"Günaydin Hüzün" Ya da Keder

Istanbul'a gittigimde Sahaflar'a ugrayip, kitap almayi severim. Özellikle okunmus kitap sergilerine bakarim. Buralara düsen kitaplar özel ilgimi çeker. Kitaplarin isportaya, sahaflara niçin düstüklerini merak ederim ve bazilarinin üzerine düsmüs notlardan baslarina neler geldiklerini anlamaga çalisirim.
Ihtiyaç için mi satilmislardir, evde yer olmadigi için mi isportaya düsmüslerdir, yoksa evin hanimi istemedigi için mi buralara gelmislerdir? Kitaplarin yazgisi için önemli seylerdir bunlar.
Tabii kitaplar için kötü bir yazgidir isportaya düsmek. Ama ne yapalim ki, kitaplarin basina geliyor böyle seyler. Türk ailesinde kitap henüz bir mutfak ihtiyaci gibi görülmüyor. Aksine, fazla bir esya kabul ediliyor. Kitap okuyan çok seçkin kisilerden dinlemisimdir, evdeki kitaplarinin oradan buraya atildigini, sandiklara kondugunu ve sonunda Sahaflara düstügünü.
Insanlarin sevdikleri ve sevmedikleri durumlar, olaylar, varliklar vardir. Örnegin ben, sonbahari sevmem. Sonbaharda yanlizligimi düsünür ve yasarim. Birseylerin benden alinip götürüldügünü sanirim, bir bekleyis özlemine düserim. Ünlü sair Yahya Kemal Ankara'da iken dostlari neyi sevip sevmedigini sormuslar. O da "Ankara'dan Istanbul'a dönüsü çok severim" demis.
Ankara'ya çok gitmis gelmisimdir. Bu gidis gelisler bazan otobüs, bazan tren ve bir kez de uçakla olmustur. Sizi bilmem ama yolculukta ya okurum ya da notlar düserim. Üzerine notlar düsmüs kitaplari da çok severim.
Fransizlarin uçari bir yazari vardir. Simdilerde 70 yaslarindadir. Yazdigi "Bonjour Triestes" (GÜNAYDIN HÜZÜN) adindaki kitabi ile ünlenmisti. 1950'li yillarda kitap çiktiginda dünyada ve Türkiye'de büyük ilgi uyandirmisti. Daha dogrusu kitabin genç yazari Françoise Sagan'in kendisi ilgi yaratmisti. Bu kitabi Sahaflardan alip okumusum.
Günaydin Hüzün'ü okuyali yillar var. Geçen gün Cumhuriyet'te F. Sagan hakkinda bir inceleme yazisi çikinca kitabi animsadim. Kitapligimdan alip baktim ki, sayfalarina ne notlar düsmüsüm. Bazi cümlelerin de altini çizmisim. Yazariyla ilgili çikan yazilari da kitabin içine koymusum. Ince bir kitap, kalin birsey olmus. Tabii yaptiklarimin dogru olmadigini bilyorum ama huy ve aliskanlik meselesi.
Kitabin adi(Günaydin Hüzün) ya da (Günaydin Keder) ve altina kime ait oldugunu bilmedigim su dizeyi yazmisim
Acilarla geçindim / Güllerle geçinir gibi.!
Hadi simdi bunu bir yere baglayin bakalim. Yasam mi, olaylar mi insani böyle yakinmalara sürüklüyor? Yoksa kisinin kendinden kaynaklanan karamsarligi, kötümserligi midir söz konusu olan? Bunu geçelim.
"Günaydin Hüzün"ün bir baska sayfasinda da söyle bir dize daha var. Bu dizeyi ben degil, kitabin ilk okuyucusu not etmis, fakat yürekten ve tüm içtenligimle katiliyorum dizedeki özlemlere ve de deyise;
"Seni en çok sonbahar yapraklari düstügünde özleyecegim."
Bu dize bir sarki sözü de olabilir. Ne olursa olsun insanin bir sonbahari, bir sonbaharda basini alip gidenlerin böyle bir sarkisi olabilir. Özlem onadir ya da mesaj ona aittir.
Bonjour Triestes(Bonjur Tiristes) ya da "Günaydin Hüzün", Günaydin keder, Ne var yeryüzünde simdi?
Insanlarin sevinci eksilmesin, sevenlerin gülümsemesi devam etsin. Daha ne diyelim ki...
nazifkaracam@gazetetrakya.com

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol