“Edirne Arama Kurtarma (EDAK) ile Trakya Sualti ve Doga Sporlari Kulübü” (TSDK) üyelerinden; “Edirne Türkiye Sualti Sporlari Federasyonu Il Temsilcisi”, ‘3 yildiz TSSF-CMAS Egitmen Balikadam’ Tamer Yörükoglu, beraberinde Uzman Dr. Berk Gürpinar ve Mehmet Hasköylü ile geçen hafta sonu, Kirklareli’nin Igneada beldesi açiklarinda bulunan ‘Rus Savas Gemisi’ batigina, arastirma amaçli bir dalis gerçeklestirdi.
Tamer Yörükoglu'nun geçmis dönemde tez konusu olan "Trakya Kiyi Seridindeki Batiklarin Genel Degerlendirmesi" konulu çalismasi sirasinda ulastigi, ‘Rus Savas Gemisi Batigi’nin ortalama 26 metre derinlikte ve yaklasik 30 metre boyunda oldugu bildirildi. Ahsaptan yapilmis olan geminin bakir ile kaplanmis oldugu ve bakir tabakalarin metal çivilerle gövdeye monte edildigi tespit edildi.
Yapilan arastirmalarda geminin, daha önceki kaçak ziyaretçiler tarafindan talan edildigi belirlendi. 1996 yilinda salyangozcular tarafindan gemiden çikartilan bir adet top, yine baska salyangozcularin ihbari ile yakalatilmis ve Kirklareli müzesine teslim edilmisti. Top halen Kirklareli müze bahçesinde sergilenmekte. Arastirmacilar yaptigi açiklamalarda; çan, isaret topu ve diger toplarin salyangozcular tarafindan talan edilerek, Istanbul'daki hurdacilara satilmasina engel olunamadigini, su anda sadece kuma yari gömülü büyük bir top görülebildigini, ama onun da yavas yavas kumlarin altinda kaybolmaya yüz tuttugunu ifade ettiler. Tespitleri esnasinda, geminin kiç kisminda, içeriden disariya dogru, muhtemelen geminin batmasina sebep olan ve patlamadan meydana gelmis bir delik bulundugunu söyleyen arastirmacilar; geminin muhtemelen ‘Don, Volga, Dinyeper, Tuna’ gibi nehirlerde hareket edebildigini söylemlerine eklediler. Tamer Yörükoglu açiklamalara su sekilde devam etti:
“Gemiden salyangozcularin çikardigi, su anda müzede sergilenen topun boyu 2 metre 45 santimdir. Geminin ufak boyutlu bir savas gemisi olmasi nedeni ile savas toplarinin da boyutlari ufaktir. Topun üzerindeki armadan ve tarihten geminin 19. yüzyila ait oldugu anlasilmaktadir. Topun üzerindeki çift kartal basli arma, ‘Romanov Hanedani’nin isaretidir. Topun üzerinde yapim tarihi olarak 1813 tarihi görülmektedir.
Geminin silah yükü arasinda; döneme ait kiliçlar, tabancalar, tüfekler ve toplar bulunmaktadir. Bu malzemeler geminin yaninda, zemine yayilmis olarak durmaktadir. Su anda bu malzemeler, geminin battigi anda, üzerine oturmus oldugu kayaya yapisarak, taslasmis durumdadir. Incelemelerimiz sonucu sadece tetik ve dipçiklerinden silah olduklari anlasilmistir.”
Geminin yapim tarihi 1758-1813
yillari arasindadir
Ahsap geminin günümüze dek bu kadar saglam ulasmasinin sebebini, bakir ile kapli olmasina baglayan Yörükoglu, bu malzeme sayesinde geminin, tahta kurduna benzeyen deniz böceklerinden de korunmus oldugunu dile getirerek sunlari kaydetti:“Gemideki toplarin ‘Romanov Hanedani’na ait olmasi; toplarin üzerinde 1813 tarihinin yazmasi, bakir kapli gemilerin 18. yüzyilin ikinci yarisinda ortaya çikmasi göz önüne alindiginda, Rus savas gemisinin 1758-1813 yillari arasinda insa edildigi veya Ruslar tarafindan satin alindigi tahmin edilmektedir.”
Gemi nasil batti?
Arastirma ve incelemelerini tarihsel olaylarla da pekistiren Yörükoglu, geminin batisiyla ilgili konuyu da su sekilde açikladi:
“1828-29 ‘Osmanli-Rus Savasi’ sonrasi, 1929 yilinda yapilan ‘Edirne Antlasmasi’ ile Ruslar, ‘Tuna Nehri’nde ticaret yapabilme hakkina kavusmuslardi. Bu arada ‘Osmanli Devleti’ Tuna ve Prut boyunca kale yapmamayi kabul etmemistir. Ancak bu suretle, daha sonra vuku bulacak harplerde, Ruslarin Osmanli sinirlarina girmesi kolaylasmistir.
1841 ‘Londra Antlasmasi’yla, Karadeniz tarafsiz hale getirilmis ve bütün milletlerin ticaret gemilerine açik, fakat harp gemilerine kapali bulunmustur. Osmanli Devleti ve Rusya, Karadeniz kiyilarinda ne tersane, ne de donanma bulunduramamistir. Iki devlet, kiyilarda güvenligin saglanmasi gerektiginden, hafif savas gemilerinin sayisini, aralarinda özel antlasma ile kararlastirmistir. Bu özel antlasma, ‘Paris Antlasmasi’na eklenerek onun bir bölümü gibi sayilmistir. Artik 'Tuna Nehri’nde gidis gelis serbesttir. Bu serbestlik, antlasmayi imzalayan devletlerin üyelerinden kurulan bir komisyon tarafindan yürütülecek ve kontrol edilecektir.
‘Kirim Savasi’na kadar Igneada'da pek mühim bir seye rastlanmaz. Daha sonra Osmanli ve Rusya arasinda baslayan ‘Kirim Savasi’ sirasinda; Çar, Rus ordusuna ‘Tuna Nehri’ni geçerek ilerleme emrini verir. Ruslarin bu ani hareketi ve Karadeniz’ de durum üstünlügü saglamalari, Bogazlari ve Istanbul'u tehlikeye düsürünce, Ingiltere ve Fransa, 12 Mart 1854'te Rusya'ya savas ilan eder. Savas; Tuna, Kafkas ve Karadeniz’de yogunluk kazanmistir.Nihayet "93 Harbi" denilen ‘Osmanli-Rus Savasi’nda (1877-1878) Rus ordusu, Igneada'yi da isgal eder ve Istanbul'a kadar ilerler. Görüldügü gibi Ruslarin ‘Tuna Nehri’nden Karadeniz'e açilip rahatça ilerlemesi ve savasa girmesi, 1841 ‘Londra Antlasmasi’ndan sonra olmustur. Igneada’daki Rus savas gemisi, muhtemelen ‘Tuna Nehri’nden Karadeniz'e inmis hafif savas gemilerinden biri idi. Yukaridaki kronoloji göz önüne alindiginda, geminin batis tarihini 1854-1878 yillari olarak söyleyebiliriz.”
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol