GÜNDEMDEKI HALK NASIL BIR HALKTIR

Türkiye'de halk bugünkü ismiyle cumhuriyetin ilk yillarinda ve milli mücadele siralarinda gündeme gelmistir. Bu ismi en çok da kullanan Mustafa Kemal Atatürk olmustur. Mustafa Kemal'in dilinde ve anlayisinda HALK bu topraklarin sahibidir. O, köylüdür ve üreten insandir. Devlet onundur. Halkin devleti bir baska deyisle HALK DEVLETI'dir. Ancak kendilerini halktan ayri ve halkin üstünde gören zümreler de olmustur. Onlara bazen "Havas", halka da "Avam" denmistir. Yeni kusaklar onu bilmezler ama 1940'li ve 1950'li yillarda Cumhuriyet Gazetesinde güzel yazilar yazan, bir çok kitabin sahibi olan Prof. Dr. Mustafa Sekip Tunç bir yazisinda, "Halk dinsel kökeniyle anlami ve sinirlari genis bir kesimi içerir ki o, NAS'tir. Bekli de ümmettir. Ancak ümmet, millet degildir. Atatürk'ün davasi Türk halkini ümmetten millet haline getirmektir. O'nun baslattigi bu süreç islemektedir.
Mustafa Kemal'in çok sevdigi Türk halki nasil bir halktir? Faydacimidir (Pragmatistmidir), akilci ve gerçekçi midir, yoksa çikarci midir? O, nerededir? O, köyde mi, kentte mi, kahve de mi yoksa lüks yerlerde, semtlerde, eglence yerlerinde dolasan, oralarda yasayan bir kesim midir?
Herseyden önce halk, rahmetli Prof. Dr. Mustafa Sekip Tunç'a göre, "bütün bir milleti ifade eden, onu içeren bir gerçektir. O, canli bir geçmistir. Popüler bir zihniyete sahiptir. Aileden aileye geçen sözlü geleneklerle yasar. Köy hayatinin ruh ve geleneklerini, örflerini saklar. Doktrinsiz inançlari, nazariyetsiz pratikleri olan, kollektif varliklari temsil eder." Ve Prof. Mustafa Sekip Tunç ekler "Mustafa Kemal bu özellikleri olan bir halki kurtulus ve yükselis savasinda kucaklayarak ulus gerçegine baglamistir. Halk Partisini, Halk Evlerini bunun için kurmus, devlet teskilat ve çalismalarini, milli egitimi bu gayeye, bu ideale yönlendirmek için" harekete geçirmistir.
Türk edebiyatinda Server Bedii adi ile romanlar yazmis olan gezeteci yazar Peyami Safa da 1942 yilinda Yeni Mecmua Dergisinde yazdigi bu baglamdaki bir yazisinda "HALK KIMDIR" diye sorar ve sunlari söyler
"Taksim Gazinosunda gördügünüz 300 kisi mi? Pavyon barinda viski içen 30 adam mi? Bunlar halk denizinde bir kaç damla. Asil halki milyonlarca halki buralarda göremezsiniz. Hovardanin har vurup harman savurdugu saatlerde, asil halk, basini avuçlarinin içine almis, düsünmektedir."
Görülüyor ki halk, toplumun bir baska kesimidir. Bugünitibariyla siyasi yelpazenin sag ucunda yer almistir. Sessizligin derinliginde içine kapanmis, siyasi arenada kendisi için konusanlari dinlemekte, belki de içinden "Bunlar beni mi konusuyorlar, benden mi söz ediyorlar" diye sormaktadir. Çünkü halk baska yerde, Türkiye de siyaset, politikaci baska yerdedir. Olayin derinliginde birbirlerinden kopmuslardir. Partili ve particilik bazinda halk bugünkü iktidarin destekçisi degildir. Üç kisiden ikisi bu iktidara oy vermistir ama bir beklentisi oldugu için vermistir. Pragmatist (faydaci) oldugu için oy vermistir. Yarin bir olaganüstü olayda bu halkin iktidarin arkasinda olmadigi görülecektir. Halk bunlari kendisine benzerlikleri oldugu için desteklemistir. Elli altmis yildan beri Cumhuriyet Halki siyasi anlamda sagda görülüyorsa solda kendini anlayacak, elinden tutacak, sorunlarini çözecek bir MUSTAFA KEMAL ZIHNIYETI ve MISYONU bulamadigi içindir. "HAVAS" yani halki küçük görenler kendilerin halktan ayirmislar, "AVAM" a yani halka uzak kalmislardir. Partili olmayi bir takim müsteri iliskilerine dayandirdiklari için halktan ayri düsmüslerdir. HALKÇILIK'i birakip SOLCU olmak halki aldatmistir. Çünkü o, hâlâ ATATÜRK'ÜN HALKI'dir. Bu gerçegi görüp anlamak lazimdir. Halkçiliga dönüs yapmak gerekir.
nazifkaracam@gazetetrakya.com

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol