzmanları, virüs, tedavisi ve korunma yollarını masaya yatırdılar
Sağlık Bakanı olduktan sonra Kırklareli'ne 6'ncı ziyaretini gerçekleştiren Bakan Müezzinoğlu, ulusal manşetlerde yer alan Grip konusunda basın mensuplarına, "Her sene olduğu gibi bu sene de bugünlerde bir grip piki yaşıyoruz. Yaşanan grip pikinde herhangi bir olağanüstü sıkıntı söz konusu değil" dedi. Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu, son günlerde basında çıkan H3N2 virüsü haberlerinin gerçeği yansıtmadığını, bu aylarda grip salgını yaşandığını, vatandaşın panik yapmaması gerektiğini söyledi. Müezzinoğlu, vatandaşları sulu gıdalar tüketmesi konusunda da uyardı. Ekim ve Kasım ayından itibaren Mart sonuna kadar mevsimsel grip salgınlarının yaşandığının altını çizen Bakan Müezzinoğlu, "Her sene olduğu gibi bu sene de bugünlerde bir grip piki yaşıyoruz. Yaşanan grip pikinde herhangi bir olağanüstü sıkıntı söz konusu değil. Vatandaşlarımızın panik yapmamasını arzu ediyorum. Olabildiğince sulu gıdalar alması, temiz havada dikkatli bir şekilde olmalarını istiyoruz. Üşütmemelerini, kalabalık ortamlarda dikkatli olmalarını istiyoruz. Öğrencilerimizin okula, çalışanlarımızın işlerine 'sakın gitmeyin salgın var' gibi bir cümleyi asla şu anda söyleyecek bir durum söz konusu değil. Öğrencilerimiz okula, çalışanlarımız işlerine devam edecek. Rahatsızlığı olan vatandaşlarımızın da 3 gün istirahat ederek bol sulu gıdalar almasını ve hekiminin tavsiyelerine uymasını öneriyorum. Şu anda herhangi bir salgın söz konusu değil, her yıl karşılaştığımız olan durumlardan biri" şeklinde konuştu. Bir gazetecinin hastanelerde yoğunlukla ilgili sorusu üzerine Bakan Müezzinoğlu, "Mevsim gereği hastanelerde bu aylarda yoğunluk söz konusu. Her yıl yaşanan yoğunluğun dışında bir yoğunluk yaşanması söz konusu değil. Biraz da toplumsal duyarlılık artınca yoğunluk da artıyor. Bir an önce hekime gideyim değil de bir an önce dikkatli olayım bol sulu gıdalar alayım, üşütmeyeyim koşullarına birazcık daha dikkat edilmeli" dedi. Müezzinoğlu, Kırklareli ziyareti sırasında dile getirdiği H3N2 virüsünden korunmanın yolları ve tedavi yöntemleri de sağlık kuruluşları tarafından açıklanarak vatandaşın dikkatli olmaları konusunda uyarıldılar. "Ben soğuk algınlığını doktora gitmeden yenmek istiyorum" diyenlere yönelik yapılan açıklamalarda, H3N2 virüsünü yenmek için adaçayı, ıhlamur, zencefil, karabiber ve karanfil çaylarının tüketilmesinin yararlı olacağına dikkat çekilirken.
Söz konusu hastalıkla mücadele için "Doğal 5 savaşçı yardımıyla H3N2 virüsünü yenebilirsiniz. " tavsiyesinde bulunuldu
Ihlamur: Grip denilince ilk olarak aklımıza gelen bitkilerden biri de "ıhlamur" dur. Yapılan çalışmalarda ıhlamur içerisindeki bileşenlerden bazılarının (flavonoit) iltihap giderici ve ağrı kesici etki gösterirken, bazı bileşenlerin (müsilaj) de boğazı yumuşatması neticesi boğazda tahrişi önlediği ve bu suretle soğuk algınlığı şikayetlerinin hafifletilmesinde tedaviye yardımcı olduğu görülmüştür.
Adaçayı: Ağız ve boğaz iltihaplarında etkili olduğu bilinen bir başka bitki ise "adaçayı"dır. Özellikle bitkinin içerdiği uçucu bileşenlerin ağız ve boğaz iltihaplarında (farenjit, jinjivit gibi) yararlı olduğu bilinmektedir. Dolayısıyla çay şeklinde (kesinlikle kaynatılmadan) adaçayı ile hazırlanan gargaranın bu amaçla kullanılması önerilmektedir.
Zencefil: Soğuk algınlığı ve gribin önlenmesi ve tedavisinde yararlı olacak bu iki bitkinin yanı sıra zencefil rizomlarının yararları, beklenen etkinin desteklenmesi bakımından önemlidir. Bilimsel çalışmalar zencefil içerisindeki bazı bileşenlerin (gingerol, şogaol) kuvvetli iltihap giderici etkisi bulunduğunu ortaya koymaktadır.
Karanfil: İçerisinde bulunan uçucu özellikteki öjenol, ağız ve boğaz mukozası yangılarında yangı giderici; bakteri, mikromantar veya virüslerin yol açtığı ağız ve boğaz enfeksiyonlarında antiseptik olarak ve ağrı hissini hafifletici etkisi söz konusudur. Bu nedenle, özellikle öjenol taşıyan Seylan tarçını kabuğu ile birlikte mikroorganizmalar üzerinde etkisi nedeniyle soğuk algınlığında çay olarak içilmesi ya da yoğun derişimli çayının (%5-10) gargara olarak uygulanması yararlıdır. Yapılan bilimsel çalışmalarda uçucu yağının antibiyotiklerin etkinliğini artırdığı gösterilmiştir.
Karabiber: Top ve toz formlarındaki karabiber meyveleri ile hazırlanan çayın gargara şeklinde boğaz enfeksiyonlarında yararlı olduğu bilinmektedir. Bilhassa boğazda soğuk algınlığı belirtilerinin ilk hissedildiği süreçte uygulanması durumunda daha etkili olabilmektedir. Ayrıca yürütülen çalışmalarda bağışıklık sistemini düzenleyici, yangıyı ve spazmları giderici, kanserleşmeyi önleyici etkileri bildirilmektedir. Karabiber meyvesinin bileşenlerinden biri olan piperinin biyolojik etkileri son yıllarda dikkat çekmektedir.
Her hasta en az 1 hafta dinlenmeli, risk grubundakiler mutlaka doktora görünmeli
Uzmanlar kış aylarında kişilerin kendilerine dikkat etmeleri gerektiğini söylediler. Kış ayları kar kışın yanında birde hastalıkla geldi.. Burun akıntısı, öksürük, ateş ya da baş ağrısı şikâyetiyle hastanelere başvuranların sayısında son dönemde ciddi bir artış yaşanıyor. Uzmanlar da son günlerde salgının boyutunun arttığını belirtiyor ve uyarıyor: "Hep korktuğumuz domuz gribi değil, maalesef daha ağır geçen H3N2 virüsü ile karşı karşıyayız. Her hasta en az 1 hafta dinlenmeli, risk grubundakiler mutlaka doktora görünmeli."
Hastalar boş yere de antibiyotik
kullanmamalı
Konunun uzmanları, "Grip aktivitesinde bir artış var ancak bu her kış olan ve beklenen bir dönemdir." Diyerek vatandaşa anlattıkları H3N2 virüsü ile alakalı olarak, "Mevsimsel grip dediğimiz H3N2 virüsü ve H1N1 virüsü ağırlıklı bir salgın. Ancak biz çoğunlukla incelediğimizde H3N2 virüsünü görüyoruz. Aslında birkaç yıl önce adından söz ettiren ve domuz gribi olarak anılan H1N1 virüsü olsa daha iyi çünkü o daha hızlı geçiyor. H3N2 daha ağır geçiyor. Bu grip virüsü saptananların yüzde 80'inden fazlasında H3N2 virüsüyle karşılaşıyoruz. Yaklaşık 1 hafta istirahat etmek gerekiyor. Antibiyotiklerin maalesef etkisi yok. Antiviral ilaçlar bulguların ortaya çıkmasından itibaren 48 saat içinde kullanılması gerekiyor. Geç kalındığında pek işe yaramıyor. Aşılanmak için de henüz geç değil. Şubat sonuna kadar aşılanma yapılabilir. Bu H1N1 ya da H3N2 virüsü olabiliyor. Domuz gribi dendiği zaman insanlara hala çok kötü geliyor ancak domuz gribi aslında hafif bir türdür. Daha geç geçen daha ağır seyreden bir tablo görüyoruz. Aralık başı, ortası gibi başlayan salgın şu sıralar en yüksek seviyeye ulaştı. Giderek sayılar artıyor. Evde istirahat, işe ya da okula rahatsızlık bitmeden dönmemek yayılma hızını da azaltır. Kronik rahatsızlığı olan, kalp hastaları, kanser hastaları, yaşlılar, hamileler mutlaka doktora danışmalı. Yalnız bir sıkıntı da ilacının piyasada pek bulunmaması. Etken madde oseltamivir içeren 3 ilaç şu anda piyasada çok zor bulunuyor. Hastalar boş yere de antibiyotik kullanmamalı" dediler.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol