1 Mayis 2009 günü Kirklar Haber Sorumlu Yazi Isleri Müdürü ögrencim Zekeriya Dinçkol’un verdigi bir e-mail beni çok sevindirdi. Bana gelen e-mail: “Hocam belki hatirlamazsiniz. 1993-1996 yillarinda Kirklareli Atatürk Lise’nde kardesim Erol ve ben Birol Korkmaz ayni siniflarda okuduk. Siz o zaman siir yazma isine yeni baslamistiniz.. Tabii fanatik Galatasarayli olmanizda ayri bir heyecandi bizim için. Güzel günlerdi.. Lütfü Akçan hocamda vardi. Kimbilir nerelerde simdi.. Neyse hocam kendinize iyi bakin.” Birol Korkmaz Türkiye Kömür Isletmeleri Satin alma Sube Müdürü.”
Eski ögrencilerimize minnettarim. Her zaman saygimiz sevgimiz oldu.. Kirklareli Atatürk Lisesi’nin futbolu seven ögretmenlerindendik. Son siniflarda her öglen okulun bahçesindeki futbol maçlarimiz uzun yillar sürdü. Ögretmen olarak tabandan gelen çocuklardik.. Çocuklugumuzun, gençligimizin en güzel günlerinde sokak futbolu önemli bir yer tutardi. Üniversite yillarinda Istanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nin uygun yerinde lastik topla top oynardik. Istanbul Bakirköy’de Bizim Tarih sporla Cografya sporun güzel bir maçi toprak bir sahada olmustu.. Okul ve mahalle arkadasligi, komsuluk, muhabbetli günler hiç unutulur mu... O yillar ne televizyon ne de cep telefonu vardi.. Eski günlerimiz simdikinden güzeldi.. Haftasonlari Kirklareli eski Tekel bahçesinde, stadin bir kenarinda mahalle arkadaslariyla kiran kirana top oynardik..
Büyük romanci Orhan Kemal ilk romaninda çocukluk ve gençlik günlerinde oynadigi futbolu, gençlik askini, mahalle arkadasligini çok güzel anlatir.. Çocukluk ve gençlik günlerimizle ilgili çok yazi yazdim. Kirklareli futbol tarihini söylesilerle yazmaya çalistim..
Kirklareli futbolcu yatagi idi.. Basketbol’da, Voleybol’da da çok basariliydik. Üniversitede okurken üç büyüklerin maçlarina gitmeye çalisirdim...
2 Mayis 2009 günü sabahin erken saatlerinde Terminal kahvesinde bu yaziyi yazarken TRT1’de Hiçkirik filmi oynuyordu. Üvey annenin öksüz çocuga olan davranislari insani yaraliyor..
Öz babanin acimasiz tavri da insani üzüyor. Bir aileye evlatlik verilen çocuk orada güzel bir hayata ilk adimini atiyor. Basrolde Muzaffer Tema, Nedret Güvenç var.. Yasli, beyaz saçli ihtiyar tanbur ve ney çalarken gençler onun yaninda huzur buluyor... Bahçeli bir evde büyüyen bu evlatlik gencin evin kizi Nalan’a duydugu içli bir ask hikayesi içimi acitti.. Eski Türk filmlerindeki kara sevda hikayeleri... O zamanlar verem hastaligi da çokmus... Gelisen yeni Türkiye verem asilariyla bu hastaligi yenmistir...
1 Mayis 2009 aksami haberleri izlerken 1 Mayis olaylarini izledik. Taksime çikmak isteyen anarsist gençlere polis izin vermedi.. Olaylar çikti.. 1 Mayis Emek ve Dayanisma günü bayram olarak kabul edildi. Lüleburgaz’da da 1 Mayis kutlamalari yapildi. En yüce deger EMEK’tir derler.. Emek ve sermaye olmadan, bilgi ve sanayi toplumu olmadan gelisemeyiz..
Lakin tarim topraklarina yapilan fabrikalar dereleri, nehirleri kirletti. Ergene nehri suyu tarimda kullanilamaz oldu.. Simsiyah kirli su akip gidiyor.. Eski Ergene nehrinde yüzenlerle tanistim..
Günlerdir nisan yagmurlariyla islaniyoruz... Bu yaziyi yazarken Hiçkirik filmini de izliyorum. Tutkulu, coskulu bir sevda masali bu.. Gizli sevdaya yakalanan genç hüzünler içinde yasiyor... Evlatlik olarak verildigi evin kizi Nalan bir baska gençle evleniyor.. Ve Muzaffer Tema sevdasini açiklayamadigi için perisan bir durumda yasiyor.. Muazzez Tahsin Berkant’in Hiçkirik romani pekçok kez film olarak yapildi.. Keman çalan gençler..
Musikiye olan tutku.. En güzel sevda romanlarimiz film olarak yeniden zamana uyarlanarak yapiliyor.. Yaprak Dökümü, Dudaktan Kalbe gibi...
Ask-i Memnu filmini yillar önce seyretmistik. Müjde Ar bu güzel filmle söhret basamaklarini tirmanmisti. Simdiki versiyonu da çok güzel.. Içli, sevdali Türk romanlarini okuyan gençler romantikti.. Eski Türk filmlerini hala çok seviyoruz.. Sevgisiz, vahsi, zalim dünyada yasamak insani hüzünlendirirken gençlik günlerimiz bir film gibi gözlerimin önünden geçiyor..
“Ilk ask kalbimin çocuk bahçesi” siirim de hüzünlü, sevdali gençlik günlerimizi anlatmak istemistim. Yillar ne çabuk geçiverdi...
selahattindemiraco@gazetetrakya.com
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol