FINCANIN ETRAFI
2003 yilinda Fatih'te türkü dinletileri yaptim. Yani, bir baska söylemle orada iki kafede türkü programlari.Ben, türkü programi mantigindan çok, dinleti sayardim onlari. Hatta bir biçimde türkü söylesisi bile denebilir. Çünkü, salonun bir kösesinde otururdum sazim elimde. Insanlar gelir, çayini kahvesini yudumlardi. Sigara da içerlerdi ve bu sigara isine illet olurdum. Çok uyarirdim zararlari konusunda. Bizzat tikanirdim sigara dumanindan.Yine de içen içerdi arkadas. Vaz geçmezdi ettiginden.Isin bu yüzünü geçistirelim.Bu türkülü gecelerde, içinden türkü söylemek gelenler olurdu. Onlari hemen mikrofona alirdim. Söylerdi türküsünü. Bazi türküleri benden güzel söyleyenler çikardi içlerinden. Baska geceler o kisiler geldigi zaman bu kez ben çagirirdim o kisiyi mikrofona. "Gel su türküyü söyle de içimiz açilsin!" derdim. Örnegin, "Uçup gittin buralardan!" türküsünü hiç duymamistim, hiç bilmezdim o zamana kadar. O gecelere Arda diye bir genç gelirdi. Ondan o türküyü dinlemek basta ben olmak üzere herkese keyif verirdi.Anamin da çok sevdigi, "Hani yaylam, hani senin ezelin?" türküsünü Erzurumlu Adnan ne kadar da güzel söylerdi. Adnan geldigi geceler o türküyü hemen dinlerdik ondan. Çok sevdigim o türkünün birkaç yerinde gerekli olan yöresel girtlak nagmelerini Adnan'dan ögrenmistim. Bir daha da o türküyü hep o girtlak nagmeleriyle söylemeye gayret ettim. Türkü daha bir güzellesti.Orta Anadoluluydu, bir arkadas gelmisti bir gece. "Zahidem"i söylemek istedi. Geçti mikrofona. O kadar mi güzel ve yanik söylenirmis "Zahidem"? Ondan da Zahidem'in daha yanik söylenisini ögrenmistim.Iste böyle gecelerin birinde, 18-20'lerinde bir genç kiz çikageldi. Samsunluymus. Samsun'da bir THM korosunda bulunuyormus. Yanindakiler, "Fincanin Etrafi"ni söylemek istedigini bildirdiler. Eli yüzü düzgün, durusu masum, hanim hanimcik bir kiz. Adini sormusumdur elbet ama unuttum. Gelip söyledi "Fincanin Etrafi"ni. Söyledi de, bir sey geldi dikkate:Kizimiz, ilk bölümde "Fincanin etrafi yesil," dedi. Ikinci bölümde: "Fincanin ortasi sari."Iste olay bu. Iste takintili oldugum yanlardan biri. Neden bu zamana kadar bildigimiz, fincanin etrafi hem yesil, hem sari degildi?Olmaz da ondan.Türkünün bitiminde kizimizla konustuk, herkes duyarak."Samsun'da koromuzun sefi hocamiz bize böyle ögretti!" dedi."Tabii," dedim. "Birincide fincanin etrafi yesil, demisti. Ikinci kez dönüp; fincanin etrafi sari demek tutarsizlik, çeliski olmaz mi? Demek ki, etrafi yesilse, sari olan da ortasi."Fincanin etrafi yesil, deyip te hemen ardindan fincanin etrafi sari, demek, insan çeliskisi, insan tutarsizligi olmaz mi?Türküleri söylerken ne kadar titiz olabilirsek, anlamlarini ne kadar titizlikle algilayip uygulayabilirsek…Yasamimiz o denli anlamli ve mantikli olur.Bazen her sey bir irmagin sesini sevmekle…Bazen bir kusun gagasinin biçimine anlam vermekle…Yasam bazen de bir türküyü dogru söylemekle anlam kazanir.Türküleri dogru söylemek çok hosuma gidiyor ve isime geliyor.Türküleri dogru söylemeyen insanlarin, dogru söylemek için gayret göstermeyen insanlarin yasama da çok fazla anlamli yaklasamayacaklari gibi bir kusku tasiyorum içimde.Nedense!
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol