“Hastanede Geçen Günlerim” başlığıyla kaleme aldığı yazıda doktoru ve hemşiresinin tıbbi bilgi ve ilaçların dışında sevgi ve saygısıyla tedavi ettiğini belirten Büyükateş, “ Bir ay boyunca Kırklareli devlet hastanesinde fizik tedavisi gördüm. Ufak cılız acılara aldırmayan bir kişi olmama rağmen bu defa acılara yenildim.
Hastaneye düşünce anladım ki acılar en güçlü insanların bile gücüne göre değilmiş. Neredeyse umutlarıma bile veda etmek üzereydim. Birkaç gün sonra acılarım azaldı ve kendime geldim. Doktorum Güney Aslan Bey, yattığım odaya gelip gülen yüzüyle, sabrıyla, Tıbbi bilgileriyle, ilaçlarım dışında hastalarını Sevgi ve saygısıyla tedavi ediyordu sanki” dedi.
Doktoruna güvenen hasta çabuk düzelir lafını doktorunda gözleriyle gördüğünü söyleyen Büyükateş, “Bende o hastalardan biriydim. Fizik tedavi bölümünde çalışan hemşireler gelince, onları da anlatmak imkânsız. Yüzlerinde güller eksik olmuyor hiçbir zaman, her gün yanaklarında açan güllerden hastalarına bir gül hediye ediyorlar. Gece nöbetlerinde bile, iğne ve ilaç saatlerinin dışında hastalarını yoklamayı, acıları olup olmadığını sormayı hiçbir zaman unutmuyorlar. Hasta hanede her yer pırıl, pırı, bal döksem yalanır derler ya hani o biçim.
Hizmetliler dileyenin her gün yatak çarşaflarını değiştiriyor hem dem de hiç surat asmadan.
Her odada televizyon var hastalar sıkılmasın eğlenebilsinler diye. Sıcak su yirmi dört saat
Bu zamanda yüzü gülenlere pek rastlanmasa da burada kimse kimseye surat asmıyor, azarlamıyor sanki herkes birbiriyle kardeş” diyerek duygularını dile getirdi.
Son olarak hastaneden 17 Kasım 2016’ da taburcu olduğunu belirten Büyükateş, “O gün orada bulunan personele teşekkür etsem de nöbeti olmayan Sevgili Buket hemşire, Naz hemşire, Beyhan hemşireye on parmağında on hüner, herkesin yüzünsen acılarını silen doktorum Güney ARSLAN Beye teşekkür yerine bu solmayacak mısralarım solmayacak bir hediyem olsun” diyerek hastane çalışanlarına teşekkürlerini bir kez daha tekrarladı.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol