GERÇEK INSAN

Gerçek insan deyince…

Otuz yil kadar önceydi.

Köylü dayim, öz dayim bana bir ders vermisti.

Ögretmendim o zaman. Ve köylü dayimdan ders almak gereksinimim varmis meger.

Ders almak ömür boyu sürer elbet.

Köy kahvesi önünde, gün boyu içki içmis adamin biri, ulu orta nara atiyor, küfürler ediyor, abuk sabuk, ileri geri konusuyordu.

Dayimla birlikte geziniyor, turluyorduk.

Sarhosun hareketlerini kinamak gelmisti içimden. Her insanin normalde söyleyecegi, sarfedecegi sözlerle kinamistim, siradan…

"Su adamin yaptigina bakar misin dayi! Insan mi bu ya! Insan dedigin böyle yapar mi? Suna bak. Gün boyu içmis, kendini kaybetmis. Su söyledigi sözlere, yaptigi hareketlere bir bakar misin?"

Sözümün can alici yani suydu: "Insan mi bu ya?"

Dayim, bu sözü kaçirmadi ve: "Evet! Insan bu!" dedi.

Sasirdim bir anda ve hemen itiraz ettim. "Yok dayi, birak allaaskina. Insanlik bunun neresinde?"

"Yok yok. Insan bu iste. Bunun yaptigi tam bir insanlik."

Anlam veremiyordum.

Dayim, sözlerine açiklik getirdi: "Hayvanin önüne samanini verirsin, yemini koyar, boynunu baglarsin, ahira kapatir, çikarsin. Hayvan, neden bana saman verdin de ot vermedin, neden benim yemimi iki tas veriyorsun da yarim teneke vermiyorsun demez. Ertesi gün de baglarsin boynunu, arabaya kosarsin, çifte kosarsin, hayvan gene sesini çikarmaz, ne emredersen onu yapar. Ama insan?"

Saskindim. Itiraz etmek istiyordu canim ama kararliligimin tavi kaçmisti. Bakalim dayim nereye getirecekti sözü:

"Dünyada tüm iyi ve kötü hareketleri insanlar yapar. Hayvan yapmaz insanin yaptigini. Hayvanin canina geçmedikçe kötülük yapmaz, insana saldirmaz. Ama insan durup durdugu yerde de olsa birilerine kötülük yapar, saldirir, zarar verir…"

Istanbul'da "Insanlik Sanati" adinda bir dernek vardir. Yillarca toplantilarina katildim. Kurucusu ve baskani Ünal Yürekli idi ve psikiyatrdi. Çok verimli ve bilgilendirici toplantilar olurdu. O toplantilarda hep insan islenirdi, kederiyle, hüznüyle, sevinciyle, ihanetiyle, askiyla, toklugu ve açligiyla…

Bir gün, "Insan dedigin hep dogru ve güzel hareketler yapar. Kötü hareket yapana insan denilemez!" gibi bir yaklasim getirmisti Ünal bey.

O zaman bu örnegi anlatmistim, dayimla aramizda geçen söylesi kesitini.

"Düsünülebilir!" demisti baskan.

Sonra… yillar önce böyle bir duyguyla, söyle bir siir yazmis Ali Öztürk. Ona ilisti aklim. Sizlerle paylasmayi istedim.

Söyle söylüyor Ali Öztürk:

"Gerçek insani ne maliyet degistirir ne saltanat

O büyükle büyük küçükle küçüktür

Zalimlik zulüm onu ilgilendirmez

Olsa bile ülkede kral hakan

 

Bir gün sümükleri sarkan

Fakir ferman boynu egri

Kildan ince fakat sonra

Kabugunu begenmiyor çikinca yumurtadan

 

Hey Ilâhi Ya Rabbi Ulu Tanrim

Su halimizle senden utanirim

Anlatsam usanirim zaten

Herkesi bilirsin sanirim

 

Evet dört kisimmis hazreti beser

Bir olmayacaktir herkesin özü

Herkes tutmus bir yol gidiyor

Nene gerek uzatma sözü."

 

Uzatmiyorum.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol