TEMA Vakfi Lüleburgaz ilçe gönüllüsü ve Trakya Çevre dostu Hakan Dedeoglu, (MARÇEP) Marmara Çevre Platformu’nun 36. Bölge Toplantisi’nin ardindan bir basin toplantisi düzenleyerek konuya yönelik degerlendirmelerde bulundu.
Dünya’nin gida ve su güvensizligi gibi oldukça ciddi iki sorunla karsi karsiya oldugunu vurgulayan Dedeoglu, hükümetlerin yillar boyunca kendi aralarindaki çekismeler esnasinda dogayi ihmal ettiklerini ifade etti. Doganin bu duruma olumsuz karsiliklar verdigini anlatan Dedoglu, insanoglunun da bu durumu artik görmezden gelemeyecegini dile getirdi. Dedeoglu cümlelerine su sekilde devam etti:
Çarpiklasmanin baskisi halk sagligini etkilemektedir
“Åzu bir gerçek ki Türkiye’nin tarim ve hayvanciligi dünyanin içinde bulundugu olumsuz kosullardan nasibini almistir. 2008 yilinda dünya nüfusunun yaridan fazlasinin, kapasite fazlasi yaratarak sehirlere yigildigi görülürken, yillarin birikimi sonucu olusan bu durumun Türkiye’ye de yansidigi görülmektedir. Günümüzde çarpik endüstrilesme ve onun getirisi kentlesme, iki plansizlik hamlesi olarak ortaya çikmistir. Çarpik endüstrilesme ve kentlesme, kisacasi genel stratejiden yoksun ‘gelisme’ hamleleri ülkemizde havza ekosistemlerinin baski altina girmesine yol açmistir. Bugün bu baski Türkiye’nin tarimsal kendine yeterliligini sekteye ugratmis, su kaynaklarinin hizla kirlenmesine ve tükenmesine yol açmis, halk sagligi üzerinde kanser vb. ciddi sorunlar yaratmistir. Nitekim tüm bu sorunlari öngören çevrelerin ortaya koydugu emekler sonucunda, Trakya Üniversitesi ile Çevre ve Orman Bakanligi arasinda 11 Kasim 1999 yilinda imzalanan protokolle Ergene Havzasi Çevre Düzeni Plani resmiyete kavusturulmustur (Plan, 13 Temmuz 2004’te yürürlüge girmistir). Bu Plan Türkiye’nin ilk ciddi havza koruma girisimidir. Yani gida ve su güvensizligiyle mücadele için gerekli bir adim olarak görülmelidir.”
Istanbul’daki çevresel olumsuzluklar oradaki yasami tüketmistir, yeni hedef Trakya’dir
Ilerleyen süreçte planin ortaya koydugu gerçeklerin, bazi yöneticiler ve yönetim kademesini etkileme potansiyeline sahip aktörler için kolay kabul edilebilir olmadigini gösterdigini anlatan Hakan Dedeoglu, bu kabul edilemezligin, birtakim baska çikarlarin devreye girmesiyle, Istanbul Çevre Düzeni Plani’nin bir özel sirket olan IMP eliyle hazirlanmasi ve Istanbul’un çevresinin metropole uydurulmasi seklinde bir girisimi tetikledigini söyledi. Dedeoglu, “Ekosistemlerin yeniden üretilememezlik özelligi göz önünde bulunduruldugunda Istanbul’un çevresinin sehre uydurulmasinin anlasilmasi mümkün degildir. Bu yerine yapilmasi gereken, Istanbul’un, doganin gerçekleri isiginda ele alinarak çevresine uydurulmasidir. Çünkü Istanbul’un gerek nüfus yogunlugu ve gerekse çevresine dogru yayilmasinin yarattigi baskilar toprak, su, orman vb. varliklarin sürdürülebilir olmayan bir sekilde tüketilmesine yol açmistir. Bugün desantralizasyon adi altinda sanayi isletmelerinin Istanbul disina tasinmasi fikri, daha önce yapilan hatalarin devam ettirilmesi olarak anlasilmalidir. Geçmisteki plansizliklar sonucu bugün Istanbul içinde kalan sanayi isletmelerinin Trakya’ya tasinmasi gelecekte yöre için de benzer sorunlarin ortaya çikmasina neden olacaktir” seklinde konustu.
Türkiye 80’lerden itibaren baska güçlerin önerilerini benimsemistir
Trakya ve onun hayat kaynagi Ergene Havzasi’nin Türkiye’nin belki de en verimli yöre ve havzasi olduguna dikkat çeken Dedeoglu, yapilan arastirmalar sonucu ortaya konulan bulgularin, toprak ve suyun verimli ve kaliteli oldugu havzanin tarih öncesi dönemlerden bu yana üretimin ve dolayisiyla gelismenin kaynagi oldugunu gösterdigini açikladi. “Bugün bakildiginda dünyanin en önemli devletleri ki bunlar ABD ve Almanya gibi endüstriyel güçlerdir, tarim ve hayvanciliga yani hayatin temel bilesenlerine devlet politikasi dahilinde önem verip gelismesi için çesitli hamlelerde bulunurlarken, 80’li yillardan bu yana Türkiye’ye bunun tam tersi politikalarin önerilmesi ilginçtir” diyen Hakan Dedoglu, daha da ilginç olanin hükümetlerin bu politikalari sorgulamaksizin benimsemesi oldugunu belirtti. Dedeoglu açiklamasinin sonunda sunlari kaydetti:
Ergene Plani sadece kamunun menfaatini düsünmektedir
“Tüm bu hatalarin gölgesinde, Ergene Havzasi Çevre Düzeni Plani, toprak ve suyu temel almis bir plandir; çikarlari kamu çikariyla çelisen aktörlerin itirazlari bundan ileri gelmektedir. Çünkü kamu çikari, gida ve su güvenliginin vatandas için birer hak olmasini gerektirirken piyasa mekanizmalarinin kar odakli bakisi girisimlerini sürdürmektedir. Bu nedenle Havza Plani’ni anlamanin yolu, meseleye kisa ve uzun vadeli kamu çikarinin gerçeklestirilmesi çerçevesinden bakmakla mümkün olacaktir.”
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol