Kırklareli Halk Sağlığı Müdürü Uzm. Dr. Nihat Kutluay, fazla tuz tüketiminin yüksek kan basıncına neden olduğunu, yüksek kan basıncının ise ülkemizde ölümlerin ve hastalık yükünün en önemli nedeni olan kalp hastalıklarının önde gelen risk faktörü olduğunu söyledi.
Kırklareli Halk Sağlığı Müdürü Uzm. Dr. Nihat Kutluay, "11-17 Mart Tuza Dikkat Haftası" dolayısıyla yazılı bir açıklama yaptı. Açıklamasında fazla tuz tüketiminin ölüme giden sonuçlarına değinen Dr. Kutluay, gerekli miktarda tüketildiğinde yararlı olan tuzun fazla tüketildiğinde ise son derece zararlı olduğunu vurguladı.
Sofra tuzu olarak bildiğimiz iyotla zenginleştirilmiş tuzun, lezzet verici olduğu kadar, sodyum ve klor gereksinmesinin karşılanması için de gerekli olduğunu kaydeden Dr. Kutluay, ülkemizde ise Dünya Sağlık Örgütü'ne göre günlük maksimum tuz alımı olan 5 gramın üzerinde tuz tüketimi olduğunu belirtti. Türkiye'de kişi başı tuz tüketiminin Dünya Sağlık Örgütü'nün önerisinden yaklaşık 3 katı daha fazla olduğuna işaret eden Kutluay, bu oranın kadınlarda 16 gram, erkeklerde ise 19 grama denk geldiğini dile getirdi. Tuz azaltımının çeşitli hastalıkların riskini de azalttığını ifade eden Kutluay, "Yine çeşitli çalışmalarla diyette günde 1 gram tuz alımının azaltılması felçlerde yüzde 5, kalp krizlerinde yüzde 3 azalma, diyette tuz alımının günde 9 gram azaltılmasının ise felçlerde yüzde 34, kalp krizlerinde ise yüzde 24'lük bir azalma sağladığı belirtilmektedir. Fazla tuz tüketimi yüksek kan basıncı artışına neden olmaktadır. Yüksek kan basıncı ise ülkemizde ölümlerin ve hastalık yükünün en önemli nedeni olan kalp hastalıklarının önde gelen risk faktörüdür. Ayrıca mide kanseri, osteoporoz, böbrek hastalıkları ile yakından ilişkilidir" dedi. Diyet sodyum tüketiminin toplumsal ve bireysel kan basıncı seviyesinin açık bir belirleyicisi olduğunu belirten Dr. Kutluay, "Sodyum organizmada sıvı dengesini sağlamada, asit baz dengesinin sağlanmasında, sinir-kas çalışmasında ve kan basıncının düzenlenmesinde rol oynar. Ancak fazla tuz tüketimi, idrarla kalsiyum atımını da arttırır. Bu durum kemiklerden kalsiyum kaybına neden olur. Bilindiği gibi kemiklerden kalsiyum kaybının artışı osteoporoz ve kemiklerin kırılma riskini arttırır. Bu yüzden lezzetine bakmadan yiyeceklere tuz eklemek ve fazla tuzlu besinleri tüketmemek gerekir. Tuz tüketimi mide kanseri ile yakından ilişkilidir. Birçok işlenmiş gıda ve hazır çorbalar, soya sosu v.b hazır gıdalarda bulunan tuz konsantrasyonu yoğun bir mide tahriş unsurdur. Tuz yüklemesi primer böbrek hastalığı olmayan bireylerde albuminüriyi, böbrek hastalığı olanlarda albumin ve protein atımını arttırmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü, toplumların besin alımında diyetle günlük tuz alımı için hedeflerinin günde 5 gram olması gerektiğini belirtmektedir. Ülkemizde yapılan çalışmalarda günlük tuz tüketim miktarının günde 18 gr olduğu saptanmıştır. Özetle ülkemizde tuz tüketimi önerilen değerlerin 3 katı kadardır" deyi konuştu.
Daha az tuz tüketimi için bunları yapın
Açıklamasında fazla tuz tüketiminin azaltılması için yapılması gerekenleri de sıralayan Dr. Kutluay, şunları kaydetti;
Tuz kullanımı sınırlandırılmalıdır: Yiyecekler az tuzlu olarak hazırlanmalıdır. Ayrıca yemeklere sofrada tuz eklenmemelidir. Yemeklerin tadına bakılmadan tuz kullanma alışkanlığından vazgeçilmelidir. Sofrada tuzluk kullanmamakla tuz alımı yüzde 15 azaltılabilir.
Diyette tuz içeriği yüksek olan besinler dikkatli tüketilmelidir: Salamura yaprak, salamura balık, konserveler, peynir, zeytin, tuzlu kuruyemiş ve tuzlu bisküvi tüketimi sınırlandırılmalıdır. Daima taze ve tuz eklenmemiş besinleri tercih edilmelidir.
Diyette C vitamini, potasyum ve kalsiyum içeriği yüksek olan besinler arttırılmalıdır: Yüksek tuz tüketimine bağlı olarak gelişen hipertansiyon ve kalp-damar hastalıklarından korunmak için süt ve süt ürünleri, koyu yeşil yapraklı sebzeler, kuru ve taze meyveler, kuru baklagiller, fındık, badem gibi C vitamini, potasyum ve kalsiyumdan zengin gıdaların tüketimi arttırılmalıdır.
Sofraya hoş kokulu tatlar ilave edilmelidir: Baharat ve maydanoz, nane, kekik, dereotu, rezene, fesleğen gibi hoş koku sağlayan bitkiler tuz yerine tercih edilmelidir.
Turşu, ketçap, hardal, zeytin, soya sosu, salata sosları vb. yiyeceklerin tuz içeriği yüksektir. Bu besinlerden uzak durulmalı veya çok nadir tüketilmelidir. Maden suları kaynağına göre farklı miktarlarda çözünmüş halde yapısında; sodyum, kalsiyum, magnezyum, demir ve alüminyum olmak üzere çok sayıda mineral ve doğal gaz içermektedir. Bu nedenle satın alırken maden sularının sodyum içeriği etiketinden kontrol edilmelidir. Aynı üründe farklı markaların tuz içerikleri birbirinden çok farklı olabilir. Hepsini kontrol edip aynı gıdanın az tuzlu olanı tercih edilmelidir. Sebze ve meyvelerin tuz içeriği düşük olduğundan sık tüketilmelidir. Atıştırma için cips, tuzlu kuruyemiş yerine meyve tüketilmeli, her gün biraz daha az tuz almaya özen gösterilmelidir.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol