ESNAF SERBEST MESLEK ÇOCUKLARI KÜÇÜKLÜKTEN YETISTIRILDI

Keser Ayakkabi Karaumur’da güzel bir ayakkabi dükkani. Serkan Keser’e arada ugrar sohbet ederiz. Babasi da yillarin esnafidir. Esnaf çocugu oldugumdan esnafin, tüccarin, köylünün, memurun, isçinin, patronun ekonomik, sosyal durumunu iyi bilirim.. Halkin arasinda yasamak, eski muhabbetler hosuma gider. Yeni kusak Avrupa’ya gidip görebiliyor. Yeni yerleri gezip görmek güzel olaylardir.

Serkan Keser: “2008 yilinda Polonya’da eski yeni Varsova’yi gezmistim..

Eski Varsova’ya Naziler girip yakip yikmis. Eski fotograflardan yeniden insa edilmis. Ilk merkez eski Varsova trafige kapaliydi. Çok turist vardi. Her taraf tertemizdi. Yere bir sey atmaya utanirsiniz. Her çöp ayri ayri kutulara atiliyor. Tertip düzen var. Buyur hocam herzaman gel.” dedi.

Esnaf, tüccar, serbest meslek çocuklari küçüklükten yetistirildi.. Yoklugu, varligi, parayi, parasizligi, is hayatini erkenden ögrenirdi.

Müsteri velinimettir.. Esnaf dükkanlarina ugrar çay içer sohbeti koyulastiririz. Her konu konusulur, tartisilir.. Saygi çok önemlidir. Babalar disiplinlidir.. Serttir.. Çaliskandir. Eskiden sabah namazindan sonra kahveye gidilip bir çay içilir.. Gün isirken dükkanlar açilirdi..

2002 Anilar Denizi Kirklareli kitabimda konfeksiyoncu ve terzi Ahmet Çaglar’la eski günleri söylesip yazmistim. Ahmet Çaglar agabey Karaumur’daki dükkanin ve Terziler Odasi (Hasim Peksöz Caddesi) dükkan önünü erkenden süpürür.. Saygiya, temizlige önem verir.

Osmanli Ahi Teskilati saglam, dirayetli bir esnaf ocagi idi. Ahi Evran ve ögrencileri çirak, kalfa, usta gelenegini kuran esnafin piri aydin, iyi insanlardi..

Arastalar, çarsilar, kervansaraylar, camiler, hanlar, çesmeler, sebiller, saraylar, köskler, bahçeli, kuyulu, asmali evler...

Çin’den kalkan Ipek Yolu kervanlari Trakya’dan Avrupa’ya kadar giderdi.. At kosumlari nalbur dükkanlarinda satilirdi. Orhan Çetintas’in yag fabrikasinin karsisinda büyük bir han vardi...

Sali gününden gelen at arabalari sahipleri, han odalarinda kalirlardi. Atlar için ahirlar vardi..

Yazin bugday, karpuz arabalari un fabrikasina yaklastiginda eski Tekel bahçesi önünde oturan gazozcu arkadaslar çiglik çiglik bagirirlardi.

“Sakarya Gazozu buz gibi agbi.!”

Dondurmaci Saban aganin pandispanyasi, dondurmasi, sakizli kurabiyesi, sam tatlisindan yemeyen yoktu. Çok güzel revani yapardi..

Arasta önünde kirmizi serbetli pelteyi kaçirmazdik. Babam gibi uçurtma yapani görmedim. Bütün gece renkli uçurtmayla ugrasirdi..

Ertesi gün demiryolunda, stadin yaninda uçurtmayi mavi gökyüzüne salardik.. Gazhane Sokagi’nda seytan uçurtmasini uçururduk..

Saklambaç, birdirbir oynamak, futbol topunun pesinden kanter içinde kosturmak ahh nerede simdi..

Kirk parayi iki buçuk kurusu, bes on kurusu hala hatirliyorum. Peynir sekerlerini çok severdim.. Cicili oyunlarinda ustaydik.. Sistirpan çevirirdik..

Çocukluk günlerimiz siirli, hikayeli günlermis..

Bugün bahçeli tek katli evler yapan arkadaslarim var. Dikenli telle çevrili bahçede sebze, gül, meyve yetistirmek, toprakla ugrasmak rahatlatir insani.

Çagin hastaligi stres.. Canim sikildimi sarki söyler arkadaslarla muhabbete takilirim. Yasamak gülmektir.. Her türlü zor ve aci gün, tatli gün hayatimizda olabilir.. Hayat bu büyük roman...

selahattindemiraco@gazetetrakya.com

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol