EY YARİM CAN DOSTUM KIRKLARELİ

Çocukların anası sevilen şair Gülten Akın vefat etti. Şiir öksüz kaldı diyorlar. Gülten Akın'ın "Beni Sorarsan" şiirini okuyunca sevmiştim. Ruhu şad olsun. Edebiyatla uğraşan şiire sevdalananlar için sevgi ve umut her zaman vardır…
//Hasretim insanlığa/ Sevgiye çağır beni/ Bende bir canım/ Hasretim insanlığa…// Selahattin Demiraco.
Şiirin doğaçlama rüzgarını severim. Uzun bir yolda yürürken hafiften mısralar gelmeye başlar. Bir türkü bir şarkı arkadaşım olur. Keyfim gelir yerine. Zalim dünyaya gülümserim. Yirmi bir yıldır mısralar arkadaşımdır. Günlük siyaseti izler, sevginin ışığında yürümek isterim. Vahşi kapitalizm dünyayı küresel olarak ezerken yaşamın efkarında mısralar gönlümün ilacıdır. 2006 yılından beri Trakya'yı turlarım. Dostluğun güler yüzüyle yaşamak sevgiyle yaşamaktır. Sevgiyi çoğaltan davranışlar güzeldir. İster bir köyde, bir kahvede İstasyondaki parklarda olayım muhabbet ve tatlı sohbetler gönlümüze huzur verir. Köylünün, esnafların dertlerini dinlediğim olur.
Uygar bir dünyada insanca, dostça yaşamak için insana saygı önemlidir.
Ey Yarim Can Dostum Kırklareli:
//Dün akşam rüzgarlı sokaklar arasından baktım sana Kırklareli/ Su içtim Gerdanlıdan/ Selam verdim dostlara/ Çocuklara gülümsedim/ Yıkılmış, çökmüş eski ahşap evlerin/ Pencerelerin menekşeli/ İnsanların dalgın/ Ey yarim can dostum Kırklareli/ Hafiften titriyor yaprakların/ Kayısı ağacının dalları yüklü/ Serçelerin şarkıları rüzgarda/ Selam verdim dostlara/ Çocuklara gülümsedim/ Lacivert bulutlar arasında/ Kırmızılar, eflatunlar, sarılar/ Ayrılık güneşi narçiçeği/ Akşam güneşi gözlerimde/ Ve çırılçıplak yüreğim...// Selahattin Demiraco.
Şiir öksüz kaldı. Şair Gülten Akın'ın insancıl, hümanist mısraları insanlığa seslenir. Yorgun dünyanın yorgun insanları sevgiye hasret çeker. Dostluğun özünde yaşamak ister. Kırklareli'nde Trakya'da, Karaman'da, Bursa'da, Anadolu'da Balkan Türkleri yaşar. Umuda, sevgiye, dostluğa özlemle yıllar geçer. Nüfus kağıdı eskir. Gönül kocamaz. Karacaoğlan çeşme başındaki çemberi gül oyalı genç kıza türkü yakar…
Uzunköprülü Ayşe Ninem Anlatırdı:
"A be kızanım. Yunan gavuru köyümüzü bastı. Adam vurdu. Kaçtık köyden be kızanım…" Demişti. Doksanlık Ayşe Ninem iki büklüm dolaşırdı. Güzel hikayeler, masallar anlatırdı. "Anne Ayşe Ninemler nereden? Hangi şehirden kaçmışlar?" Annem: "Dimetoka'dan Uzunköprü'ye gelmişiz." Osman dedem Çanakkale'de şehit düşmüş. Bir sigara yakmış Osman dede. Mermiyi yemiş…" Demişti. Anneler ninniyle büyütürdü evlatlarını. Okul çağında kışın sobada mısır patlatırken masallar anlatırlardı. Ne güzel günlermiş. Kuyusunda karpuz soğuttuğumuz ahşap, kerpiç tuğlalı bir evde doğdum. Küçük odada yemek yenirdi. Asmadan üzüm koparırdım. Komşu bahçeyle aramızda karaçalılar Çin Seddi gibiydi. Komşuluk güzeldi. İmece vardı. Tarhana yapan komşu kadınları hatırlıyorum. Ev makarnası yapılırdı. Küçük komşu çocukları çok sevilirdi.
Eski demokratlar arasında Ramazan, Kurban Bayramı günlerinde siyaset konuşulurdu. Ben siyaseti 1967 yılından beri takip ediyorum. 48 yıl olmuş. Yaşamın efkarında mutluluk güzel bir hayaldir.
BÜYÜK ATATÜRK SONSUZA KADAR KALBİMİZDE YAŞAYACAKTIR.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol