Hayırlı Cumalar sevgili okuyucular. Bu hafta sizlere çok değerli bir Allah Dostundan bahsedeceğiz. Sonrasında sizlerden gelen soruya cevap vereceğiz inşaAllah.
Ebû Abdullah Ensârî rahmetullahi aleyh, hadîs âlimlerindendir. Hadîs ilminde her sözü senettir. 215 (m. 830) senesinde vefât etti. Ramazân-ı şerîfin faziletleri hakkında şu hadis-i şerifleri nakletti:
İbn-i Mes'ûd (radıyallahü anh) buyurdu ki:
"Eğer insanlar Ramazân-ı şerîfte olan şeyi bilselerdi, bütün senenin Ramazan olmasını temenni ederlerdi."
Huzâa kabilesinden bir kimse, "Yâ Resûlallah, Ramazan ayının üstünlüğünü bize anlat!" dediğinde:
"Cennet, Ramazan ayı için senenin başından sonuna kadar süslenir. Şehr-i Ramazan'ın ilk gecesi olduğunda, Arş'ın altından bir rüzgâr esip, Cennetin ağaç ve yapraklarını sallar. Hûr-i ayn bu hâli görüp, "Yâ Rabbî! Şu ayda sana ibâdetle meşgûl olan kullarından bize eş nasîb eyle, bizimle onların ve onlarla bizim gözlerimizi aydın eyle!" derler. Allahü teâlâ Ramazân-ı şerîfte oruçlu olan bir kuluna, (Çadırlarda saklı hûrîler vardır) [Rahmân-72] meâlindeki âyet-i kerîme ile övülen, anlatılan ve inciden çadırlar içinde saklı bulunan hûr-i ayndan bir zevceyi eş olarak verir. O hûr-i ayndan her biri, inci ile süslü, yakuttan bir sedir üzerindedir. O sedirde istebrak (sırma ile işlenmiş çok güzel ipek kumaş) ve atlastan yetmiş yatak ve her yatakta bir yastık vardır. Her birine hizmet edecek yetmiş bin, zevci için de ayrıca yetmiş bin hizmetçi vardır. Her hizmetçinin elinde, altın kâse (tabak) içinde bir çeşit yemek vardır. Cennettekiler her birinden ayrı lezzet alırlar, İşte kavuşulacak bu lütuf ve ihsânlar, o kimsenin Ramazanda işlediği sevâblardan ayrı olarak, her günün orucu içindir" buyurdu.
Ebû Hüreyre'nin (radıyallahü anh) rivâyet ettiği bir hadîs-i şerîfte buyuruldu ki:
"Ramazân-ı şerîfin ilk gecesi olunca, Allahü teâlâ kullarına rahmet nazarı ile nazar eder (bakar). Allahü teâlâ, rahmet nazarı ile baktığı kuluna asla azâb etmez. Bu ayın her bir gününde, Hak teâlâ bir milyon âsîyi Cehennem ateşinden azâd eder. Ramazân-ı şerîfin yirmidokuzuncu gecesi olunca, bütün bir ay boyunca, mağfiret ve azâd olunan kadar daha mağfiret ve azâd olunur. Fıtr bayramı gecesi olunca, melekler yerlerinde duramaz olurlar. Bayram sabahı Müslümanlar namaz için câmilere toplanınca, Allahü teâlâ, 'Ey meleklerim, şâhid olun, ben ki, Allahım, onları mağfiret ettim' buyurur."
GÜNAHLARI AFFOLMAYANLAR…
Ramazanda dört grup insan hariç, herkesin günahlarının affedileceği hadis-i şerifte bildirilmiştir. Şu dört sınıf insanın günahları affolmaz:
1- Bid'at ehli: Bid'at ehli demek, İslamiyet'e ilave edenler ve İslamiyet'ten çıkaranlar demektir. Yani, İslamiyet'in doğru yolunu saptıranlardır.
2- Ana ve babasına asi olanlar: Tevbe istiğfar etmeli, eğer anne baba vefat etmişlerse dahi onlara iyilikte bulunmalı. Çünkü bir hadis-i şerifte, (Ölü, denizde boğulmak üzere olan insan gibidir. Kendisine anasından, babasından, evladından, eşinden, dostundan gelecek bir dua bekler) buyuruluyor. Onun için hayır hasenat yapılır, hatim okutulur, hatimler gönderilir. İmdat diyen bir adamı gözümüzün önüne getirelim, işte annemiz olabilir, babamız olabilir, akrabamız olabilir. Bu ay onlara çok hediye gönderelim.
3- Sıla-i rahim yapmayan yani salih olan yakın akrabayı ziyaret etmeyen ve iyilikte bulunmayanlar: Bir mektupla, bir telefonla da olsa, mutlaka eş, dost ve akraba aranmalıdır. Aksi halde, ramazan-ı şerifin mağfiretinden mahrum kalınır.
4- Alkollü içkileri içmeye devam edenler: İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
"Ramazanda ibadetle iyi iş yapabilenlere, bütün sene boyunca bu işleri yapmak nasip olur. Yani bir insan Ramazan-ı şerifte hangi hayırlı işlere başlarsa, Cenâb-ı Hak, yıl boyunca, onu yapmak vaktini ve imkânını nasip eder. Bu aya saygısızlık edenin, günah işleyenin, bütün senesi günah işlemekle geçer. Bu ayı fırsat bilmelidir."
Sual: Devamlı hasta veya çok yaşlı olup, peş peşe 60 gün oruç tutamayan kimse, oruç kefaretini ödemek için, her gün, bir fitre değerinde pide veya ekmek alıp bir fakire altmış gün veya altmış fakire bir günde verse, kefareti ödemiş olur mu? Bunun gibi ekmek yerine, her gün bir İslam Ahlakı veya başka bir muteber din kitabı yahut bir kilo elma veya bir kilo süt versek, oruç kefareti ödenmiş olur mu?
CEVAP: Evet, bildirdiğiniz şeylerin herhangi biri, bir fitre değerinden aşağı değilse, kefaret ödenmiş olur. Ancak peş peşe iki ay oruç tutabilen kimse, bunları yapsa da, kefareti ödemiş olmaz. 60 gün peş peşe oruç tutması lazımdır. Sonra da, kasten bozduğu orucu kaza etmesi gerekir.
GÜNAH İŞLEYENİN ORUCU
Sual: Bazıları, (Namaz kılmayan, içki içen, açık gezen veya başka günah işleyen, boşuna oruç tutmamalı) diyor. Bu söz doğru mudur?
CEVAP: Hayır, dine aykırıdır. Birkaç günah işleyenin, diğer günahları da yapması gerekmez. Hem oruç tutup hem de günah işleyen kimse, oruç tutmakla hâsıl olan büyük sevaba kavuşamaz, fakat âhirette, niçin oruç tutmadın diye hesaba çekilmez. Oruç borcunu ödemiş olur, hatta orucun bereketiyle diğer günahlardan da kaçma imkânı olur. İmam-ı Rabbanî hazretleri buyuruyor ki:
(Bütün günahlara tevbe edip hepsinden kaçmak büyük nimettir. Bu yapılamazsa, bazı günahlara tevbe etmek de nimettir. Bunların bereketiyle belki bütün günahlara tevbe etmek nasip olur. Bir şeyin bütünü ele geçmezse, hepsini de kaçırmamalı.)
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol