Ergene hayata dönsün!

9. Dönem Türkiye Ögrenci Meclisi'nin TBMM eski Cumhuriyet Senatosu Salonu'nda 27 Nisan'da yapilan birlesimin ilk gündem maddesini yeni anayasa konusu olusturdu. Türkiye'nin degisik bölgelerinden gelen Ögrenci Meclisi Baskanlari söz alarak sivil ve demokratik bir anayasa konusunda görüslerini açikladi. Birlesime Kirklareli'ni temsilen katilan Kirklareli Ögrenci Meclisi Baskani Ilyas Kiliç, gündem disi söz alarak çevre duyarliliginin artmasi gerektigine isaret etti. Kiliç, dogal kaynaklarin kontrolsüz kullanildigini söyledi.

Kirklareli'nde Ögrenci Meclis Baskanligi seçimleri yapilirken daha çok bölgenin çevre sorunlarindan bahsettigini ve Meclise gidince de Meclis ile birlikte çözüm arayacagina dair söz verdigini belirterek konusmasina baslayan Kiliç, Yildiz Daglari'nda faaliyet gösteren tas ocaklari ve Ergene Havzasi'ndan sinirsizca çekilen yer alti sulari ile Ergene Nehri'nin kirliliginin bölgenin sorunlari gibi görünmesine karsin aslinda ülkenin sorunlari oldugunu ifade etti.

Bölgedeki tarim nedeniyle suyun her seyden önemli oldugunu kaydeden Kiliç, söyle konustu; 

"Ergene Nehri'ni besleyen su rezervlerini barindiran Yildiz daglarina verilen tas ocagi ruhsatlari Ergene Nehri'nin varligini tehlikeye sokmaktadir. Yaptigi tarim ile Türkiye'yi besleyen bölgemizde su her seyden daha önemlidir. Özellikle de son on yilda yasanan gelismeler göstermektedir ki önümüzdeki yillarda da su sorunu, dünya ve Türkiye için en önemli konulardan biridir. Kuzey Ergene Havzasi bölgesinde geçtigimiz yillarda hükümetimizin çikardigi bir kanun ile yeralti suyu kullanimi sinirlandirilmistir. Ancak Güney Ergene Havzasinda maalesef yeralti suyu kullanimi ile ilgili ne bir sinirlama ne de bir denetim bulunmaktadir. Yeralti sularinin kontrolsüz kullanimi Ergene Havzasi'nda, Konya çevresinde oldugu gibi obruklarin olusmasi riskini de beraberinde getirmektedir.

Bölgemiz 80'li yillardan itibaren ulasim kolayliklari ve zengin yeralti sulari sayesinde Türkiye'nin en önemli sanayi alanlarindan biri olmustur. Sadece Çerkezköy ile Lüleburgaz arasinda 1400 adet fabrika bulunmaktadir.

Ancak bu fabrikalardaki atik su tesislerinin çalistirilma yüzdesi maalesef Türkiye'nin diger bölgelerinin çok gerisindedir. Sanayilesmenin kontrolsüz hizli gelisimi, Trakya'ya bir göç dalgasi baslatmis, göçmenlerin uyum ve bütünlesme sorunlarini da beraberinde getirmistir. Ayni zamanda yerel halkin duruma dair memnuniyetsizligini de beraberinde getirmistir."

Haritadan bakildiginda "yesil" görünen Trakya'nin hiç gelmeyenler tarafindan da böyle sanildigini ancak gerçekte öyle olmadigini söyleyen Kirklareli Ögrenci Meclisi Baskani Ilyas Kiliç, Meclis kürsüsünden ögrencilere; 

"Keske öyle olsaydi, ama degil. Trakya son 30 yildir ayni anda birçok çevre felaketini iç içe yasamaktadir. Trakya'yi bastanbasa geçen ve eskiden can damarimiz olan Ergene Nehri, su anda ülkenin en büyük çevre felaketidir. Ne doguda, ne de batida daha kirli bir nehir bulamazsiniz. Ergene Nehri'nin zehirli ve bir o kadar da dayanilmaz kokusunu yillardir soluyan bölge, bugün ülkemizde akciger kanseri orani en yüksek bölgedir. Arastirmalar göstermistir ki Trakya'daki akciger kanseri oranlari Türkiye ortalamasinin çok üzerindedir" dedi.

Bu sorunun ayni zamanda Türkiye'nin sorunu oldugunu kaydeden Kiliç, "Bildiginiz gibi Trakya; ülkemizin ayçiçegi, bugday ve çeltik deposudur. Son bir haftadir hanginiz pilav veya patates kizartmasi yemediniz? Ayçiçegi ve çeltik tarimi yüksek oranli sulamaya dayali üretim biçimine sahiptir. Ancak bölgedeki sanayi tesisleri tarafindan hizla çekilen yeralti sularini kullanamayan çiftçiler, çeltigini ayçiçegini zehirli ergene suyu ile sulamak zorunda kalabiliyorlar. Bölge üniversiteleri tarafindan yapilan arastirmalar göstermektedir ki, kanserojen oldugu bilinen arsenik, civa ve kursun gibi birçok kimyasal, Ergene Nehri suyunda yüksek oranlarda mevcuttur" diye konustu.

Hükümetin baslattigi Ergene Havzasi Koruma Eylem Plani'nin 1 yildir faaliyette oldugunu ve 5 yillik bir süreçte tamamlanmasinin öngörüldügünü belirten Kiliç, sunlari söyledi; "Bu koruma eylem plani tamamlandiginda umuyoruz ki Trakya daha yasanabilir bir yer olacaktir. Hükümetimize ve Çevre Bakanimiza göstermis olduklari hassasiyet için çok tesekkür ediyoruz ve Basbakanimizi 5 yilin sonunda Ergenede tuttugumuz baliklari yemeye davet ediyoruz. Yapilan çalismalari yakindan takip ettigimizi belirtiyor ve Trakya da herkesin hayalini tek cümleyle özetliyorum:  Ergene hayata dönsün!"