Evlenmek ama nasil?

Anadolumuzda asirlardir kullanilan, evlenme dönemi ile ilgili sahis ve olaylari anlatan kelime ve kavram vardir. Inançlarimizla bütünlesmis ve milli örf ve adetlerimiz haline gelmis, uygulana uygulana dogrulugu kesinlesmis bu kelime ve kavramlarin yeni nesillere aktarilmalarinda üzerimize düsün görevleri yerine getirdigimize inanmiyorum. Bir milleti millet yapan onun inançlari, inançlari ile ters düsmeyen örf ve adetleri, tarihi degerleri, sevinç ve acilari birlikte paylasmanin verdigi birlik ve beraberlik duygularidir. Bu nedenle millet kelimesi, inanç birligini ifade eder. Bu degerlerin korunmasi ve nesilden nesile aktarilmalari ise halen yasayan insanlara düsen en önemli görevlerdendir. Bu gün “gençligimizin milli ve manevi degerlerimizden uzak yasamalarina üzülüyor, milletin geleceginden endise duyuyorsak” kabahat bizlerdedir. Üzerine ölü topragi saçilmis insanlarin, kisa bir zaman sonra bütün degerlerini ve varligini kaybederek, baska milletlerin kültürel, malî, siyasi ve hatta askeri istilasiyla yok olup gitmeleri mukadderdir. Tarih bunun sayisiz örnekleriyle doludur.

EVLENMEDE DEÄzERLERIMIZ

Konumuz evlenme ve evlenmeye ait degerlerimiz oldugu için önce bunlari siralamak ve daha sonra da yeri geldikçe bunlari açiklamak ve anlatmak istiyorum. Bu kelime ve kavramlari belirtirken, okuyucularimiz tarafindan bilinen kelime ve kavramlarin bize ulastirilmasi halinde onlari da yazarak sizlere iletmeye çalisirim. Bunlar; kiz tarafi, oglan tarafi, görücü, dünür basi, kiz görme, kiz isteme, söz kesimi, serbet içimi, sözlü olmak, küfüv(uygunluk), cehiz, mihr, dürü, nisan, nisanli olmak, nikâh, çetnevir, kina gecesi, sagdiç, sagdiç hanimi, dügün, dürü, taki, gerdek gecesi, yüz açimi, el öpümü… gibi kelimelerdir. Geçmisimizde nikâh ve evlilik konulari, bizim çok hassas oldugumuz konulardi. “Bekârlarinizi evlendiriniz” hükmüne uygun hareket eden milletimiz, nerede bir bekâr görse, kiz olsun oglan olsun, yasli olsun genç olsun, dul olsun bosanmis olsun, bunlarin evlendirilmesine çalisir, maddi durumu uygun olmayanlara her türlü maddi destegi saglardi. Atalarimiz, fakirliginden dolayi evlenemeyen kizlara cehiz verilmesini temin edecek vakiflar kurmus ve bu vakfa gayrimenkul mallar bagislamislardi. Bosanmalarin yani yuvalarin yikilmasinin önü kesilmis, peygamberimizin “Bir talak (bosanma) oldu mu ars titrer” hadis-i serifi inancini yasayan atalarimizin bosanmalarinin önüne geçerek, mutluluklarinin devamini saglamisti.

NE KAZANDIK

Yüz, yüzeli yildir devam eden batililasma cereyanlari karsisinda, toplumumuzda mevcut dini, milli, ahlaki ve tarihi birçok degerimiz eridi ve yok edilmeye çalisildi. Batililas cereyanlarinin öncüleri bizlere hep batinin üstünlügünden dem vurdular. Sanayi, teknoloji, ilim ve teknik dediler, refah seviyesinin yüksekliginden istihdamin mükemmelliginden bahsettiler, bunlara ait sayisiz örnek gösterdiler. Sonra bize Bati’dan, yüksek faizli ve sartli iç ve dis krediler getirdiler, borçtan bizim elimizi kolumuzu bagladilar. Içkisini, kumarini, fuhsunu ve ahlaksizligini getirdiler. Ülkemiz bugün hirsizlarin, kapkaççilarin, hortumcularin, kumarcilarin, fuhusçularin talanina ugramissa sebep bu yanlis zihniyetli insanlarindir. Simdi bu hastalilara bir yenisi daha eklendi, “çocuk pornosu”(!)

“Karanliga küfretmektense bir mum yakmak daha iyidir” denmistir. Her birimizin elinden ne geliyorsa, insanligin faydasi için o yapilmalidir. Yaptigimiz iyi ve hayirli isler, yeryüzüne yagan rahmet damlalari gibi olmali, bunlar bütünleserek, çaylar, dereler, irmaklar, nehirler ve rahmet denizleri olusturmalidir.

BEKÂRLARI EVLENDIRIN

Kirk senesini gençligimizin yetistirilmesine adamis bir kardesiniz olarak bu dönemde yani Milli Gençlik Vakfina 17 yil hizmetten sonra bana verilen “Milli Gençligin Seref Baskani” unvani da bende oldugu halde ailelerin ve gençlerin ihtiyaç duydugu önemli islerden biri olan “Bekârlarinizi evlendirin” prensibini yerine getirmeyi planladim.

Böyle bir çalisma yaptigimi duyan bazi yakin çevrem ve çalisma arkadaslarim bana; “Aman, sen ne yapiyorsun? Sana çöp çatan derler (!) Bu yaptigin is sana yakismaz (!) Sen kendini küçültüyorsun (!) Bize de ikinci bir hanim bulur musun (!) gibi çalismalarimi hafife alici, alayci üsluplari ile beni durdurmaya çalistilar. Milli ve manevi degerleri savunan bazi gazetelere parasini da ödeyerek reklâm vermek istedim, yayinlamaktan çekindiler. Cesur gazete ve dergiler de yok degildi. Bunlardan yurt içi ve disinda bir hayli okuyucusu bulunan Emine Senlikoglu’na ve “Mektup Dergisi”ne tesekkürlerimi sunmayi bir borç bilirim.Yaptigim isin hem dogru ve hem de yasalara uygun bir is oldugunu bildigim için yapilan hücumlara, alaylara, tenkitlere aldirmadan çalismalarima devam ettim. Simdi gelinen nokta beni memnun etmekte, ülkemizin birçok yerinde evlenerek yuvalarini kuran kardeslerimizle gipta etmekte, çocuklarini kendi torunlarim olarak kabul etmekteyim. Çalismalarima en büyük moral destek yine sizlerden gelmistir. Bir gün büromun telefonu çaldi. Bir hanim kardesimiz; “ Nevzat bey, sizi tebrik ederim. Bu devirde kimsenin cesaret edemedigi bir çalismayi yapiyorsunuz. Hem biliyor musunuz ki Kur’an-i Kerim de (Evlenin…) diye bir ayet olmadigi halde (Evlendirin…) diye bir ayet vardir” demisti.

KIMLER EVLENDIRECEK

Âlimlerimiz, “evlendirin…” ayetinin (Nur suresi 32. ayet) kapsamina üç sinifin insanin girdigine isaret etmislerdir. Bunlar; Bütün Müslümanlar basta olmak üzere, ülkenin imkân ve yetkilerini elinde bulunduran devlet ve hükümet yetkilileri ve eskiden köleleri, simdi yaninda devamli çalistirdigi isçilerin patronlari demislerdir.

Evlenmek ve yuva kurmak, bir genç için hayatinin en önemli kararini vermektir. Kiz olsun, erkek olsun gençlerimiz bu karari verirken bir ömür boyu ya mesut olacaklar veya mutsuz kalacaklardir. O halde böyle önemli bir dönüm noktasinin karari verilirken bir taraftan Allah’a dua emeli ve kendisi için hayirli es istemeli, diger taraftan “kirk ölçmeli, bir biçmeli” dir. Damat ve gelin adaylari bu kararlari his ve duygularin tesiri altinda kalarak degil, mutlaka akillari ve bulgulariyla vermeli ve “onikiden vurmali”dir. Çünkü bu isin dönüsü (Allah korusun) bosanmaktir. Eslerin her birerleri ile varsa çocuklarin sefil ve perisan olmasidir. Evlenmek, ama nasil? Sorusunun cevabina geçmeden önce gençlerimize, bin bir emek ve para ile kurulan bir yuvalarinin mutlu bir sekilde devam etmesini saglamalarini ve yikilip dagilmamasini için büyük çaba göstermelerini tavsiye ediyorum.           nlaleli@mynet.com

 

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol